Ben bir dünya yurttaşıyım. -Sokrates |
|
||||||||||
|
Mustafa Kemal ATATÜRK ya da Gazi, aslında Büyük Komutan, O’na ne derseniz deyin, O’nu nasıl anarsak analım, şüphesiz olan tek şey; Atamız için söylenecek çok şey olduğu gerçeğidir. Hangi yönüne baksanız engin bir ufuk, hangi sözünü duysanız her gün için bir rehber. Ama büyük Atatürk’ ü doğumundan ölümüne değin hayranlıkla izleyen yalnız biz değiliz. Türk Ulusu’ nun yanında, bütün dünya ulusları O’nun komutanlığını, dehasını, devlet adamlığını ve hepsinden önce “insancıl yönünü” övgüyle anlatmaktadırlar. Ne kadar yazıktır ki, toplum olarak, başta Atatürk’ümüzün, onun bize emanet olarak bıraktığı Cumhuriyetimizin değerini bildiğimizi savunamayız. Nedeni, ATATÜRK’ü anlamaktan ve anlatmaktan; ATATÜRK’ü tanımaktan ve tanıtmaktan geçen çizgilerde hep bocaladığımız içindir. Çünkü anlatmak için anlamak, tanıtmak için tanımak gerekir. Herşeyden evvel olan ise ona inanmak gerektiğidir. Ancak bu inanç, Çanakkale’ de ölüme göz kırpmadan kucak açan Mehmetçik, Kurtuluş Savaşı’nda asker ağabeylerine mermi getiren Küçük Ahmetçik gibi olmalıdır. Bugün bir boşluğun içinde yüzmemek, bir bozukluktan ötürü üzüntü duymamak için O’na inanmalı, anlamalı ve en önemlisi yaşamalı ve yaşatmalıyız. Büyük ATATÜRK’ün yaptıklarını anlatmak zordur. Çünkü O’nun ne anlatılmaya ne de övgüye ihtiyacı olmadığı çok açıktır. Ancak ATATÜRK’ün kim olduğunu bilmek, bizim için yarınlara güvenle koşmanın ve güçlü olmanın başlıca koşuludur. O bizim için yalnızca ulusal anlamda değil, evrensel bağlamda da en büyük örneklerden olup, O, herkes için, tüm dünya milletleri için de en büyük yol göstericilerden birisidir. Öyle ki O, kişisel kazanç ve ün peşinde koşanbasit bir dikdatör değil, gelecek kuşaklar için sağlam temeller atmaya uğraşan bir kahramandır. Onun insanı teslim alıcı fevkalade önderlik kuvveti vardır. O tetiktir, o bilgedir, o zekidir, tektir. Ve bizler, Atanın çocukları. “Benim naçiz vücudum, elbet bir gün toprak olacaktır, ama Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” İşte bu seslenişi, bize, Türk Gençliği’ne yüklediğin o kutsal görevi, hiçbir zaman unutmayacak ve unutturmayacağız. Çünkü biz Ata çocuğuyuz, Atamızın çocukları. Ama irkilmez Ata çocuğu irkilmez. Zaptedilmez, Atam, zaptedilmez. Biz varken senin hisarının burçları.Bakışlarımız kılıç uçları.Bekliyoruz devrimini biz.Çökmeyeceğiz diz.İsterse hayat zehrolsun.İsterse refah kahrolsun.İsterse kurşun düşsün yanımıza belimize.İsterse geçinmek için bir dilim Kuru ekmek geçmesin elimize.Halel gelmez bizim ateşimize;Dünya düşse peşimize,yer sarsılsa yerinden,ne senden geçeriz atam, ne senin eserinden. Arz ederim.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © mustafa ben, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |