..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Hiçbir şey yaşam kadar tatlı değildir. -Euripides
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Çocuk Eğitimi ve Yetiştirilmesi > Mustafa CİLASUN




7 Şubat 2008
İftira!  
Henüz, idrakin ve inkişafın tarafımdan bilinmeyen yıllardı…

Mustafa CİLASUN


Henüz, idrakin ve inkişafın tarafımdan bilinmeyen yıllardı…


:BDFC:




Henüz, idrakin ve inkişafın tarafımdan bilinmeyen yıllardı…

Henüz, idrakin ve inkişafın tarafımdan bilinmeyen yıllardı…

Heyecan ve merakın vazgeçilmez zamanlarıydı…

Kendi halinde, yaşamaya çalışan bir kişiliğim vardı!

Kimseye sataşmaz, bir hinlik yapmaz ruh halindeydim.

Belki böyle olmak zorundaydım, arkamda kimseyi bulamazdım.

Şımarıklığı, hadsizlik yapmayı içime sindiremezdim.

Aynı mahalleden arkadaşlarım vardı, fakat çok farklılardı.

Bir açık kapı gördüler mi, oraya nüfus etmeyi marifet sayarlardı.

Babalarımız aynı iş yerlerinde çalışırlardı, aynı sokakta oynardık.

Yine okulda teneffüse çıkmıştık. Semih diye arkadaş yanıma geldi.

Haydi, gel de şu bakkala gidelim dedi. Sessiz kaldım ve yanına takıldım.

Kalmak zorundaydım, çünkü harcayacak param hiç bulunmazdı.

Semihle bakkala birlikte girdik. Ben kenarda bekliyordum.

Bakkal biraz kalabalıktı, öğrenciler ihtiyaçlarını alıyorlardı.

Ben Semihe bakıyordum. Ne alacaksa, alsa da çıksak diyordum.

Semih her bir şeye el uzatıyor, bakıyordu. Cebine bir şeyler koyuyordu.

İçimden, Semihin ne kadar çok parası varmış, diye geçiriyordum.

Zil sesini duydum. Teneffüs bitmişti, öğrenciler sınıflarına giriyordu.

Ben artık beklemekten sıkılmıştım, asla bir keyif almıyordum.

Fakat Semih yeni tanıştığımız bir arkadaştı, babası da komisermiş.

Öyle söylüyordu, Semihin yalan söyleyeceğine, ihtimal vermiyorduk.

Sınıfta ve okulda ona farklı davranıyorlardı, bu çok fark ediliyordu.

Nihayet Semih, alacaklarını almış olmalı ki, bana haydi gidelim dedi.

Zil sesine ve sınıflara koşan öğrencilere baktığımdan,

Semihin, neler aldığını pek fark etmedim ve ne kadar ödediğini göremedim.

Bakkalın kapısından tam çıkıyorduk ki, bakkal amca Semihin kolundan tuttu.

Yeniden içeriye aldı. Ben şaşkın bir halde, ne yapacaklarını bekliyordum.

Bakkal amca, Semihin ceplerine elini sokarak, saklananları çıkartıyordu.

Bir taraftan da kızgın bir şekilde Semihe bakıyordu. Nihayet durakladı.

Anladım ki ben, arkadaşım Semih, verdiği paradan çok şeyler almış.

Bakkal amca utanmıyor musun çalmaya, bir de öğrenci olacaksın dedi.

Ben bunları duyunca, yerin dibine girdim. Yüzüm kızardı, şaşırdım kaldım.

Ne olacakları bekliyordum ki, Semih fırladı ve beni göstererek söyledi!

Bakkal amca, bunları bana Mustafa verdi. Sen sakla da paylaşırız dedi.

Diyerek, bakkal amcaya beni, bir parmak işaretiyle gösterdi.

Benim nutkum durdu. Donup kaldım. Hiçbir şey yapamadım.

Ve Semih hala konuşmaya devam ediyordu. Benim babam komiser diyordu.

Bakkal amca bir bana ve birde Semihe bakıyordu. Yalan söyleme diye haykırıyordu.

Semih ağlamaya başladı ve babamı istiyorum diye feryat ediyordu.

Ben perişan ve çaresiz olarak akıbetimi bekliyordum. Babamlar duymamalıydı.

Yıkılırdım. Her bir cezayı çekmeye hazırdım, fakat Annemlar duymamalıydı.

Çünkü onlar, bizleri bu konuda, çok hassas yetiştirmişlerdi. Yoksa yıkılırlardı!

Bakkal amca, öğretmenimizi çağırttırdı. Polise haber vereceğini söylüyordu.

Öğretmenimiz, telaşlı bir şekilde bakkala girdi. Neler olduğunu sordu.

Bakkal amcada, olanları bir çırpıda, öğretmenimize anlattı. Öğretmenimiz bir nefes aldı.

Yeniden bizlere dönerek, gözlerimizden bir şeyler arıyordu. Yeniden yutkundu.

Mustafa’yı her zaman, evimin anahtarını vererek, bir şeyler getirmesini istemiştim.

Bu güne kadar takip ettim, en ufak bir şüpheye kapılmadım diyerek savunma yaptı.

Bakkal amca, bende biliyorum bu çocuk şu köşeden hiç ayrılmadı.

Hiçbir şeye elini dahi uzatmadı, zavallı çocuk masun dedi.

Öğretmenimiz, özür diledi ve gerekli cezayı vereceğini söylemişti.

Bana, kimlerle arkadaşlık yapacağıma dair, dikkat etmemi öğütledi.

Komiserin oğlu olan ve benim arkadaşım zannettiğim Semih bir iftira atmıştı.

Hayatım boyunca, yaşadığım bu durumu asla unutamadım. Hüznümü yudumladım!



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın çocuk eğitimi ve yetiştirilmesi kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ne Çare ki Gül Koparılınca Muhakkak Solacaktır!

Yazarın İnceleme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Aşk Öyle Bir Düşer ki Nasibi Doğrultusunda!
Bu Hazımsızlık Ne Kadar Kötüymüş Meğer!
Allahın Emrinden Edebin Gereğinden Kimler Sorumludur?
Canı Veren Hakk Emri Verendir Muhakkak!
İnsanlar Neden Tahakküm Etmeyi Severler!
Hiç Tahkik Edilmeyen Acı Olan Gerçekler!
Anlamaya Çalışıyorum Lakin!
Anlamak İsteyenler Neyi Önceliyorlarsa!
İçselliğimde Yol Alırken Düşündüklerim.
Oysa Bir Kızdı…

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Buselerimi, Sessizliğin Pervazlarında Gizlerim! [Şiir]
Her Lahzada Bir Fark Var, Sırrını İçinde Saklar! [Şiir]
Beklemek Kar Etmedi, Nasip Sükût Ettirdi! [Şiir]
Yürekte Düğümlenir Sukut Ettiren An! [Şiir]
Ruhumun Suskun Hicranı ve Ah U Zarı! [Şiir]
Ey Hicran Aldanan Ben Olayım! [Şiir]
Kalp Hata Etmez, Nefs Vuslata Eriştirmez! [Şiir]
Söyleyemedim, Kalbimin Figanıyla Yetindim! [Şiir]
Kırdın Ümidimi, Yıktın Şu Gönül Lânesini! [Şiir]
Gönül Hüzne Ram Olunca Neyleyim! [Şiir]


Mustafa CİLASUN kimdir?

Düşünmeye hassaten zaman ayıran, naifliği önceleyen, estetiği seven, güzelliklerden şevk alan, gönüllerin deşifresiyle uğraşan, halin dilinden haz alan, aşk için meşkin zaruretine inanan, hilkatin ve aidiyetin serinliğinde yazmaya çalışan bir can.

Etkilendiği Yazarlar:
Mehmet Akif Ersoy,Sezai Karakoç,Necip Fazıl Kısakürek, Cemil Meriç


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Mustafa CİLASUN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.