..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bilinç ruhun sesidir, tutkular ise bedenin. -Rousseau
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Şiir > Yaşam > Satı ÖZKAN




27 Ağustos 2002
Soyut Denemeler  
Şişşşşşşşşşşşşşşşştttttttttt

Satı ÖZKAN



:BDEE:
Oturduğu yerden, okumaktan iyice ağırlaşmış kafasını kaldırarak karşıya baktı.. İki duvarın birleştiği yerde duran askılığı izlemeye koyuldu. Yarım saattir burada oturuyordu. Ama kimse hiç bir şeyini asmamıştı oraya.
     Oysa o, beş dakika önce düşüncelerini asmişti. Başini kaldirmasiyla düşünceleri bir bir asilmaya başlamişti askiligin kollarina. Dünden beri ölümü düşünüyordu. Ilk onu asti. Ölecegini bilmiş olmanin verdigi aci vardi yüreginde, ne zaman ölecegini bilememenin verdigi bir umut ayni zamanda onlari da asti. Sonra etrafi izlemeye başladi.
Yuvarlak masanın bir köşesinde kendine yer açan beyaz saçlı adam bütün telaşına rağmen bu yaşına kadar yaşamıştı. Belki uzun bir süre daha yaşayacaktı. Rahat görünmesine rağmen birazdan ölecekti belki, yaşlı adamı hafif bir tebessümle süzen kahverengili kadın. Kahverengiler onu yaşından büyük göstermişti ve kahverengi düşüncelere salmıştı. Eliyle de ağzını kapatmıştı, gizlediği düşünceleri mi vardı acaba?
     Yaşli adam sandalye bulamayan bir kişiye evraklarini koydugu sandalyesini verdi, yaşindan umulmayan bir hizlilikla. Tabagindaki böregi bitirmesine birkaç lokma kalmişti ki boş yer arayan, orta yaşin vermiş oldugu beyazliklari ile gurur duyan ve birazdan hamburgerini yiyip anlik mutlulugunu tatmayi bekleyen, adama yandan sandalye çekerek yer ayarlandi. Bütün bunlari yaparken son lokmayi yutmuş ve yine yaşindan umulamayan bir çeviklikle ayaga dikilerek “ Afiyet olsun herkese efendim .” demiş masadan kalkmişti. Birilerinin teşekkür ederim demesini bile beklemeden. Kimse de demedi zaten
     Kadın hala bir şeyler saklamaya çalışıyordu, kendinden ve bütün herkesten. Ama birilerinin onun hakkında pek çok şey bildiğini de biliyordu.
     Bunları da astı birer birer askılığa. Asılmış düşünceler, düşünmelere neden olan insanların ortamı terk etmeleriyle beraber koşarak,soluk soluğa sahiplerinin peşinden çıkıyorlardı.
     Kahverengili kadın günler önce oturabilir miyim diye izin aldığı insanlara kalkarken iyi günler bile dememişti.
     Orta yaşli adam arada bir daliyor ve biraz önce aldigi kolasini dikiyordu gözlerini tavana kaldirarak. Galiba kolanin sonuna gelmişti ve birazdan o da kalkip gidecekti, beraberinde askiliktaki ona ait düşünceler de. Bir iki masa ileride duvara bitişik uyuyan ve duvarla duvarlaşan yaşli kadin kim bilir rüyasinda neler görüyordu. Bu dünya ya ait imler, renkler silinmişti şimdi onun dünyasinda. On beş yaşinin en güzel anlari hizla geçiyordu kafasinin içinden. Ruhu o yillarda yaşadigi köyünde, sicaktan iyice sararmiş ve bir o kadar da olgunlaşmiş iri başkalarin arasinda dolaşiyordu.Hasat zamaniydi. Babasi şapkayi gözlerine kadar indirmişti. Agzina kadar uzattigi biyiklarinin altindan kelimeler dökülüyordu. O da rüya görüyor ve sayikliyordu. Babasi uzandigi agacin altinda uyuklarken, anasi yemek kaynatiyordu güneşin alninda. Çorbanin kokusu burnunun direklerini sizlatti. Her gün yedigi şey başka ne yapabilirdi ki zaten. Kafasini yakan güneşin altinda beklerken indirdi yüzünü, topraga döndürdü gözlerini. Başaklara bakti. Onlari yeşil görmek istedi. Ama sararmişti her yer, her şey. Agaçta karga, yerde haril haril çalişan karincalar, gökte güneş, herkes kendi için yazilanlari yaşiyordu. Kizin kafasi ise hala yere dogru bakiyordu. Neden orada dikiliyordu bilmiyordu. “ Ana uyan, gidecegiz.” diye hirpalamasaydi oglu daha kim bilir neler görecekti. Kaldirdi kafasini betondan. Çorbanin kokusu hala burnundaydi.” Özledim anamin çorbasini, olsaydi da içseydik .”diye iç geçirdi. Asil anasiydi özledigi. Öleli çok olmuştu. Yakinda görürdü herhalde.
     Bunları da asmıştı ki kız askılığa, ansızın toparlanıp çıkıverdiler sahiplerinin peşinden.
     Geride sadece çorba kokusu..........
     “Oturabilir miyim ?” diye sordu yeni asılacak düşüncenin sahibi. “ Tabi buyurun “ dedi kız. O anda öbür askılık gözüne çarptı. Askılığın yanındaki sakallı adam yere düşürdüğü çantasını almak için uğraşırken kız umutlandı. Belki düşüncelerden başka şeylerde asılırdı askılığa. Böylece onunla ilgili hayaller kurar, varsayımlarda bulunurdu. Ama sakallı adam çantasını aldı, arkasını döndü, çıktı gitti kapıdan.
     Yere düşürdügü çantanin sesi kaldi kulaklarda. Beş dakikadir karşisinda oturan kadina bakip özür diledi kiz.“ Afferdersiniz sizi unuttuk, sizin düşüncelerinizi asacaktik daha. “ Tabi bunlari duymadi kadin. O çaktirmadan söyledi kendisinin bile duymayacagi bir sesle. “ Güzel kadinmiş” dedi kiz. “ Ama yazik olmuş. O adamla evlenmeyecekti, iki çocugu ise hiç dogurmayacakti. Yazik olmuş !” Hayallerinin hepsi yirmi yaşinda dona kalmişti.Yüregi alişmişti aslinda, yaşadiklarini çokta umursamiyordu. Önce pes etmişti yaşadiklarina sonra küçük mutluluklar bulmuştu kendine yaşadiklarindan. “ Afferdersiniz oturabilir miyim ?” dedi son derece özenle giyinmiş adam. Kadin “ tabi oturabilirsiniz.” Dedi. Hatta ben öbür sandalyeye geçeyim buyurun.” Teşekkür ederim.” dedi adam. “ Şu çantada sizin galiba.” “ Evet.” dedi kadin alayim. Bu sirada çatalini düşürdü adam. Gidip bir yenisini alma ihtiyaci duymadi ve ilk lokmayi kesip agzina götürdü.” Of be ne güzel olmuş, hatta karimin yaptiklari hiç kalir bu böregin yaninda. Bir de övünür durur kendisiyle.” diye düşünürken önce göz ucuyla sonra tamam tamam kadina bakti. Kadin da ona. Kadinin küçük mutluluklarindan biri buydu işte. Göz göze gelmek heyecanlandiriyordu onu hala.
     Kız saate baktı.” Gitmeliyim” dedi. Ama önce adam kalktı masadan kadına teşekkür ederek. Gözlerinin içine bakmayı da unutmadı. Düşünceleri de peşinden. Kız askılığa astığı kendine ait düşünceleri topladı. “Hadi gidelim.” dedi. Çantasını aldı. İlk adımını attı kapıya doğru. Geride sadece başkalarının düşünceleri kaldı, onun hakkında düşündükleri ve askıya astıkları.
     






Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Satı ÖZKAN kimdir?

Doğdum,öleceğim. Bu iki kelime arasına sıkıştırıldığımı zannettim uzun süre. Yerle gök arasında gezinirken umut denilen kelimeyle karşılaştım ve yazmaya başladım. İnsan hep umut edebilmek için yazar. Umutlarını yazar,başkalarının umudu olabilmek için.

Etkilendiği Yazarlar:
Atilla Şenkon,Eray Karınca


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Satı ÖZKAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.