Bilinç ruhun sesidir, tutkular ise bedenin. -Rousseau |
|
||||||||||
|
Sonra düşündüm kendi kendime. Öylece çekiştirip dizlerimi karnıma, çenem diz kapaklarıma dayalı ! nereye ve neden baktığımı bilmeden düşündüm. Son resmin çerçeveden çıkmış yanmayı beklerken. Bir film şeridi derler yani hani ! öylece aktın gittin gözlerimden. Tıpkı sen giderken değersiz dediğin yaşlar gibi. İliğime dolanmış sarmaşığın, kuruyup çözülüşü gibi düştün içimden. Sanmıştım ki basit olacak ! öyle bir sarstın ki beni, sen düşerken en derin yerden, ölüyorum zannettim ! depremdi kopuşun yüreğimden. Derken, birkaç şiirin geldi aklıma / sayıkladım. Hazin geçmişimi bir geminin denizi yaran burnu gibi yardım. Dalga dalga dubalarıma çarpan kelimelerin, gücünü yitirmiş vuruşlar ekti sahilime. Ne bir kum tanesi oynadı yerinden, ne de martılar heyecanlandı. O zaman anladım ki bittin ben de. Ama öyle bir koptun ki içimden ! vurgun yemiş yüreğimi / söküp almıştın yerinden. Hani kumral saçlarında gezinen rüzgar pencereme taşımıştı ya seni. Yüzün buğulu camlarda resim, menekşelerin her rengi gözlerinde açmıştı ya ! maviye gebeydi ya düşlerin. Ellerin ellerime değmeden ısınmaz, dudağın dudağıma değmeden titremezdi ya ! inan dün gece öyle bir titredi ki dudağım, kalbimle bu kadar uyumlu, göz bebeklerimle bu kadar yakınlaşmamıştım. Belli ki uçtu gitti nefesin nefesimden. Belli ki son damla yaş seni akıttı içimden. Belli ki canımdaki can, can verdi ! titredi ve son kez öptü dudaklarımdan. Belli ki koptun gittin ! sana benzeyen en masum yanımdan. Yığınla sorguların altında ezik yanım. Gerçekle, yalan düşler arasında bir yerdeydim dün gece. Öylece ve saatlerce eskimiş kanepenin yetim köşesinde tek noktada gözlerim. Son resmine bakıp bakıp kala kaldım. Sehpada bir paket sigara, bir çakmak, bir küllük. İçim doldu gözlerim resminle çakmak arasında bir yerlerde. Belki uzanıp alsam yakacağım yüreğimin bir yanını ama düşünmekten, konuşmaktan, kendime lanet okumaktan ve sana acımaktan parmaklarım çözülmedi dün gece. Beyaz bir gelinlik gibiydi sana bakışım. Kirlenmeden retinam, çatlamadan sabrımın zincirlerle zapt edilmiş isyanı ! bebek saflığında yansıdın gözlerime / duru yüzün maskesiz. Sessizce söyledim seni sevdiğimi ! sessizce kabullendim yokluğunu. Kimliksiz, sahipsiz, garip ve anlamsız bir gidişle üç kuruşa sattın sana olan zaafımı. Gururunu peşkeş çekip ihanetin kirli ellerine, eksik dişleriyle ucube bir yosmanın kırmızı tırnaklarına resmettin yüzümü. Son resminde bıraktın sana verdiğim en temiz yanımı Levent Saral
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Levent Saral, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |