..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Materyalist bir dünyada yaşıyoruz, ve ben de materyalist bir kızım -Madonna
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Modern > burhan




10 Mayıs 2007
Yaşanmışlığın Hayaleti  
burhan
Kaybedenlerin sessiz çığlıdır bu öykü,bütün kaybedenlere şapka çıkarırım...


:AIJJ:
Meydandan aşağı yürüyordum,kalabalıktan göz gözü görmüyordu.Kalabalığın arasından bir kıvılcım süzülüyordu.Bu bir hayaletti,elini açmış dileniyordu.Hayalet görmeyi hep istemişimdir.Sonunda gerçek bir hayalet görebilmiştim.Hayaleti geride bırakıp yoluma devam ettim...

Günlerden bir gün yine meydandan aşağı iniyordum,meydanın ortasında çadırdan bir fotoğraf sergisi açılmıştı.Serginin konusu Kuvayi Milliye askerlerinin savaşa gitmeden ,savaşta ve savaştan sonra çekilmiş resimleriyle ilgiliydi,o anı ilginç kılan ise bu çadır sergiden havaya yayılan Ege yöresinin Efe şarkılarının hayaleti coşturmasıydı.Hayalet dans ediyordu,Zeybek oynuyordu,kendini müziğin akışına bırakmıştı,coşmuştu,hayaletler de coşar,bilirim bunu.Coşkunun hayaletinden hoşlanmazsak işte o zamn ölmüşüzdür.Hayaletin bir ayağı topallıyordu.Kolunun altındaki koltuk değnekleriyle dans ediyordu,yanından geçen geçen delikanlılar onunla dalga geçiyordu,kendi zavallılıklarına bakıp gülüyorlardı.Hayalet umursamadan dans ediyordu.Hayaleti sevmiştim.Gözleri alkoliklere özgü bir şekilde kan çanağındandı.Gözlerindeki beyazlar alkolün cehenneminde kaybolmuştu.Yaşanmışlığın hayaletiydi o.Sakalları sarkmış,Kral Arthur'un büyücü Merlini gibiydi.İçimdeki benzetme zorululuğu onu şekillendirmişti ama bence onun çekli yoktu.Yoksa o bir mistik büyücümüydü,büyücüyse eğer büyülemek için etrafta dolaşması yeterliydi.Hayaleti coşkunun dansıyla başbaşa bıraktım her ne kadar çalan müzüğin anlamı coşkuyu çağrıştırmadıysa da...

Sahilde oturup düşünmeyi severim.Fakat bugün benim için çok farklı olacaktı.Bu sefer çok farklı bir mekânda olmama rağmen büyücü Merlin'i biraz ilerideki bankta otururken gördüm.Yine aynı kan çanağı gözler,uzun saçlar,uzun sakal,koltuk değneği,elinde bira kutusu,içiyor,gemileri,yelkenlileri izliyordu,kaybolmuş gençliğini arıyordu.Onunla konuşmak için can atıyordum.Yanında kimse oturmuyordu.Gırtlağından çıkan hırıltılar,motoru bozulmuş,parça parça,çalışmaya çalışan eski bir motosiklet sesini andırıyordu.Yanına oturdum,hiç istifini bozmadan uzak ufuklara bakmaya devam ediyordu,gençliğin anlık cesaretine kendimi kaptıraraktan dialogu başlatan ilk hamleyi yaptım.

- Manzara ne kadar güzel öyle değil mi,efendim.ü
- Öhhö,öhhö.Evet, amma kıymetini bilen yok.
- Neden,bizler kıymetini biliyoruz,mesela siz ve ben.
- Sadece biz yeterli değiliz,şu aşağıdaki o.. çocuklarına söyle sen onu!

Aşağıdaki havuzlu villayı kastediyordu.Birde villanın yanında dev bir yüzme havuzlu su parkı vardı.Bu arada birasını yudumlamaya devam ediyordu.Sigaranın bittiğinden dert yanıyordu.Sanırım hayalet gittikçe insanlaşıyordu... Bu duruma el atmam gerektiğini anladım.Pili bitmeye başlamıştı.Yakıt ikmali şarttı.Bakkala gittim,bir paket sigara aldım ona,paketi açtı,yaktı,kendine geldi ve hayalet sonunda geri dönmüştü eski haline...
Hava kararıyordu,akşam oluyordu,vapuru kaçırmamalıydım.Hayaleti orda bıraktım,yüzeysel gerçekliğim bir mıknatıs gibi beni kendine çekiy-
ordu.Boş ve anlamsız yoluma geri döndüm.Onu tanıyanlar ,gerçekten ona inananlar vardı,yaşanmışlığın hayaleti onları da büyülemişti...

...Bu kez karşıdan geliyordu.Bu sefer biraz tıraşlanmıştı.Saçları kısalmış.Sakalları düzeltilmişti gereksiz düzenin saçmaları tarafından ...
Yine topallıyordu belki orasından tanımıştım yaşanmışlığın hayaletini...
Koluna girdim,itiraz etmedi,hayalet belki de insanca davranılmaya şiddetle susamıştı bir kutu efes pilsen birasından başka... Ama bilmiyor ki ne kadar ümitsiz bir susama bu.İnsanlığa geçmek istiyorsa gerçekten sıkıcı olmaya karar vermiş demektir.Nereye gitmek istediğinin farkında değil.Yanlışlık ya da doğruluk değildi bu sorunun cevabı.Cevapsızlık soruların en zor ama en imkânsız tatminidir.Ona insan olmayı öğütleyemem,içkisi ve sigarasıyla aşırı insan kokuyor diyemem.Hayletler kukusuz olmalıdır.Belki bende bir hayalet olmaya adayım...kimbilir...bilemem...

Tutarsızlık her zaman vardır bir yerlerde gizli olsa dahi mutlaka ortaya çıkacaktır.Cizvit Papazlarını çelişki tanımını insanlar yapmıştır.İnsan iki ayaklı bir çelişkiler bütünüdür.Dindar olduğunu söyleyen hiç farkında olmadan mutlaka bir günah işlemiştir.Dürüst olduğunu söyleyen aralarda bir yerde kum taneciği kadar bile olsa dahi mutlaka bir yalan söylemiştir...

- Sende bir değişiklik gördüm yaşlı çakal.
- Saçlarımı kestirttim.Hastenede kestiler.
- Hastane mi,ne hastanesi!?
- Üç ay hastanede yattım.
- Geçmiş olsun.

Fazlasıyla insandık artık,bittik,tükendik...
Koluna girdim caddeden sağa saptık.Bakkala girdik.İstediği sigaradan bulamadı ve diğer alternatife geçti...Sigarasını yakıp içmeye koyuldu.İçinde dinazor heykeli bulunan parkta oturduk,hatırımı sordu,konuştuk.İçki parası istedi.Verdim.İçkiye ihtiyacı vardı.Belki bu adamı defalarca gördükten sonra değişemeyeceğini,düzelemeyeceğini anlamıştım.Düzelse ne olacaktı ki,insansı olması kâfi olacaktı onun için.Bu kâfilik ona yettiği gibi bana da yetmiş olacaktı.

Herkesin vafiy kitabı yazılmalıydı tıpkı Yayha gibi...

Bir süre oturduktan sonra dilenmek için meydana çıkmak istediğini söyledi.Umutsuzca yürümeye koyuldu bu sefer tek başına en üstün olarak.Gitti.

Hesaplaşma günü geldi.Yaşanmışlığın hayaletiyle yüzleşecektim.Gerçekte neyin timsali olduğunu söyleyecektim.Soluğu yanında aldım.Yanında bir içkici arkadaşı daha vardı.Yalı adam içkisi yudumlarkene onun özgürlüğün,rahatlığın,sorumsuzluğun tropikal adasındaki tek yabancı olduğundan bahsediyordum.Adam başını sallıyordu...

- Senden çok ilham aldım yaşlı kurt!
- Herkes benden ilham almıştır bazı bazı...öhhooo...!!!


Bu öykü Ercan Lafçıoğlu'na atfedilmiştir.

Yazan : Burhan Keşiş



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


burhan kimdir?

Öykülerimde beni bulacaklardır. . .

Etkilendiği Yazarlar:
bukowski,sait faik,mickey rourke


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © burhan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.