..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bilen sever. -Leonardo da Vinci
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Anılar > Ramazan Yavuz




30 Mayıs 2006
Hayatın Cilvesi  
Ramazan Yavuz
Gözümü hayata açtığım zaman daha çok küçüktüm. Övgüler Allah’adır ,kula övgü olmaz ama bazen de ister istemez kişiler ister istemez övgülere maruz kalabilir. Hiçbir zaman kendime övgüler yağdırmayı da sevmem,ama bunları anlatırken de ister istemez övgüye maruz kalacağı


:AHEH:

Gözümü hayata açtığım zaman daha çok küçüktüm. Övgüler Allah’adır ,kula övgü
olmaz ama bazen de ister istemez kişiler ister istemez övgülere maruz kalabilir. Hiçbir zaman kendime övgüler yağdırmayı da sevmem,ama bunları anlatırken de ister istemez övgüye maruz kalacağım.
1966 Ocak ayının yedisinde dünyaya gelmişim,gözümü dünyaya o zaman açmışsam da asıl olarak dört yıl sonrada hayata gözümü açtım, nasıl olur bu iş derseniz, 70 li yılların en başından bu güne kadar süregelen hafızamda kendi yaşantımın bizzat canlı hayalleridir. Asla anlatılanlardan etkilenerek yaşanmış gibi hafızada oluşan hayaller değildir. Bazı kişiler vardır ki çocukluklarını anlatırken bazı şeyler o kadar ilginçtir ki anlatılamaz. Kişi anlattığı olayı anlatırken , yaşadığını zanneder. Çünkü ona o olay anlatılırken veya birileri konuşurken hayal ederek onu yaşamış gibi olur. Oysa ki anlattığı olay olduğu zaman o kişi daha beklide dünyaya gelmemiş yada daha kundakta bebektir.
Çocukluğumda oldukça zeki ve bir o kadarda afacandım , yaramazlıklarım tüm mahalle tarafından bilinir ve ona göre tedbir alınırdı. Ablalarımın okula gidişleri dolayısıyla daha dort yaşında mısır taneleriyle okuma yazmayı çözmüştüm. Çok garip bir yapım vardı ,ablalarımın koyunlarında onların anlattıkları masalları dinlerken kendi kendime bir dünya oluşuyordu zihnimde. Tabi o zamanlar televizyon yoktu , daha değişik bir muhabbet ortamı vardı. Küçükler kendi köşelerine çekilir masallar oyunlar oynarken büyüklerde kendi köşelerinde ayrı bir dünya içinde yaşarlardı. Çok mükemmel bir tablosu vardı o zamanların, küçüklerle büyükler arasında net bir çizgi vardı . hiçbir kimse bu çizgi aşamaz aştığı zamanda gerekli cezayı alırdı. Edep vardı ,bir örnekle kısa olarak geçecek olursam , küçükler büyüklerin yanında çay içmez ve arkalarını dönüp oturmazdı. Bu arka dönüp oturmanın karşılığında aldığım bir cezayı asla unutamam. Babam bana yeni bir kazak almıştı pazardan okadar çok sevinmiştim ki anlatamam, hemen kazağı giymiş zevkini çıkartıyordum ve de oldukçada sevinçliydim. O sevincin etkisiyle olacakki babamlara arkam dönük oturmuşum. Senmisin arkasını bize dönen eline aldığı gibi kazakta gitti , yediğim sopaya değil kazağa halen yanarım.
O zamanlar evimizin aşağısında hafif bayır bir kum bahçe vardı. Şu an sel sularının getirdiği çamurlarla eski yamaçlığı kalmadı dümdüz oldu. Orda çok oynardım küçükken. Kocaman yabani otlar vardı,bahçe kullanılmadığı için yabani otlar tarafından istila edilmişti .yukarda büyük bir düzlük ve düzlüğün bittiği yerdede yamaç başlardı,yamacın tam başındada büyük bir tut ağacı vardı .tut ağacı oldukça büyüktü bir dalındada salıncak vardı. Yamaç yere doğru salınırken inan okadar sevinçli oluyorduki insanın içi gidiyordu bir an. Çoğu kez düşerdik bu şalınçaktan otların ve ısrgan otlarının içine, çoğu kez de vucudumuza batan çalılar olurdu. Koşarak salıncağa giderken yalınayak bacaklarımız tut ağacının köküne vurur ayak parmaklarımız yara olurdu, okadar büyük yaralardıki anlatılamaz,ama tez unuturduk. Gördüğümüz yılanlar olurdu bazen üzerlerine basardık, korkudan ödümüz patlardı. Çok güzel yıllardı onlar.
Gün geçti büyüdük artık , o atları geçtik boy olarak ama asıl otlarla,ısırganlarla karşılaştık. Hele yılanlar inanılmayacak kadar çok.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Ramazan Yavuz kimdir?

1967 samsun doğumluyum. Bir ömrün soluklarını ruhunda eriten, sancı yüklü şair


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ramazan Yavuz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.