"Sevgi bilmekten doğar." -Mevlana |
|
||||||||||
|
Zor gelmez elbet bir isim verebilmek hayata. Tıpkı doğduğun günün bir anlamı ve paylaşımlara açık bir ismi sahiplendiği gibi. Hayat aslında insana gereken ismi çoktan vermiş olur zamana yenik konumlamalarında. Ben buradayım sen orada. İki ekran ve arkası nice umutlarla. Yazının özünde şiirleşmekten yana bir sessizliğim var gecelerde. Ve insanımın tepkisizliği yatar gülüşlerinde. Okunurda ses vermez gecelere ait duygularına kaptırılmış özlemlerinin esirliğinde. Gece olmak kolaymı saatlerce. Saatlerce zamanın bir köşesinde bir o yana bir bu yana devingen umutlarla yaslanmak kolaymı pencerenin dışındaki bedava yağmurlara. Çıkıpta bas bas bağırmak bir başkasının doğmamış umutlarına. Bu kadar kolaymı elle şekillendiremediğin bir hayatı dilinle betimlemek. Okumadan anlamadan,sevmeden,ve en önemlisi göremeden dokunamadan bir yüreği her defasında kötülemek bu kadar kolaymı gelir insana. Şeffaflığına kapılıp giden bir ırmak gibi kendi duygularınla sevişmek gecelerde senin için bu kadar basit mi yıpranmış hayallerinde. Paylaşımların acımasız bir dünyanın kanunlarına bu kadar tersmi. Hep iyi giden şeylerin arkasından kör bıçaklarla saldırmak yalnızlığına bir ihtilal havasında karışmak bu kadar kolay değil malesef dostum. Hayat ne ben ne senler gördü geçirdi zamandan. Kirletmeye alıştığımız ellerimiz hala havada ve hala bahsediyor gecelerce bizlere hikayesi yakılmış yalvaran sevdalardan. En beğendiğin taraflarından kendin oluyorsun sonunda hayata. En paylaşımsız hayat budur işte dediğin. Ve anlamadığın bir kavrama anlarmış gibi bakıpta gülebiliyorsun. Öğrenebiliyorsun yaşamayı, suskunluğunun kıyılarından. Gün akşama,akşam geceye teslim ediyor düşlerini. Yorgunsun artık yepyeni bir sabaha uynamadan. Ve hayalinden koparılan sevdalarını döküyorsun şiirlerine. Alıpta başka bir sevdalı okusun diye. Birşeyleri yaşasın diye hiç yaşamadığı ayrıntılarından. Kopsun diye salt kültür kalıntılarından. Anlaşılmıyorsun ya sonunda. İşte o noktada yüreğine çöken suskunluğuna hapsoluyorsun. Artık tasviri bir labirenttir saldırganlığının hayata karşı. Nerede yorulacağın ve kalacağını belli etmeyen bir zaman kontrolünde. Ve yeniden dönmek başlangıçlara. Bir isim verebilmek düne ait zamanlarına. Öncesini yaşamadan yaşamış gibi görünerek yarına tebessüm etmek. Ve dönüşebilmek yüreğinin derinliklerine yağan yağmurlarına. Paylaşılabilmek gibidir hayat olmayanın yokluğuna. İsmi olmayan her zamana. Birkan® - 20.04.2001-Bursa
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Birkan ASKAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |