Bir takım şeyler görürsünüz ve "Niye?" diye sorarsınız. Ben ise bir takım şeyler düşlerim ve "Niye olmasın?" diye sorarım. -George Bernard Shaw |
|
||||||||||
|
Yağmurlu bir nisan akşamıydı. Her hafta sonu olduğu gibi bu hafta sonu da işten geç çıkmıştım.Yoğun,yorucu bir iş gününün ardından ağır ve emin adımlarla evin yolunu tutmuş yürüyordum.o gece sukunetin kollarında huzura doğru uzayan caddede yolculuğa çıkmış gibi hissediyordum kendimi. düzenli bir yaşantım,huzur ve mutluluk dolu bir evliliğim vardı. Birçok şeye sahiptim ama nedense içimde açıklığa kavuşturamadığım,bir türlü nedenini bulamadığım mutsuzluğum,hayatımda eksik olan bir şeylerin varlığı beni rahatsız ediyordu.bu düşünceler içerisinde sokağa girmiştim. gecenin karalıkta boğulduğu saatlerde gökyüzünde daha önce hiç görmediğim kadar güzel bir yıldız gözüme ilişti.o kadar parlak,o kadar tatlıydı ki birden hüzün nehirlerine çağlayan şelaleler gibi duygularım sokağa akmaya başladı. bu sırada gök yüzünden bir yıldız kayıp yanağıma düştü. yüreğim yerinden fırlayacak şekilde çarpmaya başladı.zaman ansısın durdu,rüzgar artık esmiyor,dallar kıpırdamıyordu,etrafımdaki her şey zamana riayet etmiş,dünya olduğu yere yığılıp kalmıştı.şaşkınlıktan dilim tutulmuş, gözlerim irileşmişti. Yanağımdaki yıldız.öylesine güzel öylesine tatlıydı ki göz bebeklerim şeklini almıştı. gökyüzüne doğru baktığımda her yer karanlıktı,biraz önce orada gördüğüm yıldız şimdi hafif bir tebessümle bana bakıyordu.bakışlarında öylesine güzel bir mana öylesine bir masumanelik vardı ki tüm ruhum sukunet ve huzurla dolmuştu,boşlukta sallandığım ,içimde eksikliğini hissettiğim garip duygularım ansızın yok olup gitmişti. -Herhalde yolunu şaşırmış bir yıldız-diye düşünürken;bana- yolunu kaybetmediğini gök yüzündeki en güzel ,en tatlı ,en alımlı yıldız olduğunu, her yıldızın zamanı geldiğinde bir yerlere düşeceğini anlatmaya başladı.şaşkınlığımı hala üzerimden atamamıştım -hala gökyüzünde çok yıldız var,hala orada bekliyorlar,sen neden düştün,neden onları terk ettin-diye sormaktan kendimi alamadım.Bana çok eski bir kehanetten bahsetmeye başladı.-Gün gelecek gökyüzünün en güzel yıldızıyla yeryüzünün en tatlı perisinin birbirlerine kavuşacaklarını,içlerindeki mutluluk tohumlarının yeşerip kainatın büyülü çiçeği olan huzurun yüreklerinde açacağından bahsederken… yavaşça yanağımdan süzülüp yağmur tanecikleriyle birlikte dudaklarımda kayboldu. Dudağımdaki sıcak bir ıslaklıkla uyandığımdan tam dokuz ay sonra sen dünyaya geldin biriciğim.kehanet gerçek olmuştu. şimdi ne zaman bir yıldız kaysa yeni kehanetlerin, tatlı bir perinin mutluluğunu yazdığını biliyorum……
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © mustafa kobaş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |