"İnsanların bazen neye güldüklerini anlamak güçtür." -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
"Ayrık otlarıyla çiğnendik, ölümler tufanında yetim kaldık, Newala Çore diplerinde beşiğimiz Kayboldu ismimiz inkarın lügatında" Özlem... Tahassür... Toprağın yağmura, vuslatın kahra ulandığı coğrafyada her nisan hüsran bir bekleyişte... -Yüreğimiz her mevsim kış, gül hasadı kızıl bir intikamdır tende- "Yitirecek bir şeylerimin olmasını isterdim" , diyor şair... "Ve de yitirmek, yitirmek belki hayata bağlardı beni!..." Oysa yüreğimiz yitimlerimizin sahtiyan mahzeni ve yer yok yeni ölümlere, kıyımlara, vahşetlere... Terli akşamların insafına şakkalanmış gök! Hezeyandır sevincin kursağında düğümlenen gülümsemeler ve eli böğründe bir şafak yırtarken suskunluğunu; Methi haram kılınmıştır cümle kainatın... Umudun bombalanan azığında kül, duyduğun "vurulan ilk hecesidir tomurcuk verecek iklimin... Bir daha hangi iklim yeşertecek tohumunu sevdanın?" İsimsiz savaş çocukları öksüzlüğünde, kanayan çıplaklığımıza bin narıbeyza, akkorla doğsana... "İmzamızı taşırdı renk tanrılarının rahibeleri Bir tutam dikenle yoğrulduk. Aşk pınarından fışkırdı bu barınak, Şiir şölenlerinde sensiziz yine" Abıhayat yatağı ırmakların adıyla anıldı düşlerimiz ve reyhan kokuları açardı tenlerimizde, kuradı göz pınarları sabrın ve asılı kaldık zalimin hitabı azılı tabirinde! Korunaksız ve duldasız bin kaçış ile mahremine tutunduğumuz çığlıktır dağlar, eteği gövdemize makberdir dağların... Suyunu terimize akıtır, hasırdan atlastır heybetli ve tok. Kimsesizliği göğümüze işler gibi, bu deryanın suyu olası; yoksun yine "Gel yanaklara ateş çiçeği olsana, gel karanlıklara alev olsana." "Fetihler yangınında vurgun yedik, Hüzün çöktü sabahlarımıza, Tinrli zafer uğultusunda koptuk yurdumuzdan, Yeşil sabahlara saldık çığlığımızı, Vuslatın kavşağındayız yeniden" Halepçe'de milyon dal eğdi melun! Şengal ateşle sınandı iki avuç ayyuka serzenişle kıvranışta... Sağır bir dünya ve kabuğunda melaneti gür, hain bıçkılar! "Susturulan yüreklerimiz değildir..." İçimizde matem, içimizde kırağan, göç. Talihi kör , yakılmış papürüslerde benzi soluk umutların künyesine tıkandı içimizdeki umman, anlamı kayıtsız suskunluklar kuşandık, benzi harap tümcelerimize, aşarken kendini zahiri şafak, yoksun yine "Gel yanaklara ateş çiçeği olsana, gel dargınlıklara mendil atsana." "Çocukluğumuzda kardelenler destan destan, Berçellan Laleşlerle halayda, Rüsgarın ıslığında yitiklerin kokusu, Kızılırmak boylarında cerenlerin düğünü, Badem gözlerde oyun havası, ADIN GİBİ SOYUN VAR SENİN, AŞKIM KADAR HASMIM VAR BENİM!!!" Bir kez daha zincirlerinden arındı Prometheus, karanfiller tutuşuyor kırların uğultusunda, asma bahçeleri güne durdu Babil'in , remillerinde zafer Ahuramazda'nın, Mezrabotan sıyrıldı yaralarından... Kucak kucağa Munzur, Dicle ve vuslatı kuruttu Siyabent Xecé'sine... Kör bir kuyuya dökülüyor yetim saçları yıldızların, parçalanan düşlerimin ardındaki bulut karanlığın göğsüne saplanıyor. Görüyorum, uzaksın, yoksun yine "Gel yanaklarda ateş çiçeği olsana, gel kışlara bahar olsana" Şiir:M.aydın
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Zeynep Kuriş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |