..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Sevginin ölçüsü ölçüsüz sevmektir. -Spinoza
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Anılar > Serbülent Ünsal




1 Eylül 2001
Bir Yaz Gecesi Rüyası  
Serbülent Ünsal
İlk denemem bu benim niye yazdığımı dahi tam bilmiyorum içimden geçenleri yazıya dökmek istedim. Belki sende okumak istersin.


:BGAH:
Ağustosun son günü İzmir ;
Halamın evindeki misafirliğimin sonuna yaklaşıyorum altı gün sonra İzmiri bırakıp Trabzona, okula geri dönmem gerekiyor.Hayatımdaki önemli dönüm noktalarından birini bu evde yaşadım. Zor bir karar verdim hayatım için. Okulu artık ikinci plana atıyorum oyuncu olmaya karar verdim. Bu yıl konservatuara hazırlanacağım. Aslında oldukça ani oldu yani bir süredir içimde vardı galiba ama kendime bile söylemeye cesaret edmiyordum " BEN BİLGİSAYAR PROGRAMCISI DEĞİL OYUNCU OLACAĞIM " . Toplumun insanlar üzerindeki baskılarından en çok yakınan ve " Herkes ne der ? " lafına en çok sinirlenenlerden biri olan ben belki herkes ne der ,Ailem mümkün değil kabullenmez veya gelecek kaygısıyla bunu kendime bile itiraf edememişim. Karar verdikten sonra bile gelecek kaygısı beni düşündürmedi değil ne de olsa bilgisayarı seviyorum ve bir bilgisayar programcısı olarak iyi bir geleceğim var. Ama tiyatro ; o sanırım hayatımın aşkı. Ben duygularımı dinleyecek cesareti buldum ve onun peşinden gitmeye karar verdim. İşini iyi yapan bir insan nasıl olsa para kazanır hem bütün sorun paraysa televizyondaki o seviyesiz dizilerde oynayan birçok kişi bir bilgisayar programcısının beş katını kazanabiliyor bir ayda yani her işte olduğu gibi sorun sadece para kazanmak olduğunda bir çözüm bulunabilir. Ama ben para değil aşk için tiyatrodayım.Aslında nesine aşık oldum tiyatronun bilmiyorum. Hep söylenir ya " İki Kalas Bir Heves " diye benimkide o hesap işte , ama o hevesi alkışların büyüsüne kapılmamış biri bilemez . Salona sahneden bakmanın güzelliğini ve oyunu beğenip alkışlayan insanların gözlerindeki pırıltının hazzını ancak bu aşkı yaşayanlar bilir.
     Bu gün bir karar daha verdim en az ilki kadar zordu benim için. Neresinden başlasam bilmemki ? Halamın evinin arkasında yarım kalmış bir inşaat var. Aslında inşaat demekte zor temel atılmış ve öyle bırakılmış kolonlar ve betonlardan oluşmuş bir harabe. Mahallenin veletleri toplanmışlar kartonlardan kendilerine bir ev yapmışlar oraya. Çok zevklidir bir çocuğun böyle bir yere sahip olması . Kelimelere dökmek zor bu zevki , ancak onun için muhtemelen " bizim gizli yerimiz " diye adlandırdığı , ona ve arkadaşlarını ait büyüklerin giremiyeceği bir yer ; Onun krallığı. En güzel oyunlar orada oynanır en müthiş gizli planlar orada yapılır. Bunları biliyorum çünkü bizimde vardı çocukluğumuzda öyle bir klübümüz , artık ne kadar klüp denirse oraya. Ama şimdi düşünüyorumda en lüks yat ve golf klübü üyelerinde olan bile yoktu bizim ordaki keyfimiz. Zaten parayla satın alınamazdı o keyif. Çocuk olmak lazımdı o mutluğu yakalamak için , yat sahibi olmak değil. Şu eve gelince arka odada yarı uyur yarı uyanık bir halde kestirirken arka taraftan sesler duydum "PAT PAT PAT PAT ". Ne olduğunu anlamadım önce o uykulu halde , sonra arkadaki ev geldi aklıma belediye bu oyun merkezini yıkmaya gelmiş olamayacağına göre herhalde kaçak inşaatlarını büyütüyor çocuklar diye düşündüm. Merak ettim , çıkıp bakmaya karar verdim. Balkona çıktığımda kartondan evi aradı gözlerim , yoktu. Daha doğrusu vardıda yasılaşmış ve üstüste yığılmış kartonlara dönüşüşmüştü. Sonra onu gördüm 12-13 yaşalrındaydı evi yapan çocuklardan daha büyük değildi. Son kartonu yere atmış düzleştirmek için üzerinde tepiniyordu "PAT PAT PAT PAT " . Önce rakip çetenin elemanlarından biri olmalı diye düşündüm ama hemen sonra , öyle olmadığını anladım. O hayatında hiç bir zaman rakip çetenin üyesi olamayacaktı çünkü oyun oynamaya hakkı yoktu. Havanın karardığı şu saatlerde diğer çocuklar yemek yemek için evlerine dağılmışlardı. O ise sokakta çöplerden kağıt topluyordu. Bu kartonlar ise onun için bir hazine değerinde olmalıydı en azından onbeş yirmi kilo vardı. Bunun gerçek hayattaki anlamı ise babasından bunun parasının birazını saklarsa o kocaman çukulatayı veya oyuncakçıda gördüğü o arabayı alabilmekti. Sonra aklıma diğer çocuklar geldi evin asıl sahipleri. Bağırıp korkutmayı düşündüm çocuğu , en azından kartonlar yerinde kalırdı ve diğerleri yarın bir daha inşa ederlerdi evlerini. Kararımı çabuk vermek zorundaydım neredeyse işi bitmişti çocuğun. Sonra , susmaya karar verdim çünkü bağırmanın bir yararı olmayacaktı. O karnını doyurabilmek için buradaydı ve üstelik bu sefer işin ucunda birde o kocaman çukulata vardı . Şimdi gitse bile daha sonra tekrar gelecekti , evi yine yıkıp kartonları almaya. Ben bunları düşünürken o son kartonuda dümdüz etti ve boyunun iki katı uzunluğundaki buzdolabı kartonundan başlayarak teker teker elleriyle çekmek zorunda olduğu arabasına taşımaya başaldı onu sesizce izledim bir süre. Daha sonra , para kazanmaya başlayınca sokak çocukları için birşeyler yapacağıma söz verdim kendime. Ben
içeri girmek üzereyken inşaatın diğer tarafındaki sokaktan başka bir çocuğun arabasını çekerek geçtiğini gördüm önce çöp kutusunda durdu ama içinde birşey bulamamış olacakki yoluna devam etmeye hazırlanırken o da yerde yığılı kartonları fark ederek önce duraksadı , ve mutluluğu her halinden anlaşılır bir biçimde o tarafa yöneldi. Fakat sonra diğer şanslı arkadaşını fark etti. Ona kıskanarak baktı ve asık suratıyla bir başka çöp kutusuna doğru yoluna devam etti.

Not : Ben gözlerimi açtım ama yaşadıklarım rüya değildi.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
İlkyardım [Öykü]


Serbülent Ünsal kimdir?

Kendimi uzun uzun tanıtacak kadar önemli görmüyorum henüz. Ama serbulent_u@yahoo. com adresinden ulaşabilirsin bana VE okuduğunuz yazılarım hakkında olumlu ve olumsuz eleştirilerinizi gönderirseniz gerçekten sevinirim.

Etkilendiği Yazarlar:
Tom Clancy , Gani Müjde , İpek Ongun , Gülten Dayı oğlu


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Serbülent Ünsal, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.