Özgür insan, denizi daima seveceksin. -Baudelaire |
|
||||||||||
|
Baba dayağından kaçıp ta oraya ilk geldiği zaman ırzına geçme dahil bir çok vahşi adi bir yaşama kurban gideceğini anlamıştı..Babasına ne kadar sitem ettiyse de artık çok geçti.. Onun için bu yoldan dönüş yok artık… Her gece köprünün altına geldiğinde bir elinde ya o gün yiyeceği ekmek, yahut ta yakacak çalı çırpı olurdu..Diğer eli ise hiçbir zaman düğmesi olmayan pantolununu düşmesin diye tutmak içindi..Hoş pantolon düşse ne ki..Kim yadırgayacak? cKim ne diyecek? Kendi iç dünyasında acınacak halde olan Usta nın, yanından insanlar korkarak geçiyordu.. Arada bir ona ekmek veren bakkalın önünde beklerken soğuk havada bir eli ile yine pantolonunu tutuyor, diğer eli ile de akan burnunu siliyordu..Kaldırımdan geçenler onu acıyan gözlerle süzerken, Usta utanıyor ve başını öne eğiyordu.. -Al bakalım Ustam, bugün ki ekmek biraz bayat ama idare et; yarın sana taze ekmek veririm. Biraz da zeytin hı, nasıl olur? -Sağol.. -Üşüdün mü Usta oğlum.. -He üşüdüm dişlerimi görmüyon mu içine sıçtığım dişler zangırdıyo sen soruyon.. -Tamam Usta oğlum..Sen şimdi köprüye git..Yemeğini ye sonrada kafanı battaniyenin altına sok uyu tamam mı? -Battaniye yok ki..Orada şarap içen pezevenk in biri yaktı dün gece..Birazda çay versene bana.. -Nerde demleyip içeceksin oğlum çayı.. -Dün gece şuradaki çöpten bir salça kutusu aldım..Onun içinde demlerim versene bir avuç.. -İyi bakalım vereyim de hasta olursun oğlum..onunla çay demlenilirde içilir mi? -Sen ver.. Oradan bakkalın verdiği kağıda sarılı bir içimlik çayı alıp doğruca köprünün altına doğru yürümeye başladı.Bakkal dan uzaklığı elli yüz metre mesafe de ki evine yani..Bakkalla öyle konuşması sadece psikolojik sorunlarından dolayı idi..Aslında bir keresinde bakkalı bir toptancının elinden dayak yerken kurtarmıştı..Onun için kimsesiz olan bakkal, Ona arada bir böyle yiyecek verip en yıkık,bitkin zamanlarında onu ayakta tutardı.. Köprünün altına geldiğinde yatağında yatan birisini gördü..Vay haline orada yatanın..Ekmeğini suların içine attı, koştu, son hızı ile koştu.. -Ulan,ulaaaaannnnn, kalk ulaaaaan ordan. ………. Çocuğu! kalk ulaaaan yatağımdan.. -Bakkalın bulunduğu binanın üst katındakiler sesten dolayı pencerelere doluştular.. -Yine delirdi bu serseri yine. -Ulaaaannn kalk ulannnnn şerefsiz piç kalk yatağımdan… Usta olanca gücü ile yatağında yatan kişinin koşup ta yanına geldiğinde önce saçlarından tutup çevirerek yatağından kaldırdı ve yağmur suyu birikintisinin içine doğru olanca kuvveti ile savurdu yabancıyı.. Deli kuvveti misali kuvvetli kolları ile yabancıya vurmaya başladı..Yüzüne vurdu ilk önce sonra tekmelerle vurdu her bir yanına..Ağzı burnu kanamıştı yabancının.. -Ulan ……………… kavatı lan ne yatıyon lan burada bu yatak benim lan piç..Kimsin sen kimin yatağında yatıyon.. -Abi vurma kurban olayım.Vurma abi, Allah’ını seversen vurma..Bokunu yiyim abi vurma…Abi,abi, vurma..Oy anam, vurma abi… Usta yorulmuş artık yabancıya vuracak gücü bile kalmamıştı..yabancıyı çamurlu suyun içinde öylece bırakıp yarı beline düşen pantolonunu çekerek, bir yandan da söylenerek az önce yere attığı ekmeğini aramaya başladı..Ekmeği suyun içine düşmüş ıslanmıştı.Yine hızlı adımlarla yabancının yanına gelerek sırtına bir tekme daha attı.. -Ulan piç,Ben bu ekmeği nasıl yiyim lan şimdi.. Kağıda sarılı cebine koyduğu çay ıda eliyle kontrol ettikten sonra geçip manavın önünden çaldığı sebze meyve kasalarından yaptığı yatağında oturdu..Önce cebindeki çayı çıkarıp yatağının başucuna koydu..Sonra, sinirden kan kırmızıya dönmüş gözleri ile biraz önce dövdüğü yabancıya… Yabancı on beş on altı yaşlarında çocuk deyilecek yaşta bir gençti…Yediği dayaktan dolayı kana bulanmış yüzünü, içinde oturduğu sudan avuçlarına alarak temizliyordu.. -“Abi niye vurdun o kadar”..dedi ağlayarak. -Kes lan dürzü sanamı soracam niye vurduğumu..Ne geziyon benim yatağımda Yat kalk Allah’ına dua et..Öldürmedim seni..Siktir git şimdi benim evimden..Ben burada yabancı istemem.. -Abi müsaade et yanında kalayım..Evden kaçtım.. -Niye kaçıyon evden ………. Çocuğu..Canın ne istiyo?..İbne mi olacan, puşt mu..Allah’sız köpek.. -Abi öyle deme,Benim babamı bilmiyosun.Karnem bozuk bayağı..Allah’ıma asar beni… -Karne ne lan? -Okuldan veriyolar abi…. -Senin adın ne.. -Benim adım Can, -Canına sıçayım..Şimdi elini yüzünü sil buradan defol..Buranın ağası da benim paşası da ben.. Ben izin vermezsem burada kimse kalmaz.. -Abi ne olur gönderme! Ne yaparsan yap,ama gönderme beni..Yük olmam sana söz.. -Sözüne başlatma lan..Siktir git.. -Abi,abi Kurban olayım gönderme. Vallaha bak babam öldürür.. Ulan ……….. ……….. ne bekliyosun buradan, sönüp gidecek hayatın işte;git ananla babanla otur…Ekmeğimde senin yüzünden ıslandı zaten. -Git demedim mi ben sana niye bekliyon? -Bekliyorum çünkü, gidecek yerim yok..Ayaklarıma kapan de kapanayım abi şu koca köprünün altında bir büklüm yatacak yerde bana ver, ne olur sanki? -Vermem lan siktir git..Kaybol gözümün önünden.Cennetini cehenneme dönderirim senin karektersiz herif..Yaşın kaç senin? -On altı abi.. -İyi defol..Gözüm görmesin.. -Bu gece yatayım be abi.Valla seni rahatsız etmem.. Usta çocuğun söylediklerine dayanamıyordu..Bu yakarışlar o kadar içtendi ki biraz daha üstelese Usta orada kalmasına müsaade edecekti..Usta kasalardan yaptığı yatağının üstünde otururken yerinden kalktı önce üç büyük taşla çevirdiği ateşliğinin içindeki çalı çırpıyı yaktıktan sonra, kasaların altına sakladığı tahta parçalarından iki tane çıkarıp yaktığı çalı çırpının içine attı.Daha sonrasında iki elini önünde bağlayıp burnunda kurumuş kanları ile bekleyen gence dönerek, -Senin evinde soba yanıyo mu? -Yakar annem.. -Anandan başlatma akşam akşam,yakacağınız var mı? -Var abi, -İyi bak buralarda yakacak zor bulunur.. adamın ……. donar burada, yakacak bulamazsın.Sigarada içiyon mu sen? -Bazen içerim.. -İyi bok içersin. Burada içecek sigarada bulamazsın.. -Olsun abi ben kalırım.. -Sana kal diyen kim şerefsiz..Buraya ilk geldiğim gece ırz…….. Neyse.. Bende senin gibi evden kaçmıştım..Dayaktan..Şimdi babamı bulsam, Ah bi bulsam, edeceğimi biliyomda. Usta yerinden doğruldu,Can’ın yanına geldi kolundan tutarak hafifçe iteledi.. -Evine git.. Can artık daha fazla üstelemedi kalmak için..Ve karanlığın içinde gözden kaybolup uzaklaştı.. Daha sonrasında usta yanan ateşi çevreleyen taşların üstüne ıslanmış ekmeğini koyarak kurutmaya başladı.. o ekmeğin orada kurumasını beklerken her akşam sıkıldığında, altında bıkmadan saatlerce oturduğu sokak lambasının altına doğru yürümeye başladı..O zamanlarda arada bir kulağına çalınan türküyü mırıldanarak… -Başın öne eğilmesin..Ağlama gönül ağlama..Böylemiydiki acaba.. aman işte..Başın öne eğilmesin, ağlama gönül ağlama, ağladığın duyulmasın….. Usta sokak lambasının altına geldiğinde hemen her zamanki oturduğu gibi yüzünü denize dönerek sırtını sokak lambasının direğine verdi. ve oturdu kaldırıma.. Oturduğu yerde türküsünü mırıldanırken arkasından sessizce birisi yaklaştı..Önce usta nın türküsüne kulak verdi.. -Bana mı söylüyon bunu? -Hay senin ananı avradını..senmiydin ne diyon deli? Usta nın arkasından yaklaşıp da onu dinleyen mahallenin akıllısı Zeynep ti.. -Deli ne sessiz sessiz geliyon. O yüzünün gözünün hali ne kapkara.. -Babam çöp toplattı bana, ondan -Kafanı mı soktun çöpe deli! yüzün niye kara? -Heeee kafamı soktum çöpe..deli! -Sensin deli ……tir git başımdan.. -Seni seviyom Usta.. -Allaaaahh ekmeğim yandı.. Usta hemen yattığı yere doğru koştu..Oraya gittiğinde gördü ki ateşin yanındaki ekmek yanmıştı..Önce üstünü tırnaklarıyla kazıdıktan sonra ekmeğin içinin yanmamış kısımlarını yemeye başladı..Ekmeğini yerken de salça kutusunu Köprünün ayağında hayır için yapılmış çeşmeden doldurarak yarı közlenmiş ateşin üstünde kaynamaya bıraktı..Bu arada ekmeği ile karnını doyurabildiği kadar doyurduktan sonra bakkal amcasının ona verdiği sigara paketinden bir tane çıkarıp yaktı..Pakette kalan sigarayı saydı sonra… -Bir,iki,üç,dört…….. on altı…on altı tane kalmış..On altı nereden aklımda kaldı benim, hiç yabancı değil, diyerek her zamanki yerine,Deniz kıyısındaki büyük taşın üstüne çıkarak oturdu ve boğazdan geçen büyük gemileri kayıkları izlemeye başladı..Bir yandan sigarasını içerek... Sigarasını bitirdikten sonra, oturduğu taştan aşağıya indi,pantolonunu düzeltti ve bir eli ile pantolonunu düşmesin diye tutarak yine köprünün altına geldi..Ateşin üstündeki salça kutusunda demlediği yarı ham çayını içine, yine yatağının altında sakladığı kesme şekerlerden bir avuç atarak yerden aldığı bir çalı parçası ile karıştırmaya başladı..Usta salça kutusunu daha ağzına götürmemişti ki karanlıktan birisinin kendisine doğru yaklaştığını gördü..Hemen yatağının altındaki kalınca sopasını aldı ve korkusuzca, -Kimsin lan sen, diyerek bir yandan da küfürler savurarak gelen kişinin üstüne doğru koşmaya başladı.. -Abi benim, dur abi benim Can.. -Az daha yine seni dövecektim.. Niye gitmedin lan sen evine.. -Abi gidemedim.Ne yaparsan yap bana, ama gidemedim.Ben bu adamın sopalarından bıktım abi..Daha doğrusu hiç gitmedim..Şu ileride bekledim..Ateşide böyle cayır cayır yanıyo görünce..Üşümüştüm.. -Bana kalsa seni iyi bi dövsem yeridir ama şimdilik kendine bi yer bulana kadar gel yat burada önce biraz ısın sonrada şu manavın önüne gidip birkaç kasa alalım..Allah’tan adamın dükkanı küçükte kasaları dışarıda bırakıyo..Bilse ki bu gecede aldım kasalarını, anamı aha denizin içine doğru kovalar.. iki gün fazla değil.. Sonra evine…Bende senden sonra kasaları yakarım..Çayımı da senin yüzünden döktüm yine.. -Usta,Can’ la konuşmaya başlamıştı..Sesleri karanlığın içinde kayboluyordu.. -Yaşlın kaçtı senin? -On altı abi.. -Haa demek ondan on altı aklımda kalmış.Sigarada içersin sen şimdi..Al hadi bi tane vereyim sana dur bi sayayım kaç tane kalmış! bir iki üç dört beş altı ……… on beş..Külliyatın zarar anasını avradını ……………. Şu türkü nasıldı lan Başın öne eğilmesin ağlama gönü….. -Aldırma gönül abi… -He lan bende diyom işte ..Başın öne eğilmesin ağlama gönül ağlama… -Aldırma abi.. -Lan ağabeynin ağzına sıçtırma…..Ben böyle söylüyom.. Bana usta de.. -Bende çırağın mı olacam abi.. -Senden bi bok olmaz.. Manavın önünden çaldıkları dört kasanın üçünden Can’a yatak hazırlamışlardı.Diğerini de kırıp, köze dönmüş ateşin içine attılar..Hazırladıkları yataklarına uzandıktan sonra Usta, -Buralara gece şarap içenler gelir.Her gece gelirler, Dikkatli ol, insanı bir anda yumuşatırlar.Onlar içtikleri zaman Allah’ı kitapları olmaz..Her kötülüğü bekleyebilirsin onlardan..Ben buradayken tamamda, ben olmasam harcarlar seni..Ölüme kadar yolu var.. -Abi sana niye Usta diyorlar? -Siktir git lan bana bir daha soru sorma! sadece Usta de o kadar, İsmim hakkında kesinlikle bir şey sorma..Cevap vermem birde döverim..İki gün sonra ananın sıcak kucağına gidecen ne soru sorup duruyon.. -Abi gönderme beni valla bak sana ayak uydururum.. -Yürü git lan, zaten senin yüzünden on beş sigaram kalmış..Yatta rüyanda çıplak çıplak kızları görürsün belki.. benim bir bok gördüğüm yok..Görürsen çıplak kadını, rüyanı bana anlat tamam mı sabah.. -Tamam abi anlatırım..Ateşte ne güzel yandı Usta ya..Sabaha kadar yansa ne var sanki.. Onlar uyuduktan kısa bir süre sonra oraya, Ustanın şarapçı dediği kişiler geldi.Kendi aralarında konuşup bir yandan şaraplarını şişelerinden yudumlarken içlerinden birisinin ceketini zorla üstünden çıkarıp varilin içine atarak yaktılar.Yüzleri sakal ve kirden ayırt edilemiyordu..Sadece oraya gelerek şaraplarını içip ondan sonrada giderlerdi..Ustanın orada kaldığını bildikleri ve ondan korktukları için Ustaya bir şey diyemiyorlardı.. Ertesi sabah uyandıklarında varilden çıkan dumana çarptı gözü Usta’nın..Sonrasında da soğuktan büklüm, büklüm kasaların üstünde uyuyan Can’ı uyandırdı. -Kalk lan pezevenk kalk.. -Tamam anne dur kalkarım biraz daha yatayım.. -Kalk Piç! ne annesi! benim Usta.. -Ha Usta sen misin..Kaktım..Oyyy, üşümüşüm.. -Gelmiş bak ………………..dürzüleri..Yine şu varilden ateş çıkıyor..Sana bişey diyen odlu mu? -Yok Usta olmadı… -Sen şu deniz kenarına git çalı çırpı topla. Bende bakkala gidip ekmek alayım..Dünden sözü vardı zeytinde verecek… -Parayla mı alıyorsun abi? -Ne parası köpek.. Hem de bana Usta de.. -Tamam usta unutmuşum.. -Hadi hadi git toplayabildiğin kadar topla Allah yüzümüze baktıysa odun da vurmuştur kıyıya onlarıda al. Yaş maş yakarız.. Can, sahile yakacak toplamaya giderken Usta ise bakkalın önüne gitti. Ve bir eli yine pantolununu düşmesin diye tutuyordu..Diğer eli ile içeriye girmeden bakkalın camına vurdu içeriden.. -Senmisin Usta oğlum? -He benim sözünü versene, zeytin, ekmek..Bir kişi daha var iki gün kalacak..Verirsen iki ekmek ver.. -Tamam bekle getiriyorum.. Usta konuşurken bakkalın içine bakamıyordu..Sırtı bakkala dönük konuşurken başı da öne eğikti..Bakkal geldi yanına az sonra.. -Al bakalım zeytin ekmeğini Usta oğlum. çayda koydum yine bir avuç demleyin için..Sonunda arkadaşta buldun kendine öylemi bunu bari kaybetme. Al hadi al.. Usta sağol bile demeden hemen uzaklaştı oradan.O köprünün altına gidene kadar Can sahilden topladığı çalı çırpıyı yakmış ısınmaya başlamıştı çoktan..Bu arada Usta’nın sigarasından gizlice bir tane alıp içmeye gayret gösterdiysede Usta’nın kendisine doğru geldiğini görünce o an için sigara içmeyi bir kenara bırakmıştı..Can Usta’nın yüzündeki gülücüğü görünce, -Usta hayırdı gülüyorsun.. -Yaşadık oğlum, yaşadık..Ekmek üç tane verdi, çayda verdi..Bunları yedik mi bugün akşama kadar bişey yemem,sekte olur..birde sigara tüttürdük mü.. Allaaaah dokunmayın keyfime.. -İyi usta bende ateşi yaktım.Çayıda koyarız şimdi.. Kutu nerede? -Bilmem şuralarda bir yerlerdedir. Sen onu şu çeşmede yıka da çayımızı demleyelim.. -Yüzün gülüyor Usta.. -Yürü lan kavat hadi..Aç değil misin? oyalanma bugün işimiz çok. İnşaattan odun çalıp yakacaz.. -İnşaat nerede? -Yokmu oğlum her taraf inşaat dolu.. Can çeşmeye doğru elinde çay demleyecekleri salça kutusu ile ilerlerken birkaç tane çocuk yanına doğru yanaştı..Gençlerden birisi.. -Sigaran varmı lan? ………. Çocuğu! sigara ver, paran varsa paranı ver.. -Yok, sigaramda, paramda yok… İçlerinden birisi cebindeki bıçağı çıkararak Can’ın üstüne yürümeye başladı.. -Lan piç cigarayla paranı istedi ağabeyim duymadın mı? sökül çabuk……………………… -Yok dedim ya size,Ustaaaaaaaaa çabuk gel.. -Ulan bu Usta’nın yanındaymış hadi kaçalım anamızı beller valla.. -Ne oluyor oğlum orada.. Lan çetin ne zamandır benim çöpümde öter oldun. Bırakın lan çocuğu gelirsem bacağını kırar bir yerine……… -Tamam usta gittik, bilmiyoduk. Yanında mı kalıyo bu senin? -Kalmasa ne olacak burası benim yerim canınıza sıçarım, siktirin gidin.. Can onların konuşmalarını dinlediğinde sokakların pekte kendine ait bir yer olmadığını anlamıştı..Ama, artık Usta’nın en azından oradaki gücünü arkasında bir duvar olarak göreceği için fikrini de değiştirmeyecekti..Bir şeyler yapıp kendisini Usta’ya sevdirmesi gerekiyordu..Can’ı sıkıştıranlar oradan uzaklaştığında Can kutuyu su ile yıkamış doldurmuş ve Usta’nın yanına gelmişti..Usta birilerinin elinden bir şey alırken utanır..Hakkını aramaya geldiğinde de aslan kesilirdi.. Usta kendisi gibi sokakta büyüyen sokak çocuğu Çetin ve yanındaki arkadaşlarına kızıp bağırdıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi şarkısını söylerken, -Başın öne eğilmesin ağlama gönül ağlama, Can başını sağa sola çevirerek -Usta ağlama değil, aldırma olacak. -Yürü git lan şaşırıyoz işte, şarkıcı mıyım ben..Sen kadınları rüyanda gördün mü? ondan anlat..Aldırmana başlatma! Can, Usta’nın yanında kalabilmek için pornografik hikayeler anlatmanın işine yarayacağını düşündü. Ama yanılıyordu çok geç olmadan anlattıklarının karşılığınıda aldı..Önce Can anlattı. -……………………………………………………………………………………………… ……………………….. Ve arkasından anlatımını tamamladığında -Usta yanında kalabilirim değil mi? Usta önce salça kutusunda demlediği çayına bir avuç şeker attı,karıştırdı.Ağzına koca bir lokma ekmek koyduktan sonra bir zeytinin yarısını ısırdı diğer yarısını da yattığı kasaların üstüne, içinde çayı bulunan salça kutusunun yanına bıraktı.Yerinden kalkarak Can’ın omzundan tutarak silkeledi.. -Ne oluyoruz?Sapığa benzer bi halim mi var benim.. -Usta valla anlattığım gibi olmadı.Yalan dan anlattım.. Usta ağzındaki büyük lokmayı çiğnerken diğer yandan Can’a tokat atıyordu.. -Ulan piç, bana kadınların orasını burasını anlat demedim sana, gördüğün kadının güzel yüzünü anlat, güzel vücudunu anlat,Hayaliyle anlat,sadeliği ile anlat..Burada kalmana izin vermem senin burası benim evim..Bir gün kaldın diye senin mi sandın? Usta Can’a birde tekme atıp azarladıktan sonra, -Şimdi otur yemeğini ye, yalanda konuşma bir daha.. -Tamam Usta konuşmam.. Can Usta ya çok sinirlenmişti..aklından geçenleri Usta duysa ölümüne sebepti de bunu bildiği için büyük bir öfkeyle ekmeği kırıp ağzına atıyordu.. -(Şerefsiz ne olacak, ………………… puştu gelmiş köprü altında yatıyor...Hoş sana ihtiyacım olmasa bir dakika yanında durmam da neyse! Piçte sensin… Usta Can’ın yemek yiyişinden,öfkeli hırçın yüzünden kendisi hakkında iyi şeyler düşünmediğini biliyordu.. -Ulan hemen öfkelenmişsin, Bir de burada kalmaktan bahsediyosun Allah’sız köpek..Burayı demin su doldururken görmedin mi?Sokaklar böyle oğlum..Yalakalığında pezevenkliğinde işe yaramaz.. Zeytinleri çok yeme ben konuşurken! iki gün sonra siktir olup gidecen.. Can’ın iştahı kaçmıştı, Elindeki bir ısırımlık ekmeğide ateşin yanındaki taşın üstüne koyup çekildi kenara ve yatağının kenarına oturdu.. -Küstün mü lan adi köpek? Niye küstün hemen? -Bi sigara versene Usta.. -Siktir lan ne sigarısı?Yemeğe küsüp kalkıyosun, sigara istiyosun..Damarından başlatma..Sütsüz köpek.. ağız tadıyla yemek yiyorum, içine etme yemeğimin..Ulan zeytinler de kocaman biliyon mu? bu zeytinleri iki kere ısıracan, daha tatlı oluyor..Eskiden annem kahvaltıda sütlü çay verirdi bana çok severdim.Bak şimdi salça kutularında içiyorum çayı, çığ çayı, birde içine sıçtığım teneke ısınmasa adamın elini yakıyor.. Onlar konuşurken oraya şarapçılardan iki tane çıkıp geldi. Usta onlardan korkmuyordu ama yanlarında da pek durmuyordu . -Hadi gidip oturalım şu taşın üstünde, orayı çok severim ben..Hem sana sigarada veririm.. Can sigarayı duyunca hemen ayaklandı oturduğu yerden, ama oraya gelen şarapçılardan bir tanesi, -Usta lan, Usta, yenimi düşürdün bu çocuğu, pekte temiz yüzlü.. Can kendisinden bahsettiklerini anladığı için başını öne eğdi,sonrada deniz kıyısına doğru yürüdü..Usta Can’a baktı onun alındığını görünce üzüldü.zaten ayakta durmakta güçlük çeken adamın yanına yaklaşarak elinden şarap şişesini aldı ve adamın başına sertçe vurdu..Şarapçı başı kanlar içinde yere yığılınca diğer arkadaşı oradan uzaklaştı.. -Katil arkadaşımı öldürdü, arkadaşımı öldürdü.. Adam düşe kalka köprünün altında kaçarken Usta hiçbir şey olmamış gibi Can’ın yanına, taşın kenarına oturdu..Usta’nın başına şişeyle vurduğu sarhoş yerde biraz sendeledikten sonra kalktı ve küfürler yağdırarak oda uzaklaştı oradan.. -Gördün mü işte Can? sana anlatmak istediğim bu…Buralar da her şey olma ihtimalin var; her şey.. Benim yanımda dursan tamamda be, bir apartmanda bir güzel kız görsem bir gün bıkmadan evinin altında oturur, onu bir kere daha görmek için beklerim orada..Ben böyleyim işte,sende burada beklerken başına gelmeyen kötülük kalmaz..Yaşadıklarımı bir ben biliyorum..Bazen isyan ediyorum Allah’a beni niye hiç kollamadın diye, sonra çekeceğim varmış diyorum..Al hadi bir sigara yak..bir,iki,üç,dört……..on üç tane kaldı.Boku yedik..İşte böyle. Sen onlara canını sıkma, Yarın gidersin,kabus gördüm dersin.. Olur biter.. -Beni gönderme be Usta, sana yalan söyledim diye kızdığını biliyorum.. Valla bak bir daha söylemem.. -Ulan pezevenk yalan söyledin diye değil, sokaklar senin gibilere göre değil ondan.. Usta ve çırak o günü sahilde gezerek geçirdiler, gece olduğunda inşaat dan yakacak odun çalmak için köprünün altından ayrıldılar..Onların ayrılması çok olmamıştı ki çöpçü kız Ustaya olan sevgisini yine ona söylemeye gelmişti.Usta’nın orada olmadığını görünce beklemeye karar verdi..Ustanın yatağının başucuna oturdu. O Usta’yı beklerken, sabah Usta’nın başında şişe kırdığı ve yanında ki arkadaşı bu kez kalabalık gelmişlerdi..Önce orada oturan kızı Usta zannedip üstüne doğru yürümeye başladılar ellerindeki sopalarla…Kız daha ne olduğunu anlamadan sarhoşların içinde itilip kakılmaya başladı.. -Kızmış bu ya, -Yüzü de pislik içinde. -Usta’nın sevgilisi misin sen yavrum? -Hadi bakalım bizi de mutlu et.. -He ben onu seviyom..Ona söylemeye geldim.. -Bizi de sev yavrum..Ama önce seni bir yıkayalım değil mi? denize gir bakalım aklan paklan.. Mahalle de ki, Usta’ yı seven yarım akıllı kızcağızı köprünün altını inleten kahkaları ile deniz kıyısına götürüp dalgaların içine attılar.. -Üşüdüm, dedi, oyun oynadıklarını düşünerek.Ama sarhoş lar oyun oynamıyordu..Önce kızı dalgaların arasında kendilerince aklayıp pakladıktan sonra sahile çıkardılar sonrada ustanın yatağının bulunduğu köprünün altına götürdüler………………………………… Usta ve Can, oraya gelirken inşaattan çaldıkları keresteleri omuzlarında taşıyorlardı..Usta köprünün altına geldiğinde Onu deliler gibi seven yarım akılı kızı yatağında çıplak bir halde bacakları kanlı, başı iki dizinin arasında tir tir titrerken buldu.. Ve yatağın yanında Herhangi bir çöpten bulduğu kirli oyuncak bebeğiyle..Usta ve Can bir süre şaşkın şaşkın kıza baktıktan sonra sırtlarındaki keresteleri bırakarak; Usta kızın yanına yanaştı..Olanları az çok tahmin edebiliyordu..Yerdeki oyuncak bebeği aldı ve yatakta bitkin üşümüş duran kızın yanına bıraktı..Can’ın gözlerinden akan yaş sokaktaki acımasızlığı apaçık ortaya koymaya yetiyordu..Usta bir eli ile pantolununu tutarken diğer elini yumruk yapmış olanca öfkesiyle sıkıyordu.. Usta Can’a döndü ve baktı, sonra kıza, -Gel hadi, benimle gel! Usta kızın kolundan tutup kaldırdı.Kız bütün masumiyeti ile başı önde ayağa kalktı.Usta onun koluna girerek deniz kenarına götürürken, -Utanma, utanacak sen değil, benim..Hadi gir suya yıkan, biliyorum üşüyorsun; ama yıkan. Su temiz bedenini kirletecek ama yıkaaaaaaaaan. Allah’sız köpekler, yıkaaaaaaaaaan, yıkan ne olur yıkan… Usta ağladığı vakit Can köprü ayaklarına yaslanmış kulaklarını elleri ile kapatarak Ustanın bağırışını duymamaya çalışıyor ve korkudan titreyen ayakları ile yerdeki toprağa vuruyordu..Ustanın sesi kulağında yankılandıkça o, -Yeter, yeter diye bağıyordu..Usta üşüyen kızı kolunun altına aldı veköprünün altına doğru gelirken yerden elbisesini alarak kızın üstünü örttü.. Usta`nın kirli yanağından akan yaş aktığı yeri temizleyerek kızın saçlarına dökülüyordu.Kızın başına gelenlere anlam veremiyor üzüntüsünü şikayetini isyanını içine gömüyordu..Kızı getirip taşın yanına oturttu önce kasaların üstündeki kanlı ve kirli örtüleri ateşi yakacakları yere attık dan sonra, üzerinden kabanını çıkartarak kasaların üstüne örttü ve -Gel buraya otur, Can, Usta’nın her hareketini gözlerini kapadığı parmaklarının arasından seyrediyordu..Usta ise kızı oturttuktan sonra Can’ın öyle bir şey yapmadan sadece ağladığını gördüğünden sinirlenmiş en azından şu an için elinden bir şey gelmediğinden Can’a kızmaya başlamıştı.. -Ne oturup ağlıyorsun ……………….. ………. Çocuğu sen değilmiydin sokaklarda yaşamak isteyen; kalk, kalk, kalk çabuk odunları kırda yak, kız üşümüş, kalk çabuk! Usta kararlıydı, istemeden de olsa öfkesine yenik düşmüş Can’ın yanına giderek oturduğu yerden kalkan Can’ın yüzüne tokat atmaya başlamıştı. -Gördünmü sokakları, -Usta vurma ne olur. Usta bir yandan Can’a tokat atarak bir yandan bağırıyordu..Bütün bunlar yaşanırken kız ise oturduğu yerde başını dizlerinin arasına almış sessizce duruyordu.. -Usta vurmasın öylemi, Gördünmü ulan pezevenk sokakları?Gördünü yaşamak istediğin yerleri?Gördün mü i…. olacağın yerleri?Gördün mü söyle? Hadi kır çabuk şunları yakalım ben kıyıdan çalı çırpı toplayım.. Çabuk kır.. Usta koşarak sahile gitti. Dalgaların onlardan hiç esirgemediği çalı çırpıyı olanca hızıyla toplarken arada durup düşen pantolununu yukarıya çekiyor ve toplamaya devam ediyordu.. Topladık dan sonra köprünün altına gelen Usta, Can’ın köprü ayaklarına dayayıp ayakları ile kırdığı odunlardan gelişi güzel taşların arasına koyarak kibritini çıkardı..Kibrit biraz önce kızı denize götürdüğü yerde ıslanmış yanmıyordu.. bakkal’a baktı açıktı koştu, kapatmak üzere olan bakkal gitti.. Bu kez çekinmeden içeriye daldı.. -Usta oğlum ne istiyorsun? söyle ben vereyim..Sen hiç böyle yapmazdın! söyle oğlum dağıtma oraları, Allah,Allah hay aksi.. Usta bakkal’ın söylediklerine aldırmadan tezgahın arkasına geçerek gözüne çarpan kibrit i aldı ve yine koşarak çıktı.. Bakkal Usta’nın sadece kibrit i aldığını görünce, -Diyeydin oğlum kibrit için mi bütün bu telaşın! Diyeydinde çakmak vereydim.. Usta bakkalın söylediklerine aldırmadan yine koşarak köprüye geldi ve kibrit ateşini rüzgardan koruyarak yaktı..Cebinden sigarasını çıkardı..Sigarada ıslanmıştı, tek tek yanan ateşi çevreleyen taşların üzerine dizdi.. -Zaten on üç tane kalmıştı onlarda ıslandı. Kıza baktı, sonra Can’a..Can’a haksızlık ettiğini biliyordu, ama erkeklik gururu sokak kanunu Can’ın gönlünü almaya müsaade etmiyordu.. -Can sigara kurusunda yakarız birer tane Can kendi yatağının üstünde oturuyordu.Usta utancından arada bir yan gözle kıza bakıyorsada sonra tekrar ateşe bakıyordu..Ateşe bakarken kıza seslendi.. -Çok mu üşüdün? -Çok, dedi kız -Ellerinde şişeler vardı. Aynı babamın elindeki şişeler gibi. -Canını çok yaktılar mı senin? -Çok yaktılar burada tam oturduğum yerde.. Can yine ağlamaya başlamıştı. Usta dan korktuğu için ne kadar gizlemeye çalışıyorsa da Usta Can’ın ağladığını görmüşdü.. -Can sen sahile git! Taşın üstüne otur..Git çabuk! Usta elini kızın omzuna koydu. Kız Usta’nın elini omzuna koyduğu için hiç rahatsız olmamıştı..Usta sordu.. -Bu bebeği çok mu sevdin sen.. -Ben evde de bebekle oynuyorum ikimizin bebeği bu! Sana göstermeye gelmiştim bebeğimizi.. Usta utancından ağlamaya başladı.. Haklıydı Usta..Hayatta tek seveni o yarım akıllı kızdı ve onun için bir şey yapamamak onu çok üzüyordu. Belkide gözünden akan yaşları Can’ın görmemesi için Can’ı sahile göndermişti..Ağlayarak, -Isındın mı biraz deli? -Isındım dedi. -Isındım…… Usta, kıza yapılan bu çirkin davranış için kendisi sorumlu tuttuğundan dolayı içine kin tohumlarını serpmişti..Artık kinini gün geçtikçe büyütecekti…Belki tiner kullanma gibi kötü alışkanlığı olsa bu yaşananlar umurunda bile olmayacaktı ama bu kıza yapılanları, yapanların yanına da bırakmazdı.. -Şimdi seni evine götürsem kimseye bir şey demezsin değil mi? Annene babana bir şey deme oldu mu? -Demem! ben seni seviyorum bebeğimizi de alalım.. -Al hadi bebeğimizi de al yanına ama önce üstünü başını düzelt.. Usta yanına Can ı da çağırdı..Ve beraberce kızı evine bırakmak üzere köprünün altından ayrıldılar..iki sokak ötedeki kızın evinin önüne yanaştıklarında anne babası gecekondularının önünde kızlarını arıyordu..Farkına varan Usta kızı oracıkta bırakarak, -Hadi evine git,annen baban seni arıyor, sorarlarsa dolaştım de! -Tamam derim. Seni seviyorum.. -Git hadi git tamam seviyoruz.. Kız evine doğru giderken Usta ve Can beraberce tekrar köprü altına doğru yürümeye başladılar..Sessizce yürüyorlardı.Elleri ceplerinde yürüdükleri sokak ortasında Usta, -Görüyorsun işte,………….. …………….. sokaklarında yaşadıklarımızı görüyorsun..Sende bir karne yüzünden geldiğin yere, yaşamak istediğin yere bak fazla sürmez görürsün……….. -Usta,Usta ben karneyi babama gösterdim..Önce anamı dövdü sonrada beni dövmeye kalktı..Zaten sigaradan dolayı, -La yanıyo laaaaa,Lan ………… …………. Gidin lan oradan yatağımı yakmayın laaaann..Sizin ……….. ………… oğlum öldünüz lan Allah’sızlaaaaaaaaar.. Can’ın konuşması yarıda kalmıştı..Usta sokağın köşesin den döndüklerinde Yataklarının yandığını gördü. Yakanlar kıza çirkin davranışı gösterenlerdi..İntikamlarını almaya gelmişlerdi Usta dan..Usta etrafına bakındı.Can’ın eli ayağı birbirine dolaştı ne yapacağını şaşırmıştı..O el büyüklüğünde bir taş aldı..Usta yerden bulduğu bir demir parçasını alarak, yataklarını yakan kalabalığa doğru koşmaya başladı.. -Ne olursa olsun, dedi Can içinden bundan daha iyi bir fırsat olamayacağını düşündü Usta’nın kalbini kazanmak için. -Koş Usta koş yataklarımızı yakıyorlar.. Beraberce kalabalığın içine daldılar. Kalabalık grup, sarhoş oldukları için ayakta durmakta bile güçlük çekiyorlardı ki; onlarla baş edemezlerdi.. Usta vurdu demirle önce vurduğu adamı yere düşürüyordu..Can vurdu sonra diğerine, Usta bu arada vurmaya devam ediyordu..Olanca kuvveti ile demiri kimin beline vurduysa, boylu boyunca yere düşen Ustaya küfür yağdırıyordu düştüğü yerden.. -………………. ………………….. öyle vurulur mu? -…………………… …………………. Çocuğu vurma ulan! Usta ve Can yakarışlara aldırmadan vuruyordu..Usta’ çok sinirlenmişti. Kızı evine götürürken Ateş i çevreleyen taşların üstüne kuruması için dizdikleri sigaralar yerlerde çamurun içindeydi, ıslanmıştı..Gözü sigaraya ilişti bir ara.. -Sigaralarım on üç tane vardı.. Sizin on üç kere ……….. ………….., …………….. çocukları, kıza hanginiz kötülük etti lan söyleyin.. Yere düşenlerden birisi beline aldığı darbenin acısını unutarak, -Ben ,ben, -Ben, -Ben, Usta kim “ben” derse ona dönüp bakıyordu.. -Hepiniz mi lan, hepiniz mi? ……… ………… çocukları hepiniz mi lan.. -Can tut kolundan, şu yerdekini getir! -Usta kaçanlar ne olacak? Dedi Can, nefes nefese kalmıştı.. -Onlarında ………….. ……… …………., sen şimdi şunu kaldır getir..Kaçııın, kaaaçın ………. ………….. şerefsizleri Usta ikisinin kolundan tutup kaldırdı.Sarhoşları düşe kalka sahile kadar sürükledi. Can zorlansa da oda getirdi..Önce Usta birini suya attı, sonra diğerini, -Yüzme bilmiyorum laaann, çıkar beni sudan dediyse de birisi, Usta aldırış etmedi. İkiside suyun derinliklerine doğru çırpınarak battılar.. -İt lan suya adamı, Can sana diyorum lan pezevenk it suya.. Can sessiz suyun derinliklerine giden adamlara bakıyordu..Titriyordu. Can Usta ya baktı, suya baktı..Kız’ın acınası durumu gözlerinin önüne geldiğinde, gözünü kapatarak suya itti sırtından adamı… Titrek korkmuş sesi ile, -Geber, dedi..Usta, Can’ın koluna girerek köprünün altına götürdü..Usta öfkesini alamamıştı onlardan, köprünün altına geldiğinde yanarak, köze dönmek üzere olan yataklarına bir tekme attı..Kıvılcımlar hava ya dağıldığında arasında, intikamlarını almış iki kahraman duruyordu..
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Akın, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |