Düşgücü güzelliği, adaleti, mutluluğu yaratır. -Pascal |
|
||||||||||
|
Güze dönen o tatlı yaz gecelerinden gece, pervane isimli bir garip, ahşap ve eski evinin balkonunda uyuyakalmıştı. Ay ise güneş'i kıskandıracak derece güzeldi, parlaktı ve muhteşemdi. Hani yaz gecelerinde kızıllığıyla güneş'e, tepsi gibi oluşuyla kendisine benzer ya, bir o kadarını da siz hayal edin. Ay, işte öyle muhteşem, öyle harikuladeydi. Pervane uzun günün yorgunluğuyla ''biraz sonra kalkarım nasıl olsa.'' diyerek balkonda kendini uykunun kollarına bırakmıştı. Böyle güzel gece olur da rüya görülmez mi? Ay yüzlüler, güzel insanlara görünmez mi? İşte böylece pervane de rüyasında MUM'un o güzel yüzünü görüyordu. Nice ev yakan aşk, ansızın gizli bi ateşi alevlendiriyordu, böylece pervane'nin gönlü ona şevkle aşık,canı ise sadık bir sevgili oluyordu. Evinden fırladı evinden pervane , aşk ateşi pervane'nin yüreğinde yer etti. Akıl gönülden çıktı, aşk geldi onun yerinde oturdu. Aşk, yüreği yakar,ne söylesem bin mislini yapar. O karanlık gece, mübarek bir geceydi. MUM'un şevk badesiyle sarhoş olmuş pervane, mecnun gibi yollardaydı. Aşktan yüreğine düşen dertle sevgilisini anmaktaydı hep. Kaç saat geçmişti kim bilir? Gamla yüreği solmuş bir halde, hicran yastığına dayanarak yığıldı yere pervane. Hali çok kötüydü. Ölü desen ölü değil, diri desen diri değil. Yarı canlı bir haldeydi. Yokluk aleminden bir belirtiydi sanki. Sabah olup da gün ağarınca gözlerini açtı. Başında meşşate (saç tarayan, süsleyen) isimli halden anlayan bir dost buldu. Meşşate MUM'u tanıyordu. Pervane'nin dostun yüzünü görmek isteyen bir aşık ve garip olduğunu anladı. Pervane:-''Ey dost! Ey derdimi hakkıyla bilen! dedi. Ey gözümün nuru, yarimin yüzünü gören! Canım zemanenin sitemiyle mahzun, yüreğim kederden kan damlası. ALLAH aşkına, o ay yüzlünün yanına git, anlat ona bi çare gönlümün halini.'' Meşşate onun perişanlığını, sabırsızlığını görüp gönül derdini anlayınca durumu MUM'a anlatmaya karar verdi. Velhasıl akşam olunca meşşate MUM'un yanına gitti. Yeri öpüp saygılarını sundu: ''Bir zavallıdan sana haber getirdim." dedi. Adı: pervane... Gönlünün sırları gözyaşları gibi açığa çıkmış. Zavallı senin yüzünü görmek ister. Lütfen, acı o garibe. Çünkü senin ayrılığından muradına eremeden can vermesi yakındır. Meşşate bunları anlatınca MUM çok öfkelendi. -Be hey pabuç dilli. Sus!" Edebi de unuttun, hayayı da. Ne yüzle anlattın bana bunları." diye onu azarladı. Pervane aşık olma niyazında , MUM ise naz yapma sevdasındaydı. Meşşate üzülerek, yerlere sürünerek dışarı çıktı. Ve olanları Pervane'ye anlattı. -"onun sevgisini çıkar aklından . O bela arayanın aşkından vazgeç, ya da sabret. Senin ondan nasibin de yanmaktır." dedi. Pervane bunları duyunca toprağa oturup matem tutmaya başladı. Üzüntüsünden başına toprak atıyor, kendini helak ediyordu. Meşşate, onun bu halini görünce yüreği yanmaya başladı. İnlemesine acıdı, çok üzüldü. -"ey ayrılık derdiyle ayaklar altına kalmış,kavuşma şarabından bir yudum bile tatmadan inim inim inlemiş, pervane." dedi."perişan olan bir sen değilsin.senin için benimde yüreğim yanıyor.uğruna başımı koydum.canana senden yine söz açacağım." dedi. pervane'nin kararan gönlünden çıkan kara ah dumanlarıyla gündüz geceye dönünce geceye dönünce,gökyüzü yıldız mumlarını yaktı.meşşate,MUM'un huzuruna çıktı. -"Ey güzelliğiyle meşhur şah!' dedi. "Aşkta pervane gibİsini kimse görmedi. Onu bu hale getiren aşktır. Sevgili,onu bela ile helak etse de belaya katlanan bir bedeni var onun. Yatarken senden başka rüya görmemiştir, göz yaşından başka su içmemiştir. Elleri hep dua için havada. Beladan başka yok dert ortağı. İşte böyle mahzun ve şeyda olmuş. Senin gibi bir ay yüzlünün ayrılığından bu garip ve günahsız aşık ölürse yazık olur." dedi. Misal olsun diyede şu hikayeciği anlattı: Günün birinde bir adam İbrahim Halil'in konuğu olur. Konuğu derki: "Bir oğlun var, kurban et." Hemen hançeri alır eline. Bir eliyle de tutar oğlunun kolunu İbrahim. Ama onun sarı benzine bakar, yüreği yanar. Bunun üzerine oğlu: "Baba ,kes başımı ,hiç doğmamış say beni." der. Sabrın yolu budur işte. Dostluğun şartı candan vazgeçmektir, Pervane de canana kavuşmak ümidiyle canından geçti. Bu hikayeyi dinleyince MUM!un yüreği sızladı. Bu gece nefesin yürek eritiyor Meşşate." dedi. Aşk çerağını yaktı. Aşkında sadık olan , sevgiliyi kendine aşık etmez miydi? Artık MUM da yana yakıla ağlıyor ,gözyaşları eteklerine kadar süzülüyordu. "Onu bana getir Meşşate." dedi. Meşşate Pervane'ye koştu. " Pervane,sana kavuşma haberi getirdim." dedi. "Osana aşık sen ona. Peki söyle bakalım maşuk nerde?". dedi. "Aşkta aynı renge giren iki kişi vuslata nail olur. Yarin seni kavuşmaya davet etti ." dedi. Pervane bunları duyunca gözlerinin yaşı arttı. "Senin müjdenle canlandım." dedi. "Bir yarım canım kaldı. Onu da sana vermek isterdim; ama ne yapayım ki yare canımdan başka verecek bir şeyim kalmadı." Akşam oldu. PERVANE şevkle yürüdü, eşiğe bastı. ALLAH'ın adını anarak eve girdi. Altın şamdanlar altında MUM beyaz giysilere bürünmüştü. Göz göze gelince, aşık ile maşuk ağlamaya başladılar.PERVANE yürekten bir ah çekerek dönmeye başladı. O gümüş tenli ile kucaklaşınca yaralı yüreği tutuştu. Sersemleşip toprağa düştü. Gözü,gönlü canandaydı canı olduğu sürece. Sonunda acısından başını yere koydu ve vücudundaki yangınla can verdi... PERVANE şevk ile canını verdikten sonra MUM o üzüntü içinde yakasını, bağrını parçaladı. Sevgi ateşi, içinde alevlendi. Kederinden can ipi tutuştu. Gönül ateşi yakasından taştı. Yüreğinden ateşler yağdıran bir ahh çekti. Seher vaktine kadar içindeki ateşle eridi eridi... PERVANE'yi kucağına aldı ve yüzünü onun yüzüne koydu. Sonunda muradını alamayan PERVANE ile MUM birleşti. Kederden yüreği yanan MUM da yarinin vuslatına erdi. Maşuk ölürdü de aşık sağ mı kalırdı? Sonra bu iki aşık Hace Nur'un mezarına defnedildiler.. Yattıkları yer nurla olsun...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © erol, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |