Kötü bir barış, iyi bir savaştan daha iyidir. -Puşkin |
|
||||||||||
|
Dinmedi ne gözyaşım ne acım...” Bu, bir iç çekiştir sevgili. Bu, yokluğunun ne kadar dayanılmaz olduğunun bir kanıtıdır. Her gün aynı telaşlara kucak açıp, öyle ya da böyle günü seni düşünmeden sonlandırıp, sonra her gece ezber yapıyormuşçasına aynı şarkıyı mırıldanmanın, dudağımda bıraktığı ağırlığın yükünü taşıyamamanın yarattığı bir isyandır. Mevsimlerin artık pencereme uğramayışının tanıklığını etmektir bu. Rüzgarların kuyruğuna bağladığım umutlarımın, beni çoktan terk ettiğinin farkına varmamın verdiği acının altında enkaz gibi kalmaktır bu. Yorgun düşmemdir bu sevgili. Kendime acımaya başlamamdır. “Her mevsim içimden gelir geçersin Sen vefasız yolcu Kalbim figan edersin” Sana bu mektubu, kendini yenilemiş soğuk bir kış günün en sabahında yazıyorum. Günle birlikte doğuyorum, yeniden. Gidişinin ardından, kalemlerimle, dizelerimle ve eşlik eden sayfalarla kendimi sağalttığım, tekrar tekrar çoğaldığım ilk yer burası, içim... İşaretle vücudumun yılgın gölgesini. Sana; ne tür bakıp, nasıl, neyle göreceğine dair bir iz gönderiyorum. Sırf bu yüzden önce gözlerimin içinde ol lütfen. Orada bana gelebilmen için hem yolların izleri var ve hem de aydınlığım adına yollar. İçine sızmam lazım, izin ver! Bu dünyayı; seninle, senin yüreğinden görmem, varlığınla yeniden başlama isteğiyle yanmam lazım. İçime kilitlenmiş bu eskiden emanet günahkar hissi seninle yenmem, yüzümün lekelerini avuçlarınla silmem lazım. Beni tutarken düşmeden durabilmen, engellerime rağmen de bana inanman lazım. Damağım kuruyup, soluğum tükenmeden, vakit biraz daha geçmeden sana sesimi duyurmam gerekiyor. Ben her sensiz kalışımda tökezliyorum çocukluğumun sokaklarında. Düşmemeye inat cambaz oyunlarında oynarken buluyorum kendimi. Anlatmalıyım bunları sana. Garip bir şekilde sana yetişememe duygusu kapladı içimi. Varlığına ulaşamıyorum ne yapsam. Ben söküp çıkaramadıkça derinlerimden, nefesi kesilmeyen kaygılarıma göz yumdukça, yalnızlığıma adım adım yaklaşıyorum ve gazetelerden harfler kopararak yaşıyorum sanki günlerimi. El yazım kendimden harap, kendime yabancı. Hangi vakit bu kadar hırpalayıcı, bu kadar acımasız oldu bu kağıdın beyazlığı? Artık gözlerimde mi bana yalancı? Yağmalanmış umutlarla doldurduğum omuzlar, kolundan tutup, fırlatıp attığım hayatlarda mı yetmedi? Bir çok sefer içtim ben bu kaynaktan biliyor musun? Hiçbiri senin kadar duru değildi yutağımda. Gülümseyişimden korkup, sisli cümleler kurmasam, belki hala benimleydin. Kim bilebilir ki? Artık çok mu geç bilmiyorum. Boğulmaktan da korkmuyorum, dudaklarımı çatlatana kadar gülümsüyorum. Korkularımı yeniyorum, şarkılarımı da pandoraya koydum, artık susuyorum. Dizlerimde bitip tükenmek bilmeyen, çoğalan ağırlıkta izleri var yığınlarımızın, adını taşıyorum inatla. İnanması zor ama, hala eteklerim uçuşsa senden biliyorum... Biliyorsun, işte gece çöktü üzerimize derken biraz sonra doğacak günü, yağmurdan sonra gelecek ılıklığı hani o işleyen iliklerimize, biliyorsun işte... sır 'sensin'. Uzayan yolların terli soluğu gibiyim şimdi, sızılı ve bitkin. Uzat elini yılgın bedenime, ateş sensin bense çoktan yanmaya hazır... Gelir misin ki aynı sokaklara benimle, burada işte bak hepsi. Dokunaksızlığı silip atacak nefeslere hasret her bir kaldırım. Boğuluyorum sevgili, bütün sokaklara düşman oldum. Kendi varlığımda türettiğim senle konuşuyorum, sesim çarpıyor yüzüme ve can alıcı bir gerçek peydah oluyor sabahın en orta yerinde. En bitkin mahrem yanlarımla yorgana sarılıyım, sense kilometrelerce ötede, kendi mabedinde gömülüsün. Zaman seni tozar yine usul usul. Uzat elini, bu sefer tutabilirim! Ve hatta sesin eşlik etsin kulağımda günlük telaşlarıma. Konuş, hiç susma, gel ve gitmek olmasın bir daha rotanda...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Aslı Beyazıt, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |