En tatlı sevinçler, en hiddetli kederler sevgidedir. -Pearl Bailey |
|
||||||||||
|
Yine de değişiyor bir şeyler… Kafanın içinde de olsa bir şeyler değişiyor, buna eminim ya da böyle olsun istiyorum veya böyle olsa nasıl olur?… Evet evet eminim böyle oluyordur…Yoksa sürdürülemezdi bu saçmalık…Yine de sürdürülemiyor ya neyse… Nesne, özne her ne haltsa işte geçi/li/p gidiyor… Öyle değil mi yoksa?… Kalıcılaşan bir şeyler olduğunu ıspatlamaya kalkışacağım… Acaba bir kahraman mıyım ben?… Ne kahraman ama, elinde ne yapacağını bilmediği mızrak, yel değirmenlerini kendisinde kurmaya kalkan… Doğru! bir şeyler değişiyor, bu yazılanda bile; sözcükler anlamsızlaşıyor, kötü çok kötü… Bir öyküydü bu… Bir çocuk ölmüştü, bir bıçak denize atlamıştı,martılar gelip fenere çarpıyorlardı… Babamdım ben ve çocuğumdum… Hava aniden kararmadan önce ki son ışıkta olmuştu her şey… Sis daha basmamıştı yoksa nasıl görürdüm olanları… Kendimizi kandırmayalım… Kafanın içinde ya da dışında hiçbir şeyin değiştiği yok… Öz olduğu gibi durur yerinde… Hareket yoktur… Değişen her şeyin sebebi senin değiştiğini sanmandır en iyi ihtimalle; sonucu ise, özün üzerini sürekli örtmen, saklaman… Bu yazılan bile, hiçbir şeyin olmadığı, hiç kimsenin gelmediği bir durumdu… Ben yarattım her şeyi… Bir şeyler oluyor sanalım diye yaptım bunu… Bir öyküydü bu…Bir çocuk ölmüştü, bir bıçak denize atlamıştı, martılar gelip fenere çarpıyorlardı… Babamdım ben ve çocuğumdum… Hava aniden kararmadan önce ki son ışıkta olmuştu her şey… Sis daha basmamıştı, yoksa nasıl görürdüm olanları… Yalan bu! ışık olmasaydı, sis basmış olsaydı da, görürdüm ben bütün olanları…Çünkü çok yakınımda olmuştu her şey… Ortada bir belirsizlik varsa; yapılacak en güzel şey susmak… Bir boşluk varsa ortada; en iyisi içine düşmek sanırım… O kadar yakınımda olmuştu ki her şey, içimde bile oldu diyebilirim… Sanki zaman da, mekan da, olay da bendim… Kendim, kendimi çekip kınımdan, kendime saplamıştım… Bir oyundu bu… Martılar salaksa bu benim suçum değildi… Bütün bildiğim bu, yalnızca bu kadarını anımsıyorum… Her akşam bir oyundu bu çocuk için, kötü başlayıp mutlu biten… Ve gülümseten… Ortada bir netlik varsa; bu bir kandırmacadır ve yapılacak olan en güzel şey mutlu olmaktır… Çünkü en mutlu olan, kendisini en güzel kandırandır… Hiçbir boşluk kalmadıysa; bu senin değil, hayatın bok yemesidir… Çünkü hayat boşluk tanımayandır… Ve sana, çıkıp bu yığının tepesine oturmak düşer o zaman… Sabah kıyıya vurduğumda da o aptal gülümseme vardı yüzümde… Aslında her şey bu geç kalmış gülümseme içindi ya da tam vaktinde mi gelmiş demem gerekirdi?… karatren Ocak 2006
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © kara_tren, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |