Kitaplarla dolu bir oda, ruhlu bir beden gibidir. -Cicero |
|
||||||||||
|
Bizim Bağ Harap Oldu Bir bağımız vardı bizim, ötegeçe’de, Üzümleri tatlı, toprağı verimli... Hele bahar gelmeye görsün bir... Gözünü açar, budardık çubuklarını... Bellemesi bir başkaydı zaten... Budanan çubukları odun yapardı annem.. Üzüme dolunca çubuklar; Bir başka olurdu bakışlar Dallara söykerdi salkımlar... Üzümleri yemesin diye tilkiler, Güz gelince bağ beklerdi küçükler. Eski elbise takılırdı dallara, Bir de ateş yakılırdı akşam dönüşünde.. Aylarca beklenen bağ bozumu başlardı Bir hareketlilik yaşanırdı bağ yolunda... Kuş cıvıltıları terkederdi yerini bizlere... Tenekelerle, sepetlerle toplanırdı; Salkım salkım üzümler... Kağnılarla getirirdik üzümleri köye, Havtlarda ezilirdi üzümler Pekmez toprağı getirirdik ocaktan, Sabaha kadar pekmez kaynardı... Teştlerde, kulplu kazanlarda... Tandırda sabahlardı, nineler, anneler! ... Yıllar sonra köye gitmiştim ziyarete.. “Haydi... Bizim bağa gidelim “ Dedim anneme; Bir başka baktı annem gözlerime... İfade etmekte zorlanıyordu sanki, Gözlerinde yaş belirdi, hüzünlü hüzünlü: “Bizim bağ...Bizim bağ harap oldu ey oğul” dedi... Şöyle bir daldım maziye.... Tâ yıllar öncesine döndüm... Oysa ki, bir başkaydı o yıllar... Heyhat! ... Üretmek... üretken olmak ne güzeldi sahiden... Kırmadı beni annem, yine gittik bizim bağa. Birkaç kara kütük... Bir o kadar da çubuk gözüküyordu... Bir tek “Armut Ağacı“ kalmıştı; Harap olan bağa inat. “Bağ harap olduysa, BEN varım” diyordu sanki... Dallar meyveye dolmuştu, başlar yere eğikti.. Ürün vermenin zevkini çıkarıyordu... Bizim bağın bekçisiydi O... Bizim bağ harap olmuştu; Kuşlar da yoktu, tilkiler de, Derin bir sessizlik almıştı bizim bağı. “Ey oğul, Şimdiki nesil hazırcı, zahmete katlanan nerdeee? ... Yok artık; ekşiye, pekmeze hasretiz, Ne idiğü belirsiz pekmeze mahkumuz “. Diyordu annem. İki gözlerimiz de iki çeşme olmuştu.. Ama, bu göz yaşları çare üretmezdi; Harap olmuştu bizim bağ. Bizim bağ harap olmuştu. Bir bizim bağ mı? Hayır... hayır! ... Bütün bağlar böyleydi bizim köyde.... Elveda bizim bağlar...Elveda bağcılık! ... Elveda.... Elveda sizlere! ... Ellerimizde kaynattığımız; Pekmezler, ekşiler... Büyük sözü dinlememişti, Pişmandı; genç nesiller... Kuşlar ötüşmüyor, tilkiler koşuşmuyordu artık, Bizim “Bağın Dere” yalnızlığa itilmişti Belliydi zaten... “Bakılmazsa dağ olur” demişti; Rahmetli dedem... Öyle oldu gerçekten! ... Bizim bağ harap oldu velhasıl..... . 10.04.2002
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hakkı YURTLU, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |