Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim. -Cervantes |
|
||||||||||
|
ÖZLEMCE-BUGÜN-ÖZGÜR RUH ÖZLEMCE Düşüncelerim doğrultusunda, aklıma geleni yazmak üzere, tuşlara parmaklarımı mahkum kıldım. Ta ki; ruhum huzur bulana değin... (İçimde anlamsız bir huzursuzluk var da şu an) Bazen, daha doğrusu çoğu zaman; varoluşumu, nedenleri, gelişmeleri, neticeleri, sonra olanları ve değişimlerimi düşünmekteyim. Hafızamla oynadığım zamanlarım da çoğunluktadır. (Deli miyim ne) Zorlandığım hususları tekrar kontrol eder; daima en daha iyi olmayı hedeflerim. (Hırs hırs hırs) Amaçlarım, umutlarım; iyi niyetlerimle eş olmuştur! (Aman da aman) Zamanımın sadece bana dair olduğunun bilisiyle (Egoist miyim ne), mutluluğuma kendimce huzur katmalarım, etrafıma neşe saçar olmalarım katiyen korkutucu değil, aksine; yaşama sevincimin ve sadakatimin somut göstergesi olarak kabul görülmelidir. (Peh peh peh) Geçmişten günümüze değin, ne yaşadıysam; anlatmak istememe rağmen ne buna hafızam kolaylık sağlıyor ne de kendime pay kıldığım dolu zaman dilimim fazlasına müsaade ediyor. (Kocca bir yalan bu! İnsan yaşadıklarını, iz bırakanları unutabilir mi? Hele ki; ağızdan çıkanı inkar etmek) Hatırlamalarımı anlatma fırsatı buldukça da ya komikliklerle süsleyerek ya da en üzücü yaşanmış, iz bırakan zaman dilimlerimi ballandırarak ve göz yaşlarımı kah saklayıp kah gülme krizine kadar haykırırcasına ağlayarak yazılı yahut ta sözlü ifade eder; kendimi kendimden kurtarmayı bile-isteye görev edinirim. (Boş durmayı sevmediğimden olsa gerek) Bu tutumuma ihtiyacım olduğu için, çünkü. (Çor çocuk elime iş vermiyor çünkü: "Otur anneciğim, sen yılların yorgunluğunu taşıyorsun. Biz yaparız" gibi) İyi ki; çocukluğum acı dolu olmuş ama, ya sonralarım? Yaşanmış gençliğim?!. (Olgunlaşmam için deneyimlemem gereken ne çok meramlarım varmış, meğer?!.) BUGÜN Bugün, inanılmazı yakaladım! (İnanılmaz, inanılırmış da) İnançlarımı dogmalardan arındırdıkça; daha da bir güzel özgürleşmekteyim, üstelik. (Ben mi? Özgürlük mü) Güzel huylu, gerçek, dürüst, sabırlı-sabırsız, zeki, akıllı sayılan, olgun, anne, seven, bilgeliğe erişmeye gayret eden, sadık, uygun, uygar, bilinçli, mutlu, olumlu-olumsuz, evren yasasına itaat eden (Sabrın taştığı da olmuyor değil, hani), birliğe inanan ve sonsuzluktan gelerek evrimini tamamlama fırsatını esas değerlendirerek sonsuzluğa ulaşacak olanım; olacaksınız da... Belki de öylesiniz; farkında ya da hiç farkındasızlığınızda!?. Öylesiniz, öyle öyle. (Daha değilim, olabilme ihtimallerimi seveyim bari) Önceleri; kendime, bilisizce haksızlıklar yapmış ve hatta bu bilisizliklerim sebebiyle de aile yapıma, yetişme tarzıma kızmış; doğal bir hakmış gibi, yersiz yere onları suçlamıştım. (Günah çıkartmak da varmış serde) Teslimiyeti ve eğitimi doğru algılamayışlarım ise; çok önemli gerçek insan olmamın farkına varmamı biraz geciktirmişti. (Ben çok önemli gerçek insan mıyım? Bu da nesi? Nereden çıktı bu? Megaloman falan mısın sen? Hadi ordan, hadde haddeee) Bunun sebebini de mükemmelliyetçiliğime bağlıyorum! (Kabul edemem. Mükemmelliyetçi olsaydım böyle yazmazdım canım. ha ha ha) Var oluşumumun sebebini sorgulamalarım; beni, arayışa itti ve bu arayışlarım esnasında kendimle tanışmalarım, algılama hakimiyetim, soyutun somuta dönüştürülme süratini dengeleyişlerim ve... (Daha neler neler) Yargısız gözlemlemeyi de deneme-yanılmalarla öğrenebildim, üstelik ve bu; benim için kıvanç duyulacak, önemli bir aşama oldu. (Mutluyum, gururluyum muyum şimdi aceba) “ACABA değil!!! Dikkatinizi cezbedeyim efenim.” Zor ve öğrenmeye aç öğrencilik sürecimden; bilmem gereken bilgilerin tam demini alarak, bilgeliğin merdivenlerinden sağlam ve aheste adımlarla çıkmaya berdevamım. (Ufukta Nirvana göründü mü, merdivenin başındakiler? Daha birinci basamağı yeni geçtim, yedinci basamağa adım atmak üzereyimdir de) ÖZGÜR RUH Bu yaşamı kendim seçtim, ikna oldum artık. (Allah Allah!.. Ne cesaret?!. Yazabildim, hayret: YALAN). Seçme sebebimi şimdi; pek ala anlatabiliyorum: Zoru seviyorum. (Ben mi zoru seviyorum? Hiç sanmıyorum! Sıkıldım zordan. Herşey kolay olsun artık. hıh!!) Zoru kolaylamanın rayihasıyla bireysel yaşamın rehavetine kavuşuyor ve bu durumumun kıymetli edinimlerini birlikten gelenlere şevkle armağan ediyorum. (Buyrun, buyurun, buyurunuz efenim. Ne ikram ediyorsam artık; bilemiyorum!?. Belki; bir parça budalalığım olmasın? Aman aman, kimseler almasın, payıma düşen budalalığımdan. Vaz geçtim; ikram etmiyorum) Gerçek insanlarla karşılaşmalarım, bizim gibi olanları mutlu kılıyor ve bütünleşmelerimize yardım edecek bilgileri birbirimize aktarmalarımız evrimimize renk katıyor. (Ne de gerçek insanım ya hani?!. Dedim ya: "İkna oldum artık" diye) hıh!! Duygularımı yazıya dökme gayem açık! (Ahan da bu doğru işte) Bilinçlendikçe, bilinçlendirmek... (O da ne? Yenir mi, içilir mi) Vesile olmak isteyendim ve de olduğuma inananım da buna istinaden yazmaktayım hala. (Doğrudur, efenim) Duygular bastırılmamalı, aksine ayyuka çıkartılmalı ki; bedensel ve psikolojik arızalara maruz kalmayalım! (Yakışmadı işte. O elbise üzerinde emanet gibi duruyor), (Aç olduğumuz halde: Hayır, tokum. Daha yeni bir şeyler atıştırmıştım), (Affedersiniz: Aptal, salak, manyak, geri zekalı; seni seviyorum oğlum) Af etme kavramı yok olsun. (Ne demek, af ettim yahut ta af et) Bırakın! (Ay, az önce af dileyen sen değil miydin? Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu) Ben; eskiden; küçükken, çok dayak yedim ya da ben; eskiden; küçükken, çok yoksulluk çektim, ezildim, üzüldüm, koparıldım, yanlışlar içinde yüzdüm, falan da feşmekan. (Bırak kardeşim, bırak) Bı-ra-kın! (Kim tutuyor ki; anacığım) Ne yani, ha bire geçmişi düşünüp de bugünümüzü berbat hale getirip; negatif enerji yüklenerek, hayatımızın akış noktasında durup, kendimize mi acıyıp-acındırmalarda bulunalım? (Allah rızası için, Allah sevdiklerinizi bağışlasın, Allah ne muradınız varsa versin, Allah...) Zamanımızın kıymetini anlamamıza, uyanmamız için çaba sarf etmemize yardım etmek isteyen öyle esaslı fırsatlar var ki; kifayet edecek olan sadece inançlı istemlerimize rıza göstermek!.. (Bi daa okumam lazım. Ne dediğimi anlamış değilim de...) (Pardon, efendim. Bunları yazan ben miyim) İşte bütün mesele bu. (Ne dedim ben? Ne yazıyorum? Kimim ki; bunları yazmaktayım. Yazdıysam; doğrudur belki, sanırsam, galiba, bence...) Kendimizi sevmeli ve tanımalıyız. (Cici, cici. Aaa!.. Kollarım, bacaklarım, ellerim, ağzım, burnum da varmış falan da feşmekan gibi mi aceba) Ne istediğimizi bilmeliyiz. (İstekler biter mi hiç? Hiç bu!.. Sonsuz) İstemek için tanzim ettiğimiz sıralamadan razı olmalıyız. (Sırası bile yok. Daha birini isterken diğerinde göz kalabiliyor "Takma da"; hele de markete girdiysem hemen "gözü yerinden çıkarıp koyuyor, dönüşte malzemeyle beraber alıveriyorum" Şunu da alayım, bunu da alayım, gibi gibi Saygıyla, inanarak, severek, kendimizden emin olarak; istemeliyiz... (Burada dur lütfen!.. Senin yarın Adana değil mi? Annenin Edebiyat Öğretmeni İstanbul''dan Adana''ya tayini çıkmış ta hani; gel zaman git zaman sonra anlatmamış mıydı size? "Çocuklar bakın ne anlatacağım size: İstanbul''dan gelen Edebiyat Öğretmenimiz bir gün fırına gitmiş demiş ki: "Merhabalar efendim. Lütfen, rica etsem bir ekmek verir misiniz" Adana''lı fırıncının cevabı şu olmuş: "Ne yalvarıyon lan, verek") Her gerçekleşmede minnettarlığımızı sunmalıyız. (Hee. Bu goley işte: "Kübar yasayum balü" Sayguyla, ünanarak, seferek, gendümüsden geçerek üstedüğmüsü alursak, münnettar galuruk büs de) Paylaşmayı bilmeliyiz. (Bir sana, on bana yok mu? Devir böyle ama) Geri dönüşüme inanmalıyız fakat bunu açımlamak taraftarı değilim; ne demek istediğim pek ala anlaşılıyor olmalı, artık. (Anlamış sayılmış mıyımdır acaba) (Geri dönüşüm, geri dönüşüm, geri...) Yaşamamızı yaşamalıyız! (Oleey) İlksizlik ve sonsuzluk mevcuttur! (Adem ile Havva''dan gelmeyiz. İlkimiz var değil midir ki; ne? Canlılar doğuyor, doğuruyor habire Amerika''yı yöneten Yahudiler herkesleri kısırlaştırmazlarsa bu böyle sonsuza değin sürer gider sanırsam) Bu mevcudiyette; her gerçek insan, nokta teşkil eder. (Nokta tamam da, virgül?..) Öz Birliğin Ruhu; bedeni, evrimini tamamlaması için hayatta kılar. Beden görevini tamamladığı zaman; Ruh, Öz Birliğe geri döner. (Böyle şeylere dokunmak istemiyorum. Polemiğe girmekten hoşlaşmam. Rica ediyorum sormayınız. Pişman olmaktan da hazzetmem. Ne yazdığımı bilmiyorum, anlamam böyle şeylerden. Kendi kendine yazdı parmaklarım. Parmaklarımın aklı olsa yazmaz sanırım, bir güç yönetmiş olabilir mi acaba. Yazarken kendimde değildim de) Evren, daimiyetini korur ve gelişimine devam eder. (Hala büyümedeyim gibi mi) Ruh; Özbirliğindir ve şekli-benzeri yoktur. (Allah, Allah) Bu; tüm canlılar için geçerliliğini idame ettirir. (Yorum yok) Bazı insanların, dinsel dogmalara körü körüne saplanarak; kıymetli zamanlarını korkuyla geçirmelerine ve kendi kendilerine bile dürüst olamadıklarından ve de sanki bunlar yetmiyormuş gibi bir de esas duygularını gereksiz yere saklamayı ilave etmelerinden ötürü, fiziksel ve ruhevi hastalıklarla mücadele etmek zorunda kalmalarına göz yummak istemediğim için; yardım etmeye gayret ediyorum fakat; bazen yargıya dayalı, hatta; tekrarlanmayan anlara dayalı olarak, kendi algılamalarının katkısıyla oluşturulmuş inançlı bakışlarla karşılaşıyorum. Bırakıyorum! (Karışmam ki; hatta uzak bile durmayı tercih ederim) Yardım etmek isteyenlere de müsaade ediyorum; manevi ve bilgi yetersizliğimden ötürü ve fakat; ruhumun derinliklerinde herhangi bir rahatsızlık his ettiğim takdirde, gereken önlemi alma ihtiyacı duyumsadığımdan, köklü çözüme gidiyor; izimi kaybettiriyorum. (Buna uzaklaşmak ve görüşmemek desek yanlış mı anlaşılmış olurum acaba? Lütfen, rica ederim yanlış anlaşılma olmasın. Hiç kimseyi üzmek değil niyetim. Aman ha!) Baskı, taviz, blokajlar beni üzüyor, çünkü. (Algılama farklılığı ya da aşırı iyi niyetler olabilir mi?) Bırakıyorum; onları sevdiğimi belirten duygularımı açığa çıkararak... Bilgim doğrultusuyla orantılı imkanım dahilinde de yardıma açık olduğumu belirten ifademi yansıtıyor ve: “Onlar da zoru seçmişler bugün” diyorum, Özlemce... (Sürç-i lisan ettiysem af ola) Gülizar Özlem (GÜRSES) SARAÇOĞLU NOT: Her hakkı mahfuzdur. Saygılarımla...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Gülizar Özlem SARAÇOĞLU, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |