..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Sanat doğaya eklenmiş insandır. -Bacon
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Modern > Serkan Canbolat




17 Şubat 2008
Elinde Kadeh, İçinde Ben  
Serkan Canbolat
'... Yalnızlıktandı tüm rakı şişelerinin kapağını açmalar ve oturtmalar masanın sen olmayan tarafına. Yalnızlığını…'


:AGJE:




‘Gitmelerden arta kalan bir kanat çırpınışıdır yalnızlık’ diyerek başladı gecesine. İçiyordu, hem de körkütük olmacasına. Elinde kadeh, içinde rakı. Hem de Tekirdağ… Karşısında ben mi? Bilmiyorum. Bunu bilebilecek bir tek kişi vardı, gecenin bir yarısı kendisini bırakıp onun yanına gittiğim kişi. O da şu an uyuyordur pişmanlıkla. Belki de uyuyamıyordur düşüncelerin pençesinde.

Hava birkaç gündür inanılmaz soğuktu İzmir’de. Geceleri kararınca gök, kökleri de kararıyordu sevilerin. Karanlıkla bir alıp veremediği vardı geçmişin. Yaz tahtaya al haftaya misali ama kesinlikle öyle değildi. Zamandı yaman olan ve bugünün borcu asla eş değildi dünün hesabı ile. Ki eşit olması için vermek gerekirdi en azından bir beş yılını; dolu dolu… Zaman yılgındı benden, ben ılgındım dağlarında zamanın… Ha güney ha kuzey; fark eder miydi değmedikçe güneşinin teni ve hali ile bedeni ısıtan sıcaklığı. Evet, fark ederdi senin için. Ne de olsa bir adım öndeydin benden. Çünkü farklıydın sen ve farklı olan için farkı fark etmek hiç de zor değildi. Ki zor olan artık dile getirilendi, dile getirilmeyen değil.

Nerden başlamıştık; ha tamam. Yalnızlıkla…

Yalnızlıktandı tüm rakı şişelerinin kapağını açmalar ve oturtmalar masanın sen olmayan tarafına. Yalnızlığını… O konuştu, ben dinledim. Ben konuşmadım, o da konuşmadı. O sustu, ben konuştum. Ben konuştum, o dinlemedi. Anladım artık konuşmaların da susmalardan ucuz olduğunu. Her söz bir bakış, her bakış bir can alış. -tı…

Tekirdağ şişesi. İçinde rakı. Sudan da berrak. Ne tarafının dolu olduğu konusunda ayık düşünemediğin bir kadeh. Dudağına değdikçe ağırlaşan bir gece eşliğinde çalan eskilerden kalma bir şarkı… Masa, sandalyeler – üçü boş, karşında ben. Birkaç meze tabağı, adım gibi biliyorum biraz sonra düşecek başın masaya ve ben karşında susup öylece sabah baş ağrıları içinde ayılmanı bekleyeceğim…



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Serkan Canbolat kimdir?

Benin Hikâyesi Fırtınalar kopar kimi zaman mavisinde. Alır gider başını kimsesizliğine. Desek de gitmez hiçbir yere. Gidemez. Engel değildir çakıl taşları. Öğrendiğinden beri onları nasıl aşması gerektiğini. Soluklanır soluklanması gerektiğinde – eh, biraz kaçırsa da sırasını, elden geldiğince tutar avucunda. Çevresini gözlemler. Notlar alır, kâğıda değil; aklına. Tuğlaların da vazgeçilmez bir işlevi olduğunu bilir duvar yapımında. O sebeple her birini sorgular. ‘Acaba’ sorusunu eksik etmez kalbinden. Ancak bu, olumsuzu getirmemeli akla, olasılığı getirmeli. Mükemmeli aramaktır hakkı ve tek cakasıdır sorgulaması. Bir der; iki demeden üçe geçer; dörde yol alır, beşte soluklanır ve onda bitirir yolculuğunu. En kısa zamanda mümkün olan en çok yarar. İyileştirmelerden ibarettir yaşamı. Belki bakarsın bir gün ölümü de önüne katar gider bu topraklardan. Bilinmez… … Çok oldu öğreneli yaşamayı. Sıra ölmede…

Etkilendiği Yazarlar:
Şiir ve Edebiyat Söyleşileri


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Serkan Canbolat, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.