"Anka kuşu gibi yalnızlığı adet edin! Öyle hareket et ki, adın daima dillerde dolaşsın ama seni görmek olanaksız olsun." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
Cehalet sarmış ülkemin her bir yanını. Nereye baksam sitemkar bakışlar Türk gencine karşı… Bilmiyoruz beklentiler nelerdi bizden; layık olmamız mıydı sana, geriliği önlemeye çalıştığın ülkemi daha ileri taşımamız mıydı, senden de çok şeyler başarmamız mıydı? ... Çalıştık Ata’m; çok çalıştık, gecelerce çalıştık, ülke için dedik çalıştık, sınavları kazanacağız dedik çalıştık, büyük adam olacağız dedik çalıştık; sonrasında bir baktık ki yapılanlar bir arpa boyu aslında… Aslında bir baktık ki uyutulmuşuz yıllarca. Ne sana layık olabildik, ne de savaşabildik yüksek ülküler uğruna… Çalıştık Ata’m, çok çalıştık; uyuduk uyuduğumuzu bilmeden... Rüyalar gördük; sandık bu rüyalar ulaştıracak bizi olduğumuz yerden yükseklere… Masallar dinledik ucu bucağı olmayan; masalsa da inandık denilenlere, engin sayılan görüşlere… Saftık Ata’m… Yerlere göklere sığdıramazken seni, bir baktık cehalette taklit eder bizleri, meğer bu değilmiş seni anlamak, seni izlemek bu değilmiş ! Sonra bir baktık ki; devir değişmiş, sarılmış etrafımız aman vermeyen ağlarla. Açılıyordu gözlerimiz yavaşça ama kıpırdayamaz olmuşuz bir yerden sonra, her şeyden medet ummuşuz ülkemiz için çıkmaz sokaklardan. Artık giden geri geliyor korkudan Ata’m. Düşüncelerimizi susturuyorlar söylenmeden. Bir şey söyleyen bin ağır söz işitiyor, bin kötek yiyoruz gerici fikirlerden. Boğuluyor sözlerimiz yobaz girdabında, bitirmeye çalışıyorlar takatimizi son haddine kadar. Ama kim ki onlar, sana ve yaptıklarına inanan birinin karşısında duracaklar? Ne zaman ki kapılacak Türk genci umutsuzluğa, ruhunla dolan anıtında bulur kendini, paylaşır senle gelecek için düşüncelerini… Meydanlar dolar Atatürkçülerle, haykırır herkes sana ve ülkesine olan sevgisini. Biz ki yobazın kılıcı biçerken kalemimizi işte o anda açıldı gözlerimiz, biliriz henüz geç değil yurdumuz için… Belki de biliyorsun bunları zaten sen, hatta gülüyorsun bizlere, nihayet diyorsun belki de içten içe... Biz de biliriz Ata’m ruhunda kıpırdanıyor ölmeyen Türkiye ateşi, tutamıyorsun kendini yerinde. Kalksan tek bir geri düşünce kalmaz ülkemde, olmaz bu adaletsizlikler, belki çürümüş vatan millet sevgisi şahlanır milletimde… Yine de bilirsin Ata’m yılmadık biz de, yıldıramadılar bizleri de… Öyle bir soy ki bizimki senden başlar gelecek ümitlerimiz. Damarlarımızda kara asil kan, seninle başlar kurtuluş için ilk hecemiz. Kurduğun cumhuriyet adına savaşacağız, mevcut laiklik adına savaşacağız, kendi özgürlüğümüz için savaşacağız... Uyandık Ata’m, Biz Türk Gençliği…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © devrim, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |