..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
İnsanların arasında yaşadığımız sürece, onları sevelim. -Andre Gide
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Deneysel > Hilal ÖZGÜL




15 Eylül 2007
Oğlumun Hayalleri!  
Hilal ÖZGÜL
Bir gün oğlum sormuştu "anne baba ne demek?" diye.


:BADC:
Bir gün oğlum sormuştu "anne baba ne demek?" diye.
Baba kelimesinin ne demek olduğunu bildiği halde sürekli soruyordu bu soruyu. Her seferinde anlatsamda babanın ne demek olduğunu bazen çok bunaltıyordu beni.
"Baba ne yapar anne,babalar işe gidermi,babalar eve gelirmi?"
Artık oğlumun sorularını evet cevabıyla geçiştiremiyordum malesef!
Koca adam olmuştu ve uzak yolda sandığı babasının ne zaman geleceğini bilmek istiyordu.
Bunu hangi dille anlatacağımı bilmiyor,sorduğu sorulara vereceğim cevapların yetersiz kalacağını biliyor ve cevap bulamamaktan korkuyordum. Baban melek oldu desem inanırmıydı acaba?
Yine bir gün cam kenarında beni beklerken bulmuştum oğlumu.Geldiğimi görmüş ama atılmamıştı boynuma.Halbuki her seferinde yalınayak çıkardı kapıya. Mutlaka canı bir şeylere sıkılmıştı.Dudakları büzülmüş,elleriyle oynuyordu.
_ "Nasılmış benim aslan oğlum? dediğimde bile dönmemişti yüzünü bana.Sadece iyi demekle geçiştirmişti annesini.
Kucağıma alıp sarıldım ona.Tıpkı babası gibi kokuyordu.
_Ne oldu dedim? Yanıt alamadım!
_"Benim uykum geldi dedi."
Sıkıca sarıldım belinden kucağımdan inmesine izin vermedim.
_"Canımı yakıyorsun" dedi.
Büyümüştü ve biliyordu can acısını.Hem küçükken ki gibi değildi canı acısa öptürürdü acıyan yerini sonra "geçti" derdi.
Ama şimdi yüzünden düşen bin parçaydı ve belli ki gerçekten canı acıyordu.
Odasının kapısa yönelirken "buraya gel" dedim.
_"Anne uykum var "dedi tekrar.
_ Senden buraya gelmeni istiyorum dedim. Oğlum bu ses tonumun sonunda ne olacağını biliyor ve korkuyordu.
Tekrar sordum ne olduğunu!
_" Biliyormusun? Zübeydenin babası gelmiş" dedi.
Nefesim kesildi bir an.
_Moralin ondanmı bozuk dedim?
_Evet dedi.
_Ne var bunda hem sevinmelisin bak zübeydenin babası gelmiş dedim.
Artık oğlum bu numaraları malesef yemiyordu.
_"Evet zübeyde için Sevindim ama benim babam ne zaman gelecek?" dedi.
Artık karşıma alıp konuşmalıydım oğlumla ama nedense yapamıyordum. Ne zaman aynı şeyden yaralansakta ikimizde sanki sihirli bir el sözümüzü kesiyordu.
_ Büyüdüğünün farkındasın değil mi? dedim.
Ses yok.
Zübeyde oğlumun en yakın arkadaşıydı ama neden bu kadar içleniyordu anlamıyordum.
Sadece bu konuyla sınırlı değildi üzüldüğü şeyler sanırım.Mahallede birisi bir şey demişti ya yada birisi benim için laf etmişti.Çünkü oğlum koca adamdı ve benim hakkımda konuşulmasını hazmedemiyordu.
_ Anneye yalan söylediğini seziyorum dedim.
Lafı değiştirmek istedi ama engellendi tabiki.
Sabah emine hanım köşedeki bakkala göndermiş ve zübeydeyle karşılaşmışlar bakkalda.Zübeyde ihsan efendiye babasının geldiğini söylemiş. İhsan efendide gözün aydın demiş.
Sonra yanındaki şahsiyete dönerek ve kafasıyla işaret ederek umutu göstermiş." Bu demiş bizim mahallenin yaramazı ama kimse ses çıkartamıyor ona gariban "yetim" demiş"
Oğlum pek anlamamış bu sözcüğü ama emine teyzesine sormuş eve gelince emine teyzeside "babası ölenlere denir demiş yetim" diye.
O an hem emine hanımdan, hemde bakkal ihsan beyden nefret ettim sanki.
Çünkü oğlum biliyordu ölümün ne olduğunu.
Birşeyler söylemeliydim belkide teselli etmek zorundaydım ama beceremiyordum işte.
Ben bunları düşünürken oğlum;
_"anne sonra konuşabilirmiyiz? dedi."
Başımı sallayarak onayladım dediğini. Emine hanımın yanına gittim mutfağa.
Biliyorum suçu yoktu onun belliki ağzından kaçırmıştı söylediğini.
Emine hanım yemek hazırlarken masaya oturdum.
_"Nasılsın kızım?"dedi.
Şükür demekle yetindim.Bende halini hatrını sordum.
_"Sende bir şey var bugün" dedi. Geçiştirmek istedim ama beceremedim.
Masaya yanıma oturdu.
_"Sıkma canını be kızım düzelir Allahın izniyle, bugününe şükretmelisin.Hem sen şanslı ama şanssız olanlardansın" dedi.
Haklıydı sanırım.
_ Emine anne düzelir değil mi diye sordum?
_"Sen inancını yitirme" dedi
Sonra çay koydu bana yemek hazırlamak istedi ama yiyeceğimi yemiştim ben.
Anlatmamı,sormamı bekliyordu emine abla.
_Bugün umutu bakkala yollamışsın dedim.
_"Evet kızdınmı ? dedi"
_ Hayır dedim.
_İhsan bey bugün umut'u göstererek yetim demiş! dedim.
Emine annenin gözlerinden yaşlar boşandığını,yıkıldığı,sanki saniyede yaşlandığını gördüm!
_"Vayy anam benim bugün yetimin ne demek olduğunu oğul sordu bende bir güzel anlattım" dedi.
_Biliyorum emine anne.
_"Dilim kopaydıda demez olaydım, yer yarılada içine girseydim,sağır olsaydımda duymaz olaydım" dedi.
_Sıkma o güzel canını, Birisinin söylemesi gerekiyordu ama bu şekilde değil dedim.
Hemen eşarbını doladı başına "o ihsan olacak herife sorarım ben şimdi."
Tuttum kapıda onu.İçeri girmesini söyledim.
_"Kızım vallahi billahi art niyetim yoktu."
_biliyorum emine anne üzülme sen dedim.Söylemek gerekirse iki çift lafımızı esirgemeyiz sıkılma,daralma sen dedim.
Ellerini ovuşturmaya başladı.Tansiyonu çıktı sanırım o an. Oturmasını isteyip limon sıktım ve zorla içirdim.
_"Artık ben oğulun yüzüne nasıl bakarım Allahım" diyip dizlerin dövdü.
Teselli edilmeyecek derecede sinirlenmişlti ihsan beye.Biliyordum sabah ilk işi gidip bunun hesabını soracaktı ondan.Hatta her zaman yaptığı gibi söz konusu umut olunca dünyayı başlarına yıkacak,eline ne geçerse adamın kafasına atıcaktı.
Kolay değildi tabiki öz evladı kadar seviyor oğlumu ve laf ettirmiyor,üzülmesine göz yumamıyordu.
Yeni doğmuştu umutu eline teslim ettiğimde.
Bir arkadaşımın tavsiyesiyle gitmiştim kapısına emine annenin.
Kapıda görür görmez umutu kucağına aldı.
"Bu bebeklerin kokusuna bayılıyorum" dedi.
Sonra bana dönerek "çocuğun anası nerde?" diye sordu.
Ben desem inanırmısınız dedim? Sinirli bir şekilde "tabiki hayır" dedi.
O zaman arkadaşımla gözgöze gelip gülüştük.
Emine anneye kanım ısınmıştı.Kendine has şivesi vardı. Ne doğulular gibi konuşuyordu,nede bizler gibi.
Göçmendi.
Emine hanım diye söze başladım ama emine hanım benimle değil umutla ilgileniyordu maalesef.
Arkadaşıma dönerek bunun anası kimdir dedi?
Arkadaşımda ciddiyetle anası masada öldü dedi.Tekrar gülüştük.Emine hanım şivesiyle bir şeyler söyledi.
Sanırım kızıyordu bize.
Ölen birinin arkasından dalga geçilmez diyormuş meğer.
Sonra oturup para işini konuştuk.Yeni ev tutacaktım ve fiyatlar uçuktu. Hem kira,elektirik,su telefon,aidat dünyanın parasını tutuyordu.
Makul bir yol bulmaya çalıştık. Bu bebeğin bakım parasını kim verecek diye sordu bu sefer.
Ben dedim.Sen neyi oluyon bu oğlanın dedi.Anası dedim.Kocaman unutamayacağım bir kahkaha attı.
Sen benle dalgamı geçiyon.Daha sen minnacıksın dedi.Bu bebeği doğursa doğursa güçlü kuvvetli babayiğit bir ana doğuru dedi. Bir türlü inandıramadık annesinin ben olduğuma.
Sonra nedenlerimi sordu.Haklıydı bir sorumluluk alıyor üzerine ve neden aldığını bilmek istiyordu.
Az ve öz anlattım durumu. Bu sefer babasını sordu.İşte buna dilim varmadı.
Arkadaşım babası vefaat etti dedi.
Emine hanımın gözlerinin dolduğunu hatırlıyorum.Sonra şartlar konuşuldu. Ve çok az bir miktara bakacağını söyledi.Ama şartları vardı.
Tuttuğum evde rahat olmak kendini güvende hissetmek istiyoırdu.
Sözünü kestim o an.
_Bakın dedim.Kendi evin gibi rahat etmezsen eğer sana oğlumu emanet edemem.Suyu,elektiriği,yenileni,içeleni,harcananı,kırılanın,döküleni umursamam yeterki ona gerçekten bakın dedim.
Emine hanım durdu biraz sonra arkasına yaslandı.
Ohh be şimdi rahatladım dedi.
"Eller sıkıldı anlaşma" yapıldı.
Ve hala o gün bugündür aramızda bir husumet geçmedi.
Kendi evi gibi baktı küçük evimize.Oğlumu evlatlarından ayırmadı hiç.Onlar büyümüş ve hayırsız çıkmışlardı.
Kızına ağlardı zaman zaman ama sonunda mutlaka eklerdi "Allahım iyiki seni nasip etti bana diye"
O zaman beraber ağlardık.
Oğlumun odasının kapısı açıldı.Tuvalete giderken gölgesini gördüm.
Ses çıkartmadım.
"Emine annesi kurban gel bakayım" dedi emine abla.
Bizim koca adam mutfağın köşesinde göründü.
Emine abla "oğul sana bir şey soracam dedi"
Yüzü asık oğlan sor dedi.
Emine abla "ben iyice yaşlandım oğul.Eğer birgün bana bakman gerekirse bakarmısın yoksa kapıya koyar oğullarınmı baksın dersin."
Umut bunu algılamakta zorlandı biraz ama cevabını verdi.Senin oğlun ben değilmiyim tabiki bakarım dedi.Hem doktor olucam ben senin alamadığın ilaçları ben alıcam sana dedi.
"O an yer yarılsada içine girsem diye düşündüm.Emine annenin maaşını geciktirdiğimin farkına vardım.
Emine anne ben senin maaşını vermedim daha dedim.
"Emine anne duymamış olayım diyip kapattı ağzımı"
_Yarın mutlaka getiririm dedim.Kızgın kızgın baktı bana.
Nasıl unutmuştuım aylığını alıp ilaç alması gerekiyordu.Ve ben unutmuştum.
Birşeyler düşünmeliydim.Yoksa ilacını içmediği hergün onun için daha zor oluyordu.
Kendini yorgun hissediyor zaman zaman beynine giden damarlar yüzünden hafıza kaybı yaşıyordu.
Hemen arkadaşımı arayıp nöbetçi eczane bulamasını ve bir miktar para getirmesini istedim ilaçların adını verdim ve kapattım telefonu.
Emine anne anlamıştı sanırım bu yaptığımı ve yüzünü asmış bana bakıyordu.
Bir saat sonra arkadaşım gelmişti.Elinde bir torba ilaç hemde altı ay yetecek kadar.Emine anneye ilaçlarını verdi ve "emine sultan ayıp sana, kendine iyi bakmalısın sen bize lazmsın" dedi.
Emine anne dua etti.Altı aylık ilaçlarını görünce faltaşı gibi oldu gözleri bunlar ne depoyumu taşıdınız oğul siz dedi?
"Yok be emine anne beleşe veriyorlardı bende lazım olur diye aldım."
Emine anne sonunda güldü.Ben kafamı çevirdim gözlerime bakmak istiyordu.Ne zaman emine anne gözlerime baksa sanki minnet duyduğu için bakmış gibi utanıyordum.
Sonra çaylarımız geldi.Umut tekrar odasından çıkarak dayısına sarıldı konuştular biraz.
Sonra yanıma geldi umutun nesi var dedi. bende olayı anlattım tabi.
Üzülme sen yarın hesabını keseriz dedi.
Onun yanımda olması kendimi güvende olmamı hissettiriyordu.Ailemden bir fert'ti sanki ve bana yaptığı ağabeyliği, kardeşliği seviyordum.Onun için o benim oğlumun tek dayısıydı! Güldüm öylece.Ne oldu diye sordu.Söylemedim.
Saat geç olmuş umut uyumuştu. Odasına girdik dayısı açık olan avucundan öptü bende gıdısından.Ses yapmadan çıktık odadan emine anneye maaşını verdim ve özür diledim tekrar maaş biraz beklediğinden fazlaydı.
_Bu ne dedi?
_ Para dedim.
_Görüyorum para olduğunu ama çok bu dedi.
_Aman emine sultan sanada yaranılmıyor haa dedim.Ne kadar para verdiğimi bile bilmiyordum.Paranın kabarıklığından belliydi fazla olduğu ama biraz sonra duyacağım kadar tahmin etmiyordum.
Öptüm emine anneyi arabaya bindik.Arkadaşıma ne kadar para verdinki bana emine anne çok buldu dedim.
_"İki ay yetecek kadar" dedi. Güldüm.
_Oğlum naptın sen dedim.
_"Boşver aşkım o bunu hakediyordu!..
_İyide nasıl ödeyeceğim bunu sana? hemde üstüne ilaç parasınıda ekleyince bir anda ödeyemeyeceğim miktarda para yapıyordu. Baktı gözlerime bir gülsene dedi güldüm bende.İşte hanımefendi borcunuz bir gülücük karşılığında ödendi dendi ve sarıldı.
Sonra yola koyulduk.Saat gecenin üçüydü ve biz deli gibi kokoreç yemek istiyorduk.
En güzeli çiftliğe gitmekti.Giitk üç kokoreç iki kola içtik.
Sonra beni evime bıraktı.Umut olayınıda en yakın zamanda yani yarın halledeceğini söyledi.
Gerekirse taşınmamız gerekebilrmiş hazırlıklı ol dedi.Kafa salladım.Öptüm onu kocaman sarıldım ve indim arabadan.
Oğlumun lafları yüreğime dokunmuştu.Sabahı sabah ettim.Ev ahalisi kalkmadan oğlumu görmeliydi her zamanki gibi soluğu yanında aldım.Binadan içeri girip kapıyı açtım yavaşça Ayakkablıkta erkek ayakkabısı vardı.Bu hiç hoşuma gitmemişti.Belkide emine annenin oğullarından biriydi.Emine anne kalkmamıştı henüz.
Ama o ayakkıbılar bir an sinirime dokunmuştu.Sanki kendi evimde bir erkeğin olmasını kabullenemiyor gibiydim.Usulca umutun odasına yöneldim kapısını açtım yatağın içinde birisi daha vardı.Hele bunu hiç hazmedemezdim. Birisi oğluma sarılmış uyuyordu. Hemen aklıma gelen emine teyzenin oğlunun umutla yatmasıydı.Evet seviyordum salih abiyi ama neden gelmşti madem gelmişti neden umutla yatıyordu?
Elimle dürttüm onu kalkmasını söyledim yataktan.Boğuk bir ses "yaa git" dedi.
Allah allah kimdi bu acaba?
Çarşahı hızlıca üzerlerinden çektim.Arkadaşımın yüzünü görünce kocaman bir ohh çektim.
Arkadaşımda şaşırmıştı.
_"Ne oluyor ya sabahın köründe" dedi.
_Bende "senmiydin abi ya dedim".
_"Başka kim olacak kızım" dedi.
_"Hem niye geldin sen? Rüyandamı gördün bizi"
_Yok uyku tutmadı dedim.
Saat kaç diye sordu 06.15 olduğunu söyledim.
_"O zaman git yat" dedi.
_"Senin ne işin var burda"
_Sanane sana hesapmı vereceğim dedi.
Bende yüzsüz,ukala dedim.
_"Kalk çocuk vıcık vıcık terlemiş salona yat ."
_"Sen çok biliyorsun.Git başımızdan çok uykum var" dedi.
_Öğlen beni gel al dedim.Tamam dedi.
Bende usulca çıktım odadan.Antrede emine anneye yakalandım.Artık sessiz geliş gidişlerime alışmıştı ve korkmuyordu eskisi kadar.
_"Ne oldu dayanadın demi?" dedi.
_"Evet" dedim.
_"Sonra gitmem gerektiğini söyleyip sokaklarda dolaştım.Eve gelip iyi bir uykuyu hakettiğimi düşündüm.Öğlen kalkacaktım ve dün akşamın hesabını soracaktım ihsan beye."
Oğlumlada konuşacaktım.Ölümün ne olduğunu bildiği halde en sade dille anlatacaktım.Yada dayısına bırakacaktyım o işi ve öylede yaptım dayısı anlattı ölümü.Umutta kolay kabullenmesede beni anlamaya çalıştığını söylemiş.
Ama nedense yetim sözcüğünü sevmemiş.
Şimdi oğlumun tek hayali bir gün babasıyla cennette uçurtma uçuracağı günü beklemek.Birde ihsan amcasını babasıyla tanıştıracakmış cennette.Şimdi bunların hayalini kuruyor.
Elinde bir resim saçları uzun bir adama ait! Babasının resmiyle yatıp,babasının resmiyle kalkıyor.Şimdi sorduğu soruların cevapları daha kısa.
_"Anne cennet güzel midir?"
_"Anne cennete ne zaman gideceğiz?"
_"Anne cennette babam bekleyecek demi beni?"
_"Hem görürse tanır beni, oğlum der dimi anne?"
_"Anne cennette Deniz daymda olacakmı?"
_"Anne biliyorum çok soru soruyorum ama cennet bizim evden büyük müdür?...



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın deneysel kümesinde bulunan diğer yazıları...
Hayatta En Çok Kime Güvenilir?
Ödül Olabilmek!
Masallar...
Üzgünüm!

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Hoşçakal Barış. [Deneme]


Hilal ÖZGÜL kimdir?

Hiç kimseyim,belkide çok kişiyim!

Etkilendiği Yazarlar:
Cezmi Ersöz,Nazım Hikmet Ran,Ahmet Arif,


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Hilal ÖZGÜL, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.