..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Tüm mutsuzluklar yokluktan değil, çokluktan gelir. -Tolstoy
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Şiir > Toplumcu > nergiz şişek




25 Kasım 2008
Paragrafsız Yazılar  
nergiz şişek

:AIBC:
Sonbahar vurmuştu şehre,her zaman yürüdükleri sahil yolu yitik yapraklarla kaplanmıştı.Hissediyorlardı ayrılığın yakın olduğunu,o yapraklar gibi yitip düşeceklerdi onlarda,ve hayatın anlamsız yolunda onlarda kaybolup gidecekti,anlamsız insanlar ve anlamsız bakışların arasında bu varolan anlamsızlığa katılacaklardı.Mavi bir şal vardı kızın boynunda,mavi bir gökkuşağı dilerdi çünkü hep,mavi bir gökkuşağı gibi parlamak değildi dileği oysa, hep sönük kalmak isterdi ,mavi gökyüzünün içinde mavi gökkuşağı sönük kalacaktı çünkü.Babası hediye etmişti ona bu şalı tam 4 yıl önce.Boynunda gezindikçe yumuşak kumaşın kayganlığını hissediyordu, hatırlıyordu arda kalan 4 yılı,hayatına girip çıkan onlarca insanı.Kafasını çevirdi sonra yanında yürüyen insanı anımsadı.Bir şeyler anlatıyordu.Usulca başını salladı Ela.Sinemaya gidelim demişti genç delikanlı gözünün ucuyla saatine bakarak,bir sonraki seansa yetişmeleri gerekiyordu son otobüse yetişmek için,adımlarını daha hızlı atmaya başladılar.Daha sonra adımları onların önüne geçti,bayrak tutan genç militanlar gibi yürüyorlardı şimdi. Sinemanın önüne geldiler,nefes nefese kalmışlardı,birbirlerinin soluklarını hissediyorlardı şimdi.İki bilet aldılar;öğrenci dedi genç adam ,kırmızı rujlu kadın gülümseyerek uzattı biletleri,gülerken dişlerine bulaşmış kırmızı ruju fark etti Ela ve beraberindeki sahte gülüşü,buyurun efendim demişti kadın biletleri uzatırken,efendi olmak bu kadar kolay diye düşündü,iki sinema bileti fiyatına efendi olmuşlardı işte.Soner’e döndü sonra ,efendim dedi.Gereksiz bir tartışmaya girdiler ardından,her tartışmalarında birbirlerine bilgi satmaya başlamışlardı,hep olağandı konuşmaları şimdi ,hep sıradandı, aynılaşmaya ,anlamsızlaşmaya başlamıştı onlar da işte;cümleleri yalnızca onlar gibi aynılaşanların anlayabileceği lakırdılar olmuştu.Yormuştu hayat onları belki de onlar kendilerini yormuştu.Kapı açıldı,genç bir çocuk kontrol etti biletlerini ,sevimli bir yüzü vardı,yeşildi gözleri.Ela kendi gözlerini düşündü o anda.Her şey karmakarışıktı,gözleri bile kararlı olamıyordu işte,onlar bile karışık bakıyordu;ne mavi ne de yeşil,o yüzden Ela koymuştu gülüm dediği annesi.Elbisesi dikkatini çekti sonra;gri,jile bezinden ince bir elbise vardı üzerinde;etekleri pileliydi;rüzgar estikçe uçuşuyordu havada.Elleriyle tutmak zorunda kalıyordu pilelerini ,rüzgar estikçe. Neden dedi gri?Neden benim hayatım hep gri?Biri nasılsın diye sorsa hep eh işte derdi Ela;ne iyi ne kötü;hep eh işte, hep gri.Ardında bırakmıştı her şeyi ;çocukluğunu,bitmeyen belki de hiç başlayamayan gençliğini;terk etmişti her şeyi ölüler gibi,çığlıkların ve sonsuz yangınların arasında,sisli şarkıların ezgisiyle.Kafasındaki her şeyi bir kenara koyup,filmi izlemeye karar verdi sonra.Sinema salonunda koltuklarını arıyorulardı şimdi .F-6 ve F-7 en arka sıradaydılar.Salonda onlardan başka birkaç kişi vardı,anlaşılan yine boş salonlarda seyre giriyordu filmler.Ah şu televizyon dizileri diye içinden geçirdi,Soner’e döndü sonra bir şey söyleyecekti,dudakları kıpırdanmak için hevesliydi ama genç adam telefonuyla uğraşıyordu,mesaj göndermenin telaşına düşmüştü,koyduğumun aveası diye başlamıştı Soner ,çekmiyordu yine hatlar.Pis kokuyordu salon,ter kokusu sinmişti koltuklara,koltuklar da hiç rahat değildi,ikinci sınıf erotik filmlerin gösterildiği sinemalarda gibi hissettiler kendilerini,film başlamıştı neyse ki.Robotların aşkı,Wally ile Eva dünyayı eski sevgi dolu haline döndürmek için çalışmaya başlamışlardı bile,sevgi her şeyi, herkesi yeniyordu işte.ekran karardı sonra,salonbeyazlaştı.Her şey eski haline geri döndü.Patlamış mısır kokusunu fark ettiler arka koltukta.Ceplerini boşalttıktan sonra üç lira bulabildiler ve Soner mısır almak için kalktı .Ela çevresine baktı,bomboştu,herkes bir yerlerdeydi.Soner ile beraber gitmediği için pişman oldu.Gözlerini kapattı,beyninde filmin replikleri dönüyordu,kulağında robot Wally’nin Eva diye seslenişi. Mısır kokusu ile gözlerini açtı sonra.Soner gelmişti.Ardından insanlar salona geri döndü,Ela gülümsedi ben hep buradaydım der gibi.Film başlamıştı,yine karanlık ve parlak ekran.Esas robot Wally sahnedeydi işte yeniden.Mısıra uzandı Ela ,Soner’in ellerini bulmuştu işte bir mısır poşetinde.İhtiyaç duyduğu şey buydu işte yalnızca bir el.Çoğu insan bunu istemiyor muydu zaten ,herkes yalnızca bir elin yanında olmasını bekliyordu,karanlık yokuşlarda ya da aydınlık sokaklarda.Düşünmeye başladı Ela ,insanların ellerine uzanacaktı artık.Büyüyecekti insanların yürekleri.Ancak bu şekilde geçerdi karanlık,öfke,kin,kararsızlık,karamsarlık ve umutsuzluk.Bu şekilde kavuşacaklardı aydınlığa peki Ela’nın elini tutan kim olacaktı?Soner mi?Soner’e döndü Ela sonra ,filme dalmıştı Soner,hem O Ela’nın ellerine bakmamıştı ki hiç,en fazla karanlıkta gölgesi yansıyan geniş kalçalarını ve diri göğüslerine bakmıştı.Dokunmak ve hissetmek arasındaki farklı olguyu düşündü Ela.Pek çok arkadaşı özgürlük adına sapkın ilişkilerin batağında saplanıp kalmıştı.İstemiyordu bu tür ilişkileri hayatında,Soner’i de istemiyordu artık hayatında.Ellerini kirli bir mısır poşetinde bulacak olan birini istiyordu,arınacaklardı birlikte yağmurda ıslanırken bambaşka bir şehrin,bambaşka bir sahil kasabasında.Havası farklı,suyu farklı olacaktı gidecekleri yer ve belki o zaman rengarenk bir gökkuşağına bile dönüşebilecekti mavi gökyüzünde.Kararını vermişti artık belki de ilk defa kararlıydı hayatında.Çantasını aldı ve salondan çıktı.Soner merak edip arkasından geldi.Gidiyorum dedi ve gitti,terk ederek bir şehri yeni insanların elllerini tutmaya,sokakta kağıt mendil satan ama burnu akan küçük bir çocuğun burnunu silmeye gitti.Ayrılık başlamıştı işte ,hissetmişti zaten ayrılığı.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Gizem'li Yer [Öykü]


nergiz şişek kimdir?

'iskandil'. . . 'derinliği ölçülemeyen'. . . yazın ruhun yansımasıdır ve ruhun derinliği ölçülemez ,yazının da öyle. .

Etkilendiği Yazarlar:
Nazım Hikmet Ran,Oğuz Atay,Adalet Ağaoğlu,Ahmed Arif,Hasan Hüseyin,Yaşar Kemal


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © nergiz şişek, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.