Düşünce dilden, dil düşünceden doğar. -Platon |
|
||||||||||
|
Tüm bu pırıltım, içimdeki sadece kelimelere açtığım tuhaf karanlıktan kaynaklanıyordu. Ve bir o kadar yabancıydım hala… hep bildiğim dünyaya kaçıp kimse bilmesin diye korkaklığımı sürekli berrak suları bulandırıyorum içimde kalıyor arta kalanlar sonra. Onlar… kendi güçsüzlüklerinden güçler yaratıp bizi güçsüz bıraktılar. Bu toplumsal ilişkiler ve insanlar sürekli iktidar ve güç üretmekte. Ben avangard bile olmak istedim çünkü avangard’ın içinde hala bir umut ve alternatif yaratma çabası vardı… başka bir hayat mümkün palavralarıyla uzun süre karın doyurduktan sonra umudun acıyı uzattığını gördüm ben. Batı bize özgürlüğü verdi modern birey olmayı öğretti. Ama bu seferde çözülmez çelişkilerle yaşamak, Öteki’nin sorumluluğuyla yaşamak zorunda kaldık ve başaramadık…çünkü artık bende dahil kimse vicdani sorumluluk sahibi olmak zorunda değildi batı nın öngördüğü ‘özgür birey projesi’ hayata geçmiş oldu. Birey kurtuldu. Postmodern plastik sanat atölyeleriyle, paralı ot beyinli marjinal abi ablaların çılgın partileriyle birey kurtuldu. Öyle güzel bir özgürlük ki kendi ahlakımızı kendimiz oluşturma olanağı verildi. Peki bugün hangi alışveriş merkezine gitsek yada akşama bizim dizi kaçta başlayacak biliyormusun? Ama ben biliyorum ki Ece Ayhan’nın harika bir sözü var: mülkiyet hırsızlık bu cumhuriyet emlak cumhuriyeti. Yan yana gelmek için nasıl da çırpınıyorlar, ama söküp almak zor olmuyor çünkü yürekleri ellerimde. Ve çoğunun korkunç hikayelerini dinledim çünkü.Dünya gördüm ben senin tüm arka bahçelerini. Tarih bitti. Artık hepimiz, karafilmvari hayatlar yaşıyoruz ve bu hayatları yaşarken en büyük hatam her şeyi tanımlamaya çalışmaktı ki böyle ikircikliyken her şey anlamalıydım ışığın olduğu yerde gölgenin kaçınılmazlığını o meşhur rock grubunun söylediği gibi ayın karanlık yüzünü. Keskin su götürmez bir şey isterken sürekli, şiirsel-özyıkımın ortasında buldum kendimi. çünkü hayatın her alanında ve anında her türlü kesinlik iddiası yalandı. Çünkü postmodern zamanlarda yaşıyorduk ben bunu unutmuş görmezden gelmiştim. Çünkü postmodern zamanlarda kesin olan tek şey belirsizlikti. Hayatın dışına çıkıp kendimi bir kapı arkasına kilitlediğim zaman baktığımda o yıkımın doğru olduğunu anladım. Aynaya baktım bazen, yaşamın yüzüme pek yakışmadığını bildiğimden yeşil gözlerim gibi acaba şık durur mu dedim ölüm. Ne kendimi çok sevdim ne de nefret ettim ama bir ara tam da bu suçluluk duygusunun içimdeki borsada tavan yaptığı ara her şey bitti dedim. Ama bitmemişti… sanki yarım kalmış tamamlanmamıştım belki de yeterince mahvolmamıştım. Küçük bir evim, küçük bir banyom, küçük bir yemek masam, küçük bir param var ama hayal etmekte inatçıyım hala. Poe’ nin de dediği gibi çünkü hakikat sadece hayallerde… Belki bu yazıda diğer bir sürü bazı yazılar gibi kişisel mastürbasyondan başka bir şey değildir ki hala komşu toprakta insanların karınları kurşunlarla doldurulurken….
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © eser, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |