..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Düşmekten yükselme doğar. -Victor Hugo
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Toplum > yurdagül




2 Kasım 2008
Hoşgörünüze Sığındım  
yurdagül
Hoşgörü ve sevginin gitgide yok olduğu şu sıralarda, bilerek veya bilmeyerek bir değil birkaç kalp birden kırıyoruz ve kırmaya da devam ediyoruz. Çoğu zaman da kendimizi haklı çıkarıyoruz. Nedense, kalbimize en zor öğrettiğimiz ya da hiç öğretemediğimiz iki kavramdır, hoşgörü ve sevgi. Oysa… Hoşgörü, insanların taşıyacağı en büyük, en önemli değerlerin başında gelir ve karşımızdakine ne kadar saygılı olduğumuzu gösterir.


:AEFD:

Hoşgörü ve sevginin gitgide yok olduğu şu sıralarda, bilerek veya bilmeyerek bir değil birkaç kalp birden kırıyoruz ve kırmaya da devam ediyoruz. Çoğu zaman da kendimizi haklı çıkarıyoruz. Nedense, kalbimize en zor öğrettiğimiz ya da hiç öğretemediğimiz iki kavramdır, hoşgörü ve sevgi. Oysa… Hoşgörü, insanların taşıyacağı en büyük, en önemli değerlerin başında gelir ve karşımızdakine ne kadar saygılı olduğumuzu gösterir. Çevremizdeki ilişkilerimizi onun kadar olumlu etkileyen başka ne olabilir ki… Bu nedenle hoşgörüsüzlüğün yaratabileceği sonuçlar, hiç de hoş olmayan sonuçlardır.
Hoşgörüsüz insan, karşısındakinin de kendisi gibi düşünmesini ister. Buna hakkı olup olmadığının hesabını yapmaz da üstelik. Belki, karşımızdaki kişinin düşünce ve davranışlarını benimsememiz şart değildir ama hoşgörülü olmamız şarttır. İşin en acı yanı, hoşgörüye tahammülü olmayanların her fırsatta demokrasiden bahsettikleri halde demokrasiyi öne çıkaran en önemli unsuru görmezlikten gelmeleridir. Bilinmelidir ki, hoşgörü, sevgisizliğe karşı en etkin silah, demokrasinin ana prensibidir ve bunların bulunmadığı alanlarda bencillik, güvensizlik ulu orta gezecektir…
Kendisi ile barışık olmayan bir insandan hoşgörü beklemek, gecenin karanlığında güneşi aramak kadar imkânsızdır. Hoşgörüsüz kişinin kendini tanımadığı, en önemlisi de kendini sevmediğinin bilincinde olmadığı sonucuna varılır ve ondan sağlıklı kararlar vermesi de beklenemez. Karşısındaki kişiye olan kızgınlığı ya da kini, karar vermesini büyük ölçüde etkiler, bu her ne kadar cahilce bir davranış olsa da… Bu bağlamda (Enam suresi 152) de şöyle der.
“Söylediğiniz zaman yakınınız dâhi olsa_adil olun. Allah’ın ahdine vefa gösterin. İşte bunlarla size tavsiye(emr)etti. Umulur ki öğüt alıp_düşünürsünüz”.
Günümüz toplumunda bu öğüde uyan pek az insan vardır. Sevdiği kişiye farklı davranarak bazı gerçekleri görmezlikten gelenlerin sayısı bizi üzecek kadar çoktur.
Hz.Muhammed’in hayatı, hoşgörü ve adalet konusunda bütün dünyaya örnektir. Diğer taraftan, hoşgörüyü yüreğine nakış nakış işleyen Mevlânâ’nın da duygu dolu sözleri, yaşadığı köklü bir inancın meyvesidir.
“Beri gel beri! Daha da beri! Niceye şu vuruculuk? Mademki, sen bensin, ben de senim, niceye şu senlik-benlik”.
Hoşgörü konusunda en güzel örneklerden birini de Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk vermiştir. Gelibolu Yarımadası’nda, yaşamlarını kaybeden Anzaklar’ın anne ve babalarına çok anlamlı bir hitabesi vardır.
“Ey Analar, Babalar çocuklarınız için üzülmeyin. Onlar bizim topraklarımızda genç yaşta hayatını kaybetmişlerdir, onlar artık bizim de çocuklarımızdır. Müsterih olunuz.” Bu sözler hoşgörünün abidesi değil midir?
Kısacası, hoşgörü; anlayışla omuz omuza, güvenle diz dizedir. Sevgisizliğin çaresi olacak tek anlayış tarzıdır.” “İnsanım” diyenin özüdür. Hoşgörülü olduğumuz oranda sever ve seviliriz. Çevresinde, sürekli eksik arayıp, eleştiren kimseler yalnızlığa mahkûmdurlar. Hoşgörüsüz bir yürek, namluda sürülü kurşuna benzer. Gözler ve sözlerin tetiğe dokunması, an meselesidir. Oysa hoşgörü, gönül baharına bir cemre gibi düşen, ruhun tellerini titreten yağmur misalidir. İnsanlığımızın estetik anıtıdır.
Gelin, birlik beraberlik içinde, kardeşlik tezgâhında dokunan sevgiye, bir ilmek de biz atalım ve hoşgörüyü yeniden keşfedelim.





Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


yurdagül kimdir?

"Acılara direnmektir yaşamın gayesi" diyerek çıktım bu yola , içimdeki mutluluk düşleriyle.

Etkilendiği Yazarlar:
Attila İlhan, Fazıl Hüsnü Dağlarca ,Behçet Kemal


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © yurdagül, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.