Yürümekteyim taş sokaklarında şehrinin... Yolun sonunun olmadığını biliyorum ama yine de yürüyorum. Zırhım yok üstümde, bırakalı çok oldu, teslim olan bir askerin yarı hayal kırıklığı yarı kesinliğe varmış sonunun duygularını yaşamaktayım. Yol zorlu,güneş tepede... Tenimin yandığını hissedebiliyorum ama canımın yanması kadar değil... Belki de hakediyorum, 'dönmen gerek' dercesine her adımımda başka bir taş, başka bir çukur daha... Ya ayağım takılıp düşeceğim ya da çukura yuvarlanacağım...
Bense aldırmadan bunlara yürüyorum sonunun olmadığını bildiğim bir yolda... Sonunu bilmediğin bir yolda yürümek delilik belki de.Ama yolun cazipliğinden de kendimi alamıyorum, her adımımda beni daha da cezbediyor üstelik... Arkamda bıraktıklarım ve önümde göreceklerim-belki de göremeyeceklerim-bu ikilemin içinde devam etmekteyim yoluma... Biliyorum döndüğümde ben eski' ben' olmayacağım, yara almış, canı yanmış biraz da kırılmış bir halde bir başka gözlerle bakacağım insanlara, hayata ve de sana...