..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yalnızca sevgiyi öğret, çünkü sen osun. -Anonim
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Bireysel > Beyza




19 Temmuz 2009
Testere  
Beyza
Elif bir şeyler yapmazsa hayatına anlam katan iki kişiyi de kaybedeceğini anladı. İkisine doğru yürüdü Mehmet’ in kucağına oturup Hülya’ yı kendine çekti. Sabahın ilk ışıklarına kadar kendisinden beklenilen bütün her şeyi yaptı. Mehmet ve Hülya uykuya daldıklarında Elif aşka ve dostluğa dahil her şeyin o yataktaki cesedine baktı. Bir sigara yaktı. En yakın arkadaşının ve sevdiği adamın çıplak vücutlarını izledi


:AGGF:
Ellerine saplanan keskin acı 26 temmuz gecesi onu uykusundan uyandırdı. Bir kaç yıldır aşina olduğu bu acı dolu dakikalar hep şöyle başlardı. Midesinden yukarı bir ateş yükselir, aynaya gidip bakar, kendini çok çirkin ve şişman hissederdi. Onu, Mehmet’ i arzulamaya başlar ama kendini sevişemeyecek kadar iğrenç hisseder, başı döner, kendini uyumaya zorlar, uyur uyurdu. Gecenin bir yarısı onu ellerinden yakalayan tırnak uçlarından bileklerine yükselerek onu tırmalayan, kanatan, çivileyen acı ellerine tonlarca ağırlık yükler ve onu işkence masasında sabaha kadar bırakırdı.

Odasındaki beş takvim içinden, geçmiş dört yılı ve gelecek on beş yılı gösteren açık mavi renkli olana bakarken bir küçümseme duygusu sağ dudağını ustaca yukarı çekip yüzüne bir gülümseme ifadesi yerleştirdi. Kenarlarından dökülmeye başlamış mat beyaz oje sürdüğü uzun tırnakları takvimin işaretli gününün iki yıl öncesine gidip 26 temmuz tarihini mimledi. Dokunduğu 2 ve 6 ‘ yı hissetmeye çalıştı. 2 ve 6 keskin bir ayrılıktı. İkisi de başlarını diğer bir yana çevirmiş kendini başka hayatlara bırakmışlardı. Mesela 29 o kadar kasvetli bir tarih değildi. 29 da umut vardı. 9, 2 ye dönmüş 2 ona bakmasa da 9 bütün varlığıyla kendini bırakmış 2 yi seyrediyordu. 26 keskin bir vazgeçişti. Büyük bir kayıptı ve bu büyük kayıp terörünü onun bireysel takvimine çıkmayan bir kan lekesiyle işaretlemişti.

İki yıl önce ayın 25 inde Elif biraz yorgun biraz panikle uyanmıştı. Mehmet Bursa’ dan İstanbul’ a onu ziyarete gelecekti ve en yakın arkadaşı Hülya’ da kalacaklardı. Kuaförde uzun zaman geçirdikten sonra aynada aksine beğeniyle baktı. Salonundaki diğer kadınların iltifatları eşliğinde dışarı adımını attığında her şeyin istediği gibi olmasına dair bir inanç duymak istedi. Kötü giden ilişkilerini kurtarabilecekti belki. Mehmet girdikleri her ortamdaki en güzel kadının Elif olmasını herkesin kendisine kıskançlıkla bakmasını isterdi.Diğerlerinin sahip olamadığı o kadının birkaç saat sonra kollarında olacağını çevreye attığı birkaç kaçamak bakıştan sonra ona olan dokunuşlarıyla meraklı,haset yüzlere duyururdu. Elif Mehmet’ i gördüğünde onda ters giden bir şeylerin olduğunu anladı ama aşkının verdiği iyimserlikle o durumdan Mehmet’ i çekip alabileceğini düşündü.

Aniden bir ağlama nöbeti bastırdı. Onun için güzel olmak istediği günler geride kalmıştı. Elif Mehmet yüzünden testere diye tabir ettiği bir hayat görüşünün tanıdığı tek temsilcisi olmakla cezalandırılan bir kurban- cellattı. Testere beşlemeden oluşan bir sinema filmiydi. 2004- 2008 tarihleri arasında çekilen beş filmde katil, cellat, cezalandırıcı, tanrı Jigsav insan deneyini yapıyordu. Bu beş filmden Elife miras kalan kavram ve zıtlıklar karmaşası zaman- zamanın yorumu, iyilik- kötülük, gaddarlık- vicdan, insan deneyiydi.

Elif ile Mehmet Hülya’ nın evine gittiklerinde aralarındaki oyun bütün şiddetiyle alevlenmiş artık bir kazananın bir kaybedenin olacağı nihai sona ulaşmak için kendini palazlamıştı. Aralarındaki savaşa Hülya Mehmet in yanında girmiş kendi mutsuzluğunun bir benzerini arkadaşında görmek istemişti. Mehmet ve Hülya arasında başlayan kur dolu dakikalar Elif in gözleri önünde onu soluksuz ve güçsüz bırakarak devam ediyor, O her an batağa daha fazla giriyor, ne olduğunu anlamaya çalışıyor ama bir cevap bulamıyordu. Hülya Elif ile uzun süren arkadaşlıkları boyunca kendine göre fazlaca güzel, zeki, şanslı olan arkadaşının bütün üstünlüklerine olan hıncını bu akşam Mehmet ile olan ortaklığıyla alıyor ve yeni ikili aşkla aptallaşmış kurbanları üzerinde olağanca şiddetiyle kendilerini tanımlıyorlardı. İkili Elif’ i tahrik ve tahrip edip onun üst üste hatalar yapmasını sağlıyordu. Yelkovan akrebin üstünde 24’ te binmiş ve tarih o uğursuz sayıları gösterir olmuştu. Birbirine ters dönmüş 2 ve 6.

Onca gerginlikten sonra Mehmet ve Elif in ayrı yatakta uyuyacağı anlaşılınca herkes ayrı bir odaya çekildi. Mehmet e yastık vermek için onun odasına giren Hülya ya aşık olduğu adamın yüksek sesle “Benim yanımda uyu. ” dediğini Elif duyduğunda bu kadarının olamayacağını, zihninin kendine oyun oynadığını düşündü ama içinde bir yer her şeyi olağanca açıklığıyla geri dönüşü olmayacak biçimde kavramıştı. Hülya Mehmet’ in davetine sağ dudağını yukarı doğru kaldırıp alaycı bir gülüşle cevap verdi ve yüzündeki ifadeyi bozmadan Elif’ e döndü. Bakışlarında kendinden güzel, zeki bir kadına tercih edilmiş olmanın zaferi ve arkadaşından istediği izin vardı. Elif bir şeyler yapmazsa hayatına anlam katan iki kişiyi de kaybedeceğini anladı. İkisine doğru yürüdü Mehmet’ in kucağına oturup Hülya’ yı kendine çekti. Sabahın ilk ışıklarına kadar kendisinden beklenilen bütün her şeyi yaptı. Mehmet ve Hülya uykuya daldıklarında Elif aşka ve dostluğa dahil her şeyin o yataktaki cesedine baktı. Bir sigara yaktı. En yakın arkadaşının ve sevdiği adamın çıplak vücutlarını izledi. Kıyafetlerini üstüne özensizce geçirdi ve kapıyı kapatıp evden çıktı. Ağır adımlarla o ana kadar olduğu insandan uzaklaştı ve hayatının testere felsefesi son şeklini burada aldı.

Bu beş filmi Elif kronolojik olarak sıraladığında olaylar dizini şu şekilde gelişirdi. Jigsav orta yaşlarının sonlarındaki başarılı bir mühendistir ve doktor olan hamile, güzel eşi ile birliktedir. Çocuklarının doğum tarihi Çin horoskopuna göre maymun yılına denk gelecek şekilde planlanmıştır. Filmdeki sonu ölümle bitecek bütün kaçırılmalar maymun yılını temsil eden maymun maskesiyle gerçekleştirilir. Bu bir nevi asla doğamayan çocuğun intikamıdır. Jigsav’ ın güzel eşi merhametli doktor, zor durumda olduğunu düşündüğü birine yardım ederken çocuğunu kaybeder. O merhametinin kurbanı olmuştur. Jigsav onu merhameti için asla bağışlamaz. Son olarak kanser olduğunu az bir ömrü kaldığını öğrendiğinde, duygu buhranı içinde kendi ölümüyle yüzleşir ve onun planlayıcısı olur. Fakat bu intihar girişiminden sağ çıkar. Jigsav hayatta kalmasının anlamı üzerine düşünür ve ulaştığı bilinç düzeyinde tanrı- cezalandırıcı misyonunu üstlenir. Kendine göre adil olan bir deneye girişir. “Bir oyun oynamak istiyorum.”

Mehmet’ de Elif in aşkını hissetmeye ilk başladığı günlerde bunu söylemişti. “Bir oyun oynamak istiyorum.” Oyunun acı verici, yaşamla ölüm arasındaki alana sürükleyici olduğunu Elif uzunca bir müddet fark etmemişti. İdam sehpasındaki oyunu algıladığında ilk olarak beyni acıyı kabul etmedi, ona direndi, inanmadı. Mehmet bir keresinde “İkimizde iyi oyuncuyuz ve aşk oyunu oynuyoruz.” demişti. Elif bunun altında yatan ikincil ve kötücül anlamları algılamak istememiş, kötü bir rüyadan kaçar gibi konunun üstünden atlamış ama sonunda kabus üstüne çöreklenmiş, dişlerini boynuna geçirmiş ve kanını emmeye başlamıştı. Bunu ellerinde intihar haplarıyla, onlardan güç alarak yaşamla ölüm arasındaki dansını yaparken, bir sonun bir devamın birbirine üstünlük sağladığı o ince ip üzerinde cambazlık yaptığı anlarda istediği an bu trajediye son verebileceğine inanarak, elinde hiçbir seçim hakkı olmasa da ölüme karar verebilecek güce sahip olduğunu kendine hatırlatarak katlanırdı.

Artık bütün bu işkenceler rutine döndüğünde idolü Jigsav’ dan aldığı ilhamla ruhsal insan deneyine girişti. Bu deneyde kan, kemik, kıkırdak parçaları yoktu. Bütün felsefesi insani zayıflıkları test etmeye odaklanmıştı. Sevgi dediği halatı kişisinin boynuna geçirecek ve o pes edene kadar bildiği bütün metotları bazen miktarı azaltıp bazen artırarak, geçici mutluluklarla süsleyip bir anda beklenen sonu insanının beynine bir kesim makinesi hızıyla indirecekti.

İlk olarak Mehmet’ e benzeyen birini aradı, buldu, tanıdı ve seçti. Ona sembollerin diliyle “Bir oyun oynamak istiyorum dedi.” Hüsnü safça bir erkeklik gururuyla gülümsedi. “Oynarız.” diye cevap verdi. Dokuz ay sürecek deney böylelikle başlamıştı. Kum saatini ters çevirdi. Birinci kural: Kurbanının yalnız kalmasını sağla. Onu ailesinden ve sosyal çevresinden uzaklaştır. Uzaklaştırdı. İkinci kural: Başka bir dünya,bir kaçış sığınağı sun! Elif Hüsnü’ ye kendi harikalar dünyasının krallığını verdi. Hüsnü’nün bu dünyadaki tatmine başka şekilde ulaşması mümkün değildi. Üçüncü kural: Yarattığın dünyaya sığınması için başarısız olmasını sağla! Elif Hüsnü nün iş hayatını; ona olan aşkını, bağlılığını kullanarak baltalamaya başladı. Dokuz ay sonunda Elif’ den başka bir şeyi kalmayan, bütün enerjisi Elif’ in verdiğiyle sınırlı olan adamın posasını bir köşeye fırlattı.

Hüsnü deneyine rağmen içindeki aç kurt kemirmeye, geceleri ani baskınlarla kirlenmeye devam ediyordu. Mehmet ile başlayan yine onla son bulmalıydı ama Elif Mehmet’ e zayıf Mehmet’ e zaaflıydı. Onu düşününce ,deneyin kuralları işlemiyor, yoğun bir intikam duygusu ve bundan aldığı zevk bütün vücudunu kaplıyordu. Oysa deneylerde ne vicdan ne zevk vardı. Amaç deneydi. Deney kendini yaşatırdı.

Elif Mehmet ile oynayacak güce ve güne gelene kadar bir sürü deney yapması, merhamet, sevgi, zevk, intikam duygularının son kırıntısına kadar yok etmesi gerektiğini mermerden harflerle benliğine yazdı. Hayatı Mehmet’ i yenmeye odaklanmıştı ve tanrı- cezalandırıcı rolünü üstlenmesi için önce bütün insani hislerini geride bırakması gerekiyordu. Her deneyinde kendinden parçalar bırakarak ilerleyecek ve geriye sadece Tanrı kalacaktı.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Beyza kimdir?

kurgular,kurgular,kurgular


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Beyza, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.