Elindeki poşetleri sallaya sallaya evin kapısına doğru ilerlemeye devam etti. Yorulduğunun da farkına vararak poşetleri koydu yere. Zile basmaya yeltenecekti ki kapının buğulu camlarının ardından birinin geldiğini farketti ve durdu. Kapıyı açan annesiydi ve poşetleri kaptığı gibi hızlı adımlarla yukarı doğru çıktı içinden ocakta bıraktığı sütün taşmamasını dileyerek. Bütün yükünü annesinin almasına çok sevindi, çünkü daha babasının işten gelmesine vakit vardı ve o gelene kadar bahçede top oynayan arkadaşlarına katılabilecekti. Tam arkadaşlarını düşünürken, onlar mavi otomobilin arkasından koşturarak kendisine doğru yaklaşıyordu, sevinci ikiye üçe katlandı. Aslında tam saati değildi, oldukça erken gelmişti.Arkadaşlarının arkasından koştuğu mavi otomobil topitopçu amcaya aitti. Etrafa gülücükler saçarak indi yine arabasından. Elindeki kutuya dikilmişti yine tüm gözler. Tam bir curcuna vardı adamcağızın önünde. Sitenin tüm çocukları toplanmıştı başına ve bundan rahatsız olduğunu gösteren hiçbir belirti yoktu yüzünde. Aksine o da en az çocuklar kadar neşeliydi. Sonra elindeki kutudan bir bir çıkarıp dağıttı tüm topitopları. Alan uzaklaşıyordu.Son topitobu da o almıştı ve yarın yine aynı sevinci ve coşkuyu yaşayacağını bilmenin huzuruyla arkadaşlarının yanına doğru gitti...