Her gün yeniden doğmalı. -Yunus Emre |
|
||||||||||
|
Dünya vefasız, cihan ihtiyar. Cihanın ihtiyarlığına, hayatın darlığına bak. Onun hiç solmayan taze rengine aldanma. Bir delikanlı gibi görünen insanın elindeki gül destesine dikkatli bakarsan o ateştir. Pınarın o şen şakrak akışına kendini kaptırma. Pınar seraptır. Kıblesi bilinmez, ona itibar etme. Bu dünyanın bütün güllerinde senin bir dikenin bile yok. Onları taptıklarına hediye edemeyeceksin. Ancak elinle getirdiklerini seninle götürebilirsin. Yükünü kıyamet denizine atıp çıplak kalanlar ancak canlarını selamete çıkarabilirler. Bu dünya bir alışveriş evidir. Dünyayı verenler ötekini alırlar. İster servet yığ, ister dağıt. Sana verilen, senden bir gün mutlaka geri alınacak. Biri ipek eğirme sevdasında, öteki ipekle boğulma tasasındadır. Dünya metaını mum ışığı gibi saç ki çerağ gibi kendi nurunla aydınlanma imkânı bulasın. Ben dediğin putu kır, bulunmaz Hint kumaşı gibi olma. Dünya varlığının üstüne elini değil, kerem ayağını bas ki, sana putperest denilmesin. Hayat ocağının ateşi cehennem alevinden sıçramış kıvılcım gibidir. Ay kâinatın kandili olduğu halde, yağını güneşten dilenmek zorundadır. Susamış çiçeklere can veren bulut, bir tükürük değerindedir. Canların huzuruna sebep olan sudan ne zararların geldiğini gemiciler daha iyi bilirler. Bu rahat, yurdu bozuk bir yuvadır. Onun kusurlarına hiç bakılmaz mı? Kusurlarına yüzünü çevirmişsin, başkalarının kusurlarıyla aynı olmuşsun. Ya hünerleri orta yere çıkarmalı, ya da ayıpların aynasını kırmalıdır. Kendi çehreni seyrederek onda kusurlar bulmalı. Marifet karanlıkta görebilmeli, yoksa gündüz ışığında kargalar bile görebilir. Allah yoluna sarf edilmeyen malın değeri zırnıkla beraberdir. Mal sevgisi, onun renk ve nişanı içindir. Görünüşte tavus kanadı ile altın aynı renktedir. Altın sikkeyi demir kalıplarla keserler, o halde demirciler hükümdardan üstündür denilebilir mi? Karun saltanat nüfuzunu dünya malıyla kuvvetlendirmişti, bu yüzden kuyuya düştü. Malı başında taşırsan sana yük olur. Ayaklarının altında bulunursa seni amacına ulaştırır. Mal vermek her ne kadar da can vermekle beraber ise de onu almamak vermekten daha hayırlı olsa gerektir. Alırken sana cihan hırsı verir, varken canına rahatlık getirir. Onu harcamak için toplamaktansa hiç toplamamaktan daha güzel bir şey yoktur. Malı saklarsan baş ağrısı veren safraya benzer. Yersen safranı gideren meyve gibidir. Batı cömertliğe düşmandır. Onun varı yoğu mal edinme kaygısından ileriye gitmez. Daima Şark sultanının verdiklerini, garp dilencisi toplar. Şark güneşinin getirdiklerini, garp akşamlar götürür. Ama güneşten bir şey eksilmez. Bütün kuşların kuvvet vasıtası kanatlarıdır. Bütün bu kâinat dediklerimiz de hükmedicinin hâkimiyeti altındadır. Mal her ne kadar da görenlerin gözlerini kamaştırsa da başına toprak saçılınca aldatıcıdır. Dikkat et; bu mal servet denilen hırsız bir gün külahını kapmasın. Bu gulyabani yolunu kesmesin. Zülfikar Yapar Kaleli
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Zülfikar Yapar Kaleli, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |