Bazen evrende yalnız olduğumuzu düşünürüm, bazen de olmadığmızı. Her iki durumda da bu düşünce beni afallatır. -Arthur C. Clarke |
|
||||||||||
|
ilk patikanın en başında bir sarı laleydi susamış çocuktum şafaktı otlarım hangi cehennemde duydun ilahileri bir yuvarlak bile olmayan dünya doğar her böcekten bir göz her damlanın içinde gizli bir sanrı buz bayraklarının kırılması yıkılması babil’in daha bir çok geceden çıkagelmesi insansız atların nal sesleri toz duman sesleri kaosun gülümsemesi burçlarda ve yıldızlarda ve onlarla çarpışması buzların ve ayın ırmakların dibinde denizlerin dibinde karışması rüzgarın denizin en derinin de kurulan çadır sesi yükselen bebek çığlığı satılık mutlulukların sabahı uykuyla uyanma arası bir yerde yapay azınlık paha biçilmez bedenler sürüklenip giden gölgeler gibi ucuz bir yaşam biçimi tek hücreli okumalar ve yenilgi tüm denizlerin dibinde çadırlar ve bebek çığlıkları tekrarlanan dalgaların dilinde ki o dalgalar içini dökmek bir koro bir filarmoni bir fırsat belki sonsuza dek kayıtsız zenginliklerin fışkırdığı yakut havuzlar son fırsatı insanlığın ve ölümün her yerdeliği her yerdeliği giyotinin yanlarından upuzun geçip giden kalabalığa rağmen kavramın birlikteliği en acımasız zevklerin görkemi binlerce metnin içinden damıtılıp o rüya resimleri kokuları sesleri dokunulamayan dokunulduğunda uzaklaşan ve olmayana karşı bekliyor denizlerin dibinde çadırlar ve bebek sesleri zamanı dokudukça edinilen mükemmellik ve suskunluğun anlatısı yıldızlara ulaştığındaki sessizlik satılmadı henüz kaygısız ışıkların dansındaki aşıklar tüm renklerin içinde parlamaya devam ediyorlar o kesilmiş ağaçların arkası o çıplaklık kahretse de ve hala efsaneler ve hala sihirli gökler birde onun gözleri her zerreden binlerce bakan görülmemiş bir buse gibi görkemli dans eden sürükleyen yanına çağıran bir ezgi gibi kaygısızca akar çadırların yanından zaman çok kaygısızca süslenir toprak çiçeklerin gölgesinde ve atların ve düştü ve düşecek bir garip sürgün kapıların arkasından kapandığı kayıkların o inanılmaz yalnızlığı çocukluk durakları önünden bir çok kesit birçok yüzler küçük bir kızın eylül gözleri üzüm gözleri bazen yükseldim sandığın anda gökyüzünün çöktüğünü durağanlığını ve her şeyin bir iç havuzda toplandığını ağır sancılı bir yürekle hissedersin canının yandığını ve sessizce kanatlandılar gizlediler değerli taşları ve denizlerin en derininde çadırlar bebek çığlıkları hiçbir ağlama bu kadar yakıcı olamazdı
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Suat Seymen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |