Bir deliyle aramda tek bir ayrım var. Ben deli değilim. -Salvador Dali |
|
||||||||||
|
Son baharın soğuk bir günü idi Ali okuldan eve gelmişti. Ev kerpiçten yapılmış eski köhne sıvaları dökülmüş kerpiçler dışarı çıkmış ahşap kapısı ayakta zor duruyordu. Ali esmer tenli saçları düz ve siyah kaşları hafif kalın ve siyah esmer ve yakışıklı bir gençti. kitaplarını defterini masasının üzerine indirdi ve yatağının üzerine şöyle bir uzandı. Ama karnı aç idi ne pişireyim? Ne yiyeyim diyerek düşünüyordu. Evde hiç bir şeyin olmadığını hatırladı ve elini cebine attı cebinde bir ekmek parası bile kalmamıştı. Zaten fakir ve dokuz çocuklu bir ailenin en büyüğü idi. Ekmeği amcasının arkadaşı fethi amcanın dükkânından alıp hasan amcanın hesabına yazdırıyordu. Fethi amca uzun boylu zayıf iri yarı bir adamdı. .Fethi amca âli’nin amcasını yani hasan amcanın mesai arkadaşı idi yıllardır beraber çalışıp emekli olmuş sonrada oturduğu mahallede bakkallığa başlamıştı fethi amca çok iyi bir insandı. Hasanın amcasının saçı ve sakalı beyaz, Gözleri mavi orta boylu, etine dolgun nur yüzlü biri idi. Hasan’ın amcasının hiç çocuğu olmamış hep çocuk özlemi ile yanıp tutuşan sevimli bir çocuk gördüğünde içini çekip efkârlanan duygusal bir insandı. Amcam ne kadar iyi bir insan Diyordu âli bunları düşünürken yatağının üzerinde uyuya kalmıştı. Bir saat kadar uyumuştu. Hasan. Birden kapı çalındı. Âli uyku sersemliği ile kapıyı açtı. Gelen âlinin amcasının oğlu ve aynı zamanda ev arkadaşı Salih idi Salih hafif şişman beyaz tenli kaşları silik bir genç idi. Salih de girer girmez defter ve kitaplarını masanın üzerine indirdi oda acıkmıştı ne yiyeceğiz dedi oda elini cebine attı ama bir şey çıkmamıştı. Öğrenci cebinde ne bulunurdu. Ama Salih aynı zamanda sigarada kullanıyordu. Ali sordu sigara paran damı yok, yok dedi yarım paket sigaram kalmış idare etmeliyim diye düşünürken Salih Ali birden emmioğlu bu sigaradan ne anlıyorsun. dumanı içine çekip sonra bırakıyorsun bu akıl işimi dedi ali Salih şöyle derin bir offff , offfffff,offf dedi içince dertlerimi unutuyorum. Ekmeğimiz yok düşünmüyorum ama sigaram biterse ben ne yaparım? Diye düşünüyorum dedi Salih Ali evin mutfak bölümüne geçti mutfak, mutfak değil boş bir odayı andırıyordu. Ali evdeki torbalara baktı bulgur torbasının dibinde az bir şey bulgur tabak da, da birkaç tanede zeytinleri vardı başka ne paraları nede yiyecek gıdaları vardı. Bakkaldan da alamam zaten ekmeği alıp amcamın üzerine yazdırıyoruz sağ olsun oda üzerimize gelip sormuyor bile başka bir şey alamam diye düşündü. Çaydanlık da bulunan demi içtikten sonra dökmeyip üzerine su ilave ederek kaynatıp, kaynatıp belki bir hafta o çayı içiyorlardı. Ali bakkala gitmedi Salih bende gidip isteyemem dedi Ali elektrik ocağının üstüne küçük bir tencere ile su koydu su kaynayınca bulguru da içine aktarıp pilav yapmaya çalışıyordu. Ama pilava konacak yağ yoktu evde üç ya da dört tane zeytinden başka hiç bir şey kalmamıştı. Salih’e dönüp emmioğlu bu mübarek yağsız yenmez hedik gibi olur şu zeytinleri pilavın içine koysak yağı çıkmaz mı? Salih koy zaten öyle yenmez belki zeytinin yağı çıkar yiyebiliriz. Dedi Salih Ali’de siyah zeytinlerin çekirdeğini çıkarıp tencerede kaynayan bulgurun içine koyuverdi pilav pişinceye kadar beklediler. Ocak tan indirip önlerine aldılar. Mübarek pilavın rengi simsiyah idi birazını kaşıklayıp yediler. Yediler ama ali gözleri dolmuş dokunsalar ağlayacak bir hal almıştı. Düşündü bunca sefalete ve rezilliklere katlanıyoruz ama ülkenin en karışık dönemi ve eğitim alamıyoruz. .Bizim gibi yoksul ve cahil gençleri kullanıp bir birlerine öldürtüyorlar. Sağ ya da sol kavgasına sokuyorlar. çanakkale ruhunu taşımayan ya da çanak kaleden habersiz olan o gençler sokakları yaşanmaz hale getiriyorlardı. işte bu ortam içinde Ali ve Salih okumaya çalışıyorlardı. Ama ikisi de okuyamadılar liseden sonra hemen iş hayatına atıldılar. İkisi de kamuya ait kuruluşunda çalışıp hayatlarını sürdürüyorlar. Ali’nin bir oğlu birde kızı var. Salih’in ise üç tane oğlu var şimdi çocuklarını okutmaya çalışıyorlar. Halife Bozbayır
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Halife Bozbayir, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |