Bilmek kadar kuşku duymaktan da zevk alıyorum. -Dante |
|
||||||||||
|
* Bakışın öpüşüyor gözlerimle bunu sana doğum gününde yazmak isterdim ama dayanamadım / bilirsin dayanamam o gün bir başka / belki düşerse aklıma mıh gibi usuma saplanmış yokluğun gibi dedim ya belki yazarım yine tığ ile suyun üstüne sen içerken okursun okursun değil mi gözümün bebeği kalbimin duvaklı meleği üzüm yapraklı güzelim güzel bakışlı sevgilim dinle şimdi / yüreğimin en yanık yerindesin en yangın yerinde ve alev alev cayır cayır duman duman tütmektesin dinle şimdi dinle ha benimlesin ha içimde ha yüreğimin külündesin sevgilim dinle şimdi dinle okurken tut ki benimlesin dinle ardı ardına ateş tanelerinden dökülen sevda tınısıdır yüreğim bir çemberdir aşkına doyamayan aşk çemberidir kazılmış kuyusundan çıkılamayan dönen bir toptur dönen bir dünya dönen bir zamandır kristal kristal kırılan bazen bir rüyadır pamuk gibi yumuşacık hissettiren gözlerinin sarayında boşluk bir gerdanda süzülen bir boncuk tanesi gibi parıldar aksim üzgün dudaklarımdan gittiğin / ve beni bıraktığın / yokluğun dökülüyor / elma ağaçlarının yapraklarına erişen kurt gibi kemiriyor kış gelmedi daha lakin üşüyorum yokluğunun kesen soğuğunda öpüştüğümüz hani / öpüştüğümüz damlalar dökülüyor usuma ateş gibi hala dudakların uzanıyor geceme ucu keskin bir rüzgarla / savruluyorum karanlıkların dibine zindan gözlerinde / iki kelepçeyle prangalıyım tutundum düşmemek için kirpiklerine yolumu sende buldum gözlerinde tutuklu gözlerim sabahım esir / gün doğumunu sorma ne gelir ne gelir kentime ne gelir kırk sayfa yazarım adını / kırk sayfa tam bilirsin / ezberleyemem hiçbir şeyi unuturum / lakin vücuduma pranga mahkumu gibi yapışmış sevdanı ne unuturum nede yokluğunda tütün içmekten yangınlara düşmüş yüreğimi avuturum seni özlemekten elimde kırık bir kalem güneşe yazıyorum buz dokulu şiirleri ıslanıyorum ateş damlalarından ıslanıyorum göz pınarım ürperten bir sıcaklıkla çimiyor yokluğunla yıkanıyorum çırılçıplak ve ensemden / ve ense kökümden boza pişen kırmızı terler damlıyor / alnımdan dökülen özlemin gözlerimi yakıyor / tuz misali yangınların yangınını yaşıyorum dilimi yakan konuşmak ne kelime heceleyemiyorum bile gidişini ardından / gözlerim / asılı kaldı kaybolduğun yoldan ve o gün / bu gündür / gözsüz görüyorum dünyayı çıplak mavi çıplak yangın taneli ve gözlerimin sarayının yeşiline asılı duran altın kapılarından geçen duvaklı halin hani nasıl desem bir kır çiçeği beyazı bir bayırda / koluma yaslanmış bir gelin tazeliği bir çiçek gelinliği bir gelin güzelliği bakışın / özel bir buse kadar okkalı öpüşüyor gözlerimle bakışın / özel bir buse kadar okkalı / ve öpüşüyor / gözlerimle hani diyorum yakma ciğerimi cigerim giderken bıraktığın bakışın hala öpüşüyor gözlerimle nefessiz kaldım gelinim Kibar Tavasav
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Kibar TAVASAV, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |