Hayat üstüme üstüme geldikçe, arkama bakmadan kaçmak istiyorum. Hep, amaçsızca girdiğim denizde kendi kendimi boğmaya çalışırken buluyorum kendimi... Neden? O suya kendi başıma girdiğim halde neden çıkamıyorum? Neden pes ediyorum hemen? Oysa başarabilirim, dalgalar yükseldiğinde çırpınabilir, bu hayat denizinden mücadele ederek kurtulabilirim... Onu yenebilme şansım varken neden kaçıyorum sürekli? Neden bir parça umut yok o dev dalgaları aşmak için içimde? Kendime neden bu kadar haksızlık yapıyorum, bu yalan dünyada yaşayanların hepsi bencilken? Kendime olan inancım nerede? Nerede kaybettim kendime olan güvenimi, saygımı? Nerede hata yaptım, o kadar kusursuz olmaya çalıştığım halde? Ben ki; akla gelebilecek en büyük çılgınlıkları yapmaktan kaçınmayan, ne olursa olsun amaçsızca sırıtan, hayatı son günüymüş gibi yaşayan biriydim, bu hallere nasıl düştüm? Nasıl girdim ki bu bataklığa, ne kadar çabalasam çıkamıyorum... Neden kendi denizimde boğuluyorum, niye kimse kurtarmaya gelmiyor beni? Neden tüm insanlar çıkarcı ve acımasız olmuş? Dost dediğin neden düşmanın oluyor birden bire? İnsanlar neden hep alaycı ve ukala? Dünya bu kadar kötülüklerle doluyken, herkes sahte ve arsızken... O zaman neden çıkayım ki denizimden, beni bir tek o anlıyorken? Bu yalancı dünyada yaşamaktansa kendimi kendi duygu denizimde boğmak... Ya da tüm sararmış sayfaları geride bırakarak tertemiz bir sayfa açmak kendime... Önümde iki seçenek var ve ben hangisini seçmeliyim bilemiyorum... Kaçmalı mıyım dalgalardan, yoksa onları bir çırpıda aşmalı mı? Ağlamalı mı, gülmeli mi? Somurtmalı mı yoksa sebepsiz yere gülmeli mi? Yaşamak ya da ölmek... Benim için en doğru seçenek ne? Biliyorum, bazen hayat insanları öylesine dibe batırıyor ki... Yine de kişi kendini motive ediyor, kendine inanıyor ve eskisi gibi dimdik ayakta durmayı başarabiliyor... Benim için de öyle, çok yalpaladım bu hayat yolunda, hatta bir gün öyle kötü düştüm ki, kalkmak, dimdik ayakta durmak, yürüyebilmek için canımı dişime taktığım anlarım oldu. Hayat bana hep acımasız ve sahte oyunlarını oynadı durdu, ama ben kanmadım onun maskeli yüzüne... Bu sefer de kanmamalıyım, kanmamam gerek; yine eskisi gibi başım yukarıda olmalı ona karşı... Çivi misali ona, onun yaptığı acımasızlıklara, onun gibi davranarak karşılık vermem gerekiyor... Bunun için tekrar ayağa kalkmam ve sımsıkı sarılmam lazım beni seven herkese, bana bugüne kadar destek olan nadir kişilere... Onların hatrına tutunmam lazım bu ikiyüzlü hayata... Yavaşça kalkmam ve yürümem lazım... Git gide güçlenip koşmalıyım hayat yolunda bütün engellere rağmen; onlara takılmadan, düşmeden; düşsem de pes etmeyip, kaçmayıp mücadele ederek... Evet, yaklaşıyorum giderek bitiş çizgisine; az kaldı, kendime olan inancımı da buldum nihayet... Ve... Kendimle ve hayatla olan savaşta kazanan tek kişi oldum sonunda... Şimdi hayat daha da güzel ve ben artık dimdik durabiliyorum...