Umutsuzluğa düşmeyin. -Charlie Chaplin |
|
||||||||||
|
Dondurma yiyen çocuklar olsun, parklarda oturan sevgililer, balık tutan balıkçılar, cümbür cemaat gezintilere çıkmış insanlar... Denizin rengi mavi olsun, upuzun kuyruklu uçurtmaların, sarı, kırmızı, mavi balonların dansettiği gökyüzü olsun... Gideceksen bir cehennem sıcağında bırak git beni demiştim; sen şimdi ciddiye alıp gidecek bu yazı mı buldun sevgili... Dayanamam Sonbahar'da vuku bulan bir ayrılığın hüznüne, zatürre olurum yağan yağmurun altında, hapsolurum yolunu gözleyerek pencerelerin ardına, katık olma bir de sen azan romatizmalarımın yanına... Gideceksen camlar buğulanmadan, deniz azgın dalgalara bürünmeden, yollar yaprak dökümleriyle dolmadan git... Sonra ne yaparım ben o uzun kış gecelerinde sensiz, kim ısıtır ellerimi, kim için için yanan sobanın etrafında oturup da hikayeler anlatır bana? Gideceksen bacalardan dumanlar tütmeden git demiştim de o yaz bu yaz mı olsun demiştim? Olmasa da senin sıcaklığın güneşin ki yeter demiştim, şu kalabalık boğar, kaybeder hayalini, gözlerim avare gezen bir uçurtmaya takılır, bir dondurma da ben alır karışırım çocukların içerisine unutur giderim demiştim... Mavi denizi taşlarım, balıkçıları seyre dalarım, hafif hafif esen rüzgarın ahengine bırakır kendimi, kıpır kıpır bir şarkının sözleriyle dağıtırım içimdeki "sen"i. Yoksa kolay mı hiç, bir Sonbahar'da unutmak sevgiliyi, bir battaniyeye sarılıp da kolay mı hatırlamamak seni... Terkedeceksen en münasip ay Ağustos demiştim, Haziran'la Temmuz'da olabilir, hatta Nisan'la Mayıs'ta, ama sakın ha Eylül'e ulaşmasın... Gökte güneş olsun, bir de martılar, denizin rengi mavi olsun, bir de balıkçılar... Yani penceremin önüne kardan adamlar dikilmeden git gideceksen demiştim... Demiştim de yani o kadar da katı bir istek değildi bu benimkisi... Yani sen Eylül dedin de ben olmaz mı dedim? Belki pazarlığını yapsak Kasım bile olabilirdi. Ne olurdu bir kaç ay daha kalsaydın? Razı olurdum belki Eylül'de tutan romatizma ağrılarımın yanına seni kaybetmenin hüznünü de eklemeye... En münasip ay Ağustos demiştim, sen şimdi ciddiye alıp beni Ağustos'u mu bekledin gitmek için? Büyük konuşmuşum bağışla, ne uçurtmalar, ne dondurmalar, ne balonlar, ne balıkçılar tutabilirmiş yerini... Ben Ağustos demiştim, gideceksen bir yaz mevsiminde bırak git demiştim, Sonbahar'da olurdu, hatta Eylül'de olurdu be sevgili...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © alper kutay erke, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |