..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Barışı bulacağız. Melekleri duyacağız, göğün elmaslarla parladığını göreceğiz. -Çehov
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Soyut > bahar uyar




7 Mart 2006
Martı Ölüsüyüm İşte  
bahar uyar
afrikada ki çocuk ölümleri


:BAGG:
Siz de duyuyor musunuz? Herhangi bir evde, herhangi bir odada, içi şarap dolu herhangi bir kadehte bir sinek, tabi ki herhangi bir sinek ve bir an için sinekliğini unutup bir martı edasıyla dalış yaptığı için o herhangi bir kadehte ki şaraba, ölmemek için can çekişiyor şimdi.
Ve siz mutfağa yönelip kadehi lavaboya boşaltıyorsunuz, ardından musluğu açıp onu yeni bir yolculuğa uğurluyorsunuz, ölü ya da diri. Ve siz başka bir kadehle devam ediyorsunuz duvar saatinin içinde dönen çubuklara anlamsızca ayak uydurmaya. Neydi o çubukların adı? Akrep yelkovan. Adı üstünde sinsice zehrini salıyor beyninize o kısa tıknaz çubuk.
Vücudunuz uyuşuyor yavaş yavaş. Ayaklarınız çıplak basıyor yere, parmak uçlarınız hafif morarmış görünüyor. Telaşlanmayın nedeni sadece soğuk hava. Ama siz yine de vücudunuzda ki zehri o kadar masum sanmayın.
Kadehiniz boşaldı sanırım. Kadehinizi doldurmak ve terliklerinizi getirmek isterdim ama mümkün değil. Neyse ki şişeniz yanınızda. Yeni fark ettim şişenizin rengi ne kadar da benziyor içinize yayılan zehrin rengine ve sineğin ve tırnaklarınızın. Sizin bir renginiz var mı? Siz ne renksiniz?
Televizyonda reytingi yüksek bir program yayımlanıyor uzun süredir izliyorsunuz. Ara da duvarda ki saate ilişiyor gözünüz. Hani şu tıknaz ve kısa çubuğun cam fanusu. Bu arada yelkovanın o mükemmel ötesi zehre aracılık eden ince narin vücudunu unutmamak lazım. Neyse birini mi bekliyorsunuz? Çok sigara içiyorsunuz kül tablasından taşan izmaritler sönmeden önce küçük delikler açmış masanızın örtüsüne ve kötü kokuyorlar. Kül tablası dediğimde topraktan yapılmış orta boy bir kâse. Sahi toprağı sever misiniz? Yayın kesiliyor ve gece yarısı haberlerine bağlanıyor televizyon. Afrika da ölen çocuklar görünüyor ekranda, birden gözbebekleriniz büyüyor, şaşırıyorum yüzünüzde ki ifadeyi çözemiyorum, sanki mutlu oldunuz. Ölümlerin devam edebileceğini söylüyor haber spikeri. Düzene lanetler yağdırıyorum. Siz aniden kalkıyorsunuz, yanda ki odaya girmenizle çıkmanız bir oluyor. Pelerininiz kıvrak bir el hareketiyle üstünüze yerleşiyor bir şey düşüyor yere eğilip alıyorum ölü bir kelebek… Üzerinizden düşmüş ve yeni ölmüş olmalı, kanatları yumuşak ve dokundukça tozları parmaklarımda kalıyor. Yoksunuz gitmişsiniz ama nereye… Herhangi birine gösteriyorum avucumda ki kelebeği, garip bir isim söylüyor ve genelde Afrika da yaşadığını belirtiyor bu kelebek cinsinin. Öylece kaldım kendime geldiğimde hızla geri döndüm o herhangi bir yere. Siz çoktan gelmişsiniz. Elleriniz kan içinde, terlemiş ve kirlenmişsiniz, pelerininiz çamur içinde. Kadehiniz yine dolmuş, örtünüzde yeni delikler açılmış. Yüzünüzde zafer gülümsemesi, gözlerinizde tarifsiz bir gurur var. Nefesim kesiliyor, olduğum yere çöküyorum. O zehir sonunda benim beynime de ulaşıyor ılık ılık akıyor hissediyorum
Anlıyorum sizin renginiz ölüm…
Kokunuz ölüm. .
Çıplak ayaklarınız ölüm…
Ve anlıyorum siz toprağı seviyorsunuz. Şimdi uykuya daldınız ne acı ki size dokunamıyorum. Benden önce davranıp siz dokunmuşsunuz bana ve bende o sineğe. Beni merak ediyorsunuz uykunuzda bile beni soruyorsunuz efendinize. Yormayın kendinizi kirli beyaz bir martı ölüsüyüm işte
Suçluyum o zehir kadar o şarap kadar suçluyum. Uyuyorsunuz ama siz kadar ölüm kadar suçluyum. Şimdi kendimi uğurlarken herhangi bir denizin derinliğine kanatlarımı bağışlıyorum avucumda ki kelebeğe

Televizyon sabah haberlerini sunuyor Afrika da bütün gece ölümlerin devam ettiğini söylüyor haber spikeri ve çocuk ölülerinin üzerinde uçuşan tozları dökülmüş bir kelebeği zumlu yor kameraman....



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın soyut kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kelebek Tozları

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Ve... [Şiir]
Koyverdun Gittun Beni [Deneme]


bahar uyar kimdir?

yazarak ruhunu temizleyenlere dair. . . . . .

Etkilendiği Yazarlar:
sunay akın....edip cansever


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © bahar uyar, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.