Sevgi sabırlı ve yürektendir, sevgi kıskanç ve övüngen değildir. -İncil |
|
||||||||||
|
14,04,2004 Başlangıç ........ aslında bir önsöz iyi gider ama, şöyle mizansen tam olsun diyerekten neyse idare ediceez artık 15,04,2004 Şimdi gidiyorum güneşin karanlığına doğru, hayatın nasılda olgusallıktan uzak oluşunu bile hissetmeden, bu öyle bir konseptdir ki ne olduğunu bile anlayamazsın. Anladığın tek şey ise yalnızlığındır. İşte bunu da anladığında kayan çoktan metabolizmayı bulmuştur. Üstadında (bkz.Tolstoy –Diriliş- sayfa bilmem kaç) söylediği gibi “ o da , hani şu birkaç tane dil bilen ve iyi eğitim görmüş, baba parasalıyla kendini insanlardan yukarıda gören mahlukatlardan idi ” işte hayat budur. . Dimi cevat abi .........”EVET”. 16,04,2004 Hani seni seviyorum diye bir laf vardır ya, herkesin diline sakız olan laf....... işte bu laf çok önemlidir. ancak önemini bilmek lazımdır buda çok önemlidir. Ya işte hayatta böyledir. Önünde durmazsan iyi olur. Aslında iyi olması da iyidir.rrrrrrrrrrrrrrrrööööööööööaaaaaaaaaaaaaaaahhhhhhhh.iyi olmanın iyiliği ise iyimserliktir bu da kötümserliğin zıttı dır ki çok önemlidir. Ya, işte böyle humanizm, polianna sonra da post modern yaklaşımlar dahilinde hayatı irdelemek, iyi olması yanında iyidir ama kişiyi daha çok iyi yi aramaya, kötüden uzaklaşmaya iter. Dimi cevat abi...........”EVET”. 17,04,2004 İşte yine oldu bir sabah........ hayatın ritmine binaen erkenden kalkıldı.el-yüz yıkandı akabinde sıçıldı ve sonra üst-baş değişilip işe yollanıldı..... .Bu hayatın ritmi öyle bir ritimdir ki, ritimseldir ve sonunda tüm ritim bünyesinde barındırır. Zaten konseptin özü de bunu gerektirir. 18.04.04 Ve yine seninle, sensiz demiş....Cezmi baba ve hayatın rasyonel sekülarist , popülist politikalarını baz alarak olguya dair ne varsa kusmuş ortamlara. Bu da bizim ir-rasyonel hayat felsefemizin ürünü değil midir. Bu günden itibaren bir geyik olayına giriyorum ve her gün bir konuya dair beklentilerimi ve görüşlerimi aktaracağım sana bilgisayar olarak. Beni iyi dinle. © - ® - ™ bugün aborjinlerin gelişmiş. Australia sı önce hayatlarına bir değinelim, Aborjinler nerden geldiği belli olmayan bir millet türü idi. Öyle idi ama sonraları ne oldu. Astekler geldi ve bu aborjin kardeşleri anavatanlarında birer parya konumuna düşürdüler. Gerçi adamlar sonraları abartıp taaa Çanakkale önlerine geldiler ama bizim Mehmetçiklerimiz tabi saldı kobraları alem üstüne. Hele o seyit çavuş yok mu adam 276 kiloluk top mermisini kaldırarak bir gemiyi indirmiş, tabi bunlar savaştan enstantaneler ben yaşamadım o günleri, öyle anlatıyorlar. Bugün Pazar ve ben çalışıyorum. Her şey deneyim için, yürüyüş kararı sayılacak.......”SAY” 19,04,2004 Merhaba ey şahım, nasılsın, geyiğine bugün de dolduralım seni, değil mi sonra bizi unuttun deme. İşe başlayalı 6-7 gün oldu. Ancak henüz hatasız bir mahsup yada tediye hazırlayamadım, ama olacak gibi bakalım nasip, işi öğreniyorum gibi, zaten beni biliyorsun. Anlamam, anlamam, anladım mı da motor öğrenme olur. Neyse bugün seninle ne yapalım .................mmmmmmım buldum. Türk sanayisini irdeleyebiliriz, kabaca; malum bir çin tehdidi var ülkemiz sanayisinde adamlar çok düşük maliyetli iş gücü istihdam edebiliyorlar. Bu durum gelecekte-birkaç yıl içinde- başımıza çok büyük dertler açacak zaten emek yoğun olan üretim hacmimiz, Avrupa ülkelerinin ucuz iş gücü bulmak ümidi ile yatırımlarını çine kaydırması, bize girer abiciim, aaaaaaaaaartı biz çin malları ilen rekabet edemeyiz. Bu durum ise Türk sanayisinin içine eder.Peki bu durumun reçetesi nedir abicim , yapmamız gereken pahada ağır, katma değeri yüksek malların üretimine gitmeliyiz yani işin teknik olarak açıklanması, kredibilite nin düzenlenmesi ilen mevcut emek yoğun üretim hacminden, sermaye yoğun üretim hacmine geçişi hızlı bir şekilde yapmalıyız. Yoksa kayan çok pis girer abiciiim sonra geri dönüşü de olmaz. ŞAP diye otururuz. Buna mecburuz dimi Cevat abi.......... “EVET” © 20,04,2004 Evet bugün geyiğin dibine vurma zamanı..........şimdi 18 yy. Avrupa sın da İngiliz bilim adamları, paradigma kavramını gün yüzüne çıkarmaya çalışırken, tıkandılar ve her şeye bir isim bulmak zorunda kaldılar ve buna da “olgu” dediler. Zaten zamanın sekülarist convertibilitesinin de, bunu gerektiren yegane compozizosyonu da bu idi. O zamanlardan önce 14 yy. machavelli”si , “sana dair ne varsa mubahtır ve insanların ve toplumların değer yargılarının, yaşayış biçimlerinin, folklor ünün conseptinde yatan yegane unsur iklimdir” demiştir. Bu hadisenin bağlamındaki sürrealist- popülist ve sonraları post-keynesyen politikaların özünü oluşturmaya muktedir bir durum oluşturması makro bazda ele anılması geren bir durumun olguya dair izdüşümüdür. Metalaşan dünyadaki insan açmazlarının kökeninde yatan bu durum insanların içinde yaşadıkları toplumsal biyoritmin başlangıcına bir örnek teşkil etmektedir .Buna en yakın açıklamayı yapan metamorfoz sürecinin duayenlerinden Descartes’ in doktrinleri tüm Dünyayı bağlayıcı nitelikte teoremler geliştirmiştir. Descartes, Big-bang’in o güne kadar olan tüm yaradılış felsefesini bir kenara atmasına mas har olan durumun orijinindeki komplike ve spesifik sendromal sorunları tek bir laf olan “düşünüyorum öyle ise varım” felsefesi ile yerle bir etmiş ve Marksistleri yeni perspektiflere doğru yöneltmiştir. Dimi Cevat abi......... “EVET” . 21,042004 Cevat bey tatilde............® 22,04,2004 Baba sana dün bir şey yazamadık idare et okey........™ 23,04,2004 Baba naber nasıl gidiyor. Uzun zamandır seni boşladım senin anlayacağın artık seni pek sallamıyorum. Adam mısın lan sen hıyar, artist dötün mü kalktı. Adam ol olm önce. Bu alemde kral mı sandın kendini denyo. Olm bu alemin kralı cevat abidir bunu böyle bilesin patavatsızlığın alemi yok ne öyle iki gün yazmadık diye havalara giriyorsun walla kodum mu oturturum. Dallama oyarım lan seni bok çuvalı. Olm sen bittin lan. Hıyar ağası seni...................................... “PARDON” 24,04,2004 Eyvallah, hayat işte, bazen hızlı aka bazen yavaş. Dün gece saat 1 de odama geldim. Sabah saat çaldı uyandım ama ne kafi kalkamadım, uyuya kalmışım... bir baktım sezgin abi bana bağırıyor Ömer Ömer diye hemen kalktım naralara. Ya hayat çok şüpheci dumur detayı olayına binaen geçip gidiyor, artık canım sıkılmaya başladı ne bileyim dar mı desem bol mu bu değil işte böyle olmamalı be abi. Lan cevat dallaması seni de eşekler kovalasın yeter lan bana çektirdiklerin ne lan bu böyle çekilir mi be hayat life is güzeldir. He he ne cümle yapısı ne anlam bilgisi tüm noktalamaların dibine vurdum. Hayatın rasyonalitesinde alabora olmuş gençliğimin download olmuş manifestosunun amortismanını gözetecek süvarilerden yoksun bir yorgun savaşçıymışım gibi geliyor insanlar üzerime doğru ve bu beni artık rahatsız etmeye başladı “YA GENE NE SAÇMALIYORUM BEN YA” dememeli insan dimi cevat abi.............................................- hadi lan oradan bundan sonra sana akıl ve ilham vermeyeceğim. 25,04,2004 Evet sonunda sezonu açtık ilk turist abiler köyümüze iştirak ettiler. Çalışmalar tamamlandı. Şimdi turistler gelecek abiciim güneşlenip, davar gibi kitap okuyup gidecekler. Gene olan Türk turizmine olacak. Halbuki mevcut standart tatil köyleri ve otellerin yerini, daha profesyonel çalışan işletmeler daha bol yıldızlı işletmeler alsa, katma değeri yüksek hizmet anlayışı ile turist başına 760 dolar olan ortalama turist getirisi, 10,000 dolara neden çıkmasın dimi abiciim. Ya olacağı bir tane 7 yıldızlı büyük bir otel. Bunun finansmanını, büyük otel sahipleri bir araya gelerek tüzel kişiliği olan bir firma kurma yolu ile ve devletin de sağladığı sübvansiyonlarla kotarmak güç bir durum olmasa gerek. İşte böyle seviyesiz konjektürel imaj, seviyesiz müşteri, seviyesiz hizmet, sonunda da seviyesiz katma değeri getiriyor hali ile. -Korum lan dimi Cevat abi ...................-hadi len................-çok kırdın beni be abi....................-sen kaşındın olum................. 26,04,2004 Ordu’nun dereleri aksa yukarı aksa vermem seniii...........neyi vermiyon. El oğlu öyle bir alıyor ki שּׁ שּׁ שּׁ שּׁ שּׁ שּׁ שּׁ 27,04,2004 For whom the bell tolls anlamına gelen çanlar kimin için çalıyor –ters bir yaklaşım oldu ama- üstadın nakşettiği naçizane hardrock conseptinden bir demettir. So what..... 28,04,2004 Dın dın dın dııııııııııııın......................... dın dın dın dınnnn........................dın dın dın dınnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnn ...........dıt..................................ı can remem..........-one- 29,04,2004 Merhaba ey yavru nasılsın, içimden bir şey yazmak gelmiyor bir “C” atıp gidicem................hadi seni, piramitlerin gizemli mimari oluşumuyla baş başa bırakıyorum. Take care.....................when a men lies he murder some part of the world anlamına gelen insan bir kez yalan söylediğinde dünyadan bir parça öldürür doktrini çerçevesinde............ 30,04,2004 Düşünsel conseptin halkalarından olan sürrealist yaklaşımın, hayata dair beklentileri tek bir çatıda olan, mutlak pozitif düşünce odaklı düşünme yapısı insanların ancak yüzyıllar boyu süregelen bir süreç sonucunda devinimini tamamlanmıştır. Bu olgu kişisel gelişim orijinli olup beklentilerin rasyonel olması yolunda hızla yayılarak günümüzde adaptif olan beklentileri rasyonalite bütünselliği altında birleştirmeyi başarmıştır. Buna uygun hareket eden toplumlar medeniyetlerini ilerleterek, 1.Dünya ülkelerini, uymayan toplumlar ise III.Dünya ülkelerini oluşturmuşlardır. Sence de öyle değil mi Cevat Abi ................-SU GÖTÜRMEZ.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © ömer ekşi, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |