En tatlı sevinçler, en hiddetli kederler sevgidedir. -Pearl Bailey |
|
||||||||||
|
bilirsiniz tek parti döneminde resmi ideoloji haline gelen, halkevleri ve köy enstitüleri ile yaygınlaşan bir "dekoratif türklük" anlayışı çerçevesinde dilbilimciler (?) türkçeyi tasfiye ve tesviye ile yola getirmeye uğraştılar. bunların bazısı bir milletin dili ile oynamanın, o milletin hayatıyla oynamak demek olacağının farkındaydı ve bazısı farkında değildi. bu farkındalık çok da önemli değil çünkü uygulanan "türkçede özleşme" bu milleti millet yapan ilkelerin üzerinde oynanan oyunun bir fakültesiydi. millletin hayatı değişmeden dilin değişmediğini gördük. yani eskiler gibi yaşamaya devam edenler eskiler gibi konuşmaya devam ettiler. zamanla yeni nesiller başka bir hayatı yaşamaya ve değişmeye can attıkları süreç içerisinde dillerini de yenilediler ve karışan hayatla birlikte nur topu gibi karmakarışık bir türkçemiz oldu. dilbilimci için dil edilgindir. statiktir. sözlükte durduğu gibi durur. oysa dil hiç de sözlükte durduğu gibi durmaz. hayat değiştikçe dil de değişir ve "sözlükler atıl kalır." kültür ve medeniyet sahasında bir terbiye yapılmaksızın sözlüklerde yapılan her türlü çalışma ölü doğacaktır. hukukta ve toplumbilimde önemli bir kavram var: kadük. hayatta karşılığı kalmamış kavramlar kadüktür yani artık iş göremez hale gelmiş bir uzuvdur. mesela "fingirdeşmek" Gülümseme kavramı artık türk dili içerisinde kadüktür. yerini flört (ing.flirt, çapkınlık) kelimesine bıraktı. yine mesela yeniçeri ortadan kalktıktan sonra "civelek" kelimesinin yaşadışı değişikliği de bu neviden sayabiliriz. ecnebi tarz hayat ülkemize girdikçe o hayatın kelimeleri de dilimize elbette girecek. yabancı kelimelere yerli karşılıklar icat etme çabası şuna benzer ki, adam verem olmuş ciğerleri parçalanıyor, siz etrafta kağıt mendil soruşturuyorsunuz kanlı iltihapla etraf kirlenmesin diye. son olarak bir şey sormak istiyorum; bildiğim kadarıyla oktay sinanoğlu sahasında yekta, bir müstesna bilgin olsa gerek. sosyal bilimlerde, dilbilimde ya da siyasal bilimlerde bir ihtisası var mı?
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © SSSSSSSSSSSSSSSSSSSS, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |