Yalnızca hava, ışık ve arkadaşın varsa hiç üzülme. -Goethe |
|
||||||||||
|
Bütün yaratılmış olan ruhlar aleminde, kıpır kıpır merakla bekleşirken; Bana hedefe ulaşmam için harekete geçmem emredildi. Bu kutsal görevi yerine getirebilmem için sayım başlamıştı. Binlerce kardeşimle, uzun ve meşakkatli yolculuğa ilk adımımı atmıştım. Bu alemde hızla ilerlerken, kardeşlerimin yorulup da teker teker kayarak düştüklerini görüyor, onlar için üzülüyordum. Ama bu bir yarıştı. Arkama bile bakmadan ilerlemem, kutsal mekana girmem isteniyordu. Başaracaktım!.. Başarmam lazımdı. Bu benim kaderimdi. Önüme hengameler çıkmasına rağmen; nihayet yolculuğumun sonuna gelmiştim. Diğer kardeşlerimle vedalaştıktan sonra, bana açılan altın kapıdan içeriye süzülerek sızdım. Benim için hazırlanan mekana yerleşmiştim. Uzun bir yol kat etmiş yorulmuştum. Beni sarmalayan, sıcacık çarpan bir yüreğin içinde var olmanın sevinci içerisindeyken, artık güvende olduğumu da biliyordum. Burnuma gelen bu güzel kokuyu ciğerlerime çekiyor, sıcacık çarpan sevgi dolu bu yüreğin hikmetiyle ritmine kapılarak, tatlı bir uykuya dalıyordum. Başarımı Kutluyordum; Minicik olan kalbim, henüz yeni yeni çırpınışlar içerisinde atmaktaydı. Kulağıma gelen güzel, edalı bir ses, beni huzura davet ediyordu. Bu ses annemin sesiydi. Yavaş yavaş şekillenerek , vücudumun tüm azaları cinsiyetim belirleniyordu. Günden güne büyümenin hayretli bakışları içerisinde, olup biteni yumuşacık mis kokan yatağımdan seyrediyordum. Sanki bir sihir eli değmiş gibi, parmaklarım teker teker belirirken; kollarım ve bacaklarımın sünger gibi ikiye ayrılışını, saniye saniye değişimimi yarım yamalak açtığım minik gözlerimle seyrediyor, seyrettikçe de, ulvi İlahinin yüceliğine şahit oluyordum. Bunlar olup biterken, hiç canımın yanmaması en güzel ayrıntıydı. Burası, o kadar güzel ki, ferah; Ne üşüyor, ne de terliyorum. Bambaşka bir sığınak sanki. Acısız, emniyetli, tehlikesiz, çok rahat. Ama burada daha fazla kalamayacağımı, zamanım geldiğinde doğup dışarıda ki, tüm güzelliklerle tanışacağımı da biliyordum. Bir an önce doğmak, annemin, nurlu yüzünü görmek, onun sıcak tenine dokunmak istiyordum. Acıyı Tattığım Gün; Birden bire içime garip bir sıkıntı girmişti. Bugün kulağıma gelen seslerle ilk defa acıyla tanıştım. Bu çok tuhaf, anlatılması zor bir duyguydu. Sanki boğazımda iyneler hareketlenip bir batırılıp bir çekiliyor, nefesimi kesiyordu. Duyduklarım karşısında adeta şoka uğramıştım. Annemin söylediklerine takılı kalmıştım. İstenmeyişimi bir türlü kabul edemiyordum. Annem sürekli benim varlığımdan şikayet edip, öfkesini kusuyordu: - Hayır buna hazır değilim ben daha yeni evliyim Gezip tozmak istiyorum. Bu bebek, beni tüm zevklerimden mahrum edecek. Hayır bunu asla doğurmayacağım… Annemin beni istememesi çok acıtmıştı küçük yüreğimi. Seslendim anneme tekrar tekrar seslendim: - Anneciğim; Ben senin o güzel yüzünü görmek, sana kavuşmak için sabırsızlıkla beklerken, senin beni istememeni anlayamıyorum.Bana zaman ver göreceksin yuvamıza neşe getireceğim. Her şey daha güzel olacak . Annem yerinde duramıyor. Kah oturup kah kalkıyordu. Onu sürekli rahatlatmaya çalışan bir kişi vardı. Bu ses de sanırım babamın sesiydi. Babamın beni istemeyişi de ayrıca göğsüme vurulan hancer gibi acı vericiydi. Ben bunları yaşayacağımı bilseydim. Ne pahasına olursa olsun, bu yarışa dahil olmazdım. Daha doğmadan acıyı bana tattıran aileme çok kırılmıştım. Oysaki şu ana kadar çok mutluydum. Şimdi umutlarla birlikte duygularımda körelmişti. Benim için artık hayatın yaşamanın tadı kalmamıştı. Ümitsizce Yalvarıyordum; Her severinde anneme sesleniyordum. Fakat annem bana kulak vermiyordu. Annem beni istemiyor olsa da, ben annemin içinde var olmaya hızla büyümeye devam ediyordum. Kafam karışmıştı. Her şeyi öğrenmek istiyordum. Annemin ve babamın beni istememelerine bir anlam veremiyordum. Madem ki beni istemiyorlardı, Peki neden buradaydım? Sordum anneme: -Neden Anne? Neden beni istemiyorsun? Beni hiç merak etmiyormusun? Beni sev, beni iste anne. Senin sevgine, ilgine, merhametine ihtiyacım var. Annem kararlıydı. Bana hiç acımadan kendinden koparacaktı. Beni o melek gibi güzel yüzünü görmekten mahrum bırakacaktı. Bir ümitle bekliyorum. kıpırdanarak hareketlerimle annemin canını acıtmadan varlığımı hissettirmeye, sırnaşarak kendimi sevdirmeye çalışıyordum. Çabalarım nafileydi. Kararlarını çoktan vermişlerdi. Sevgili annem Beni kendinden ayıracaktı. Gönül bağıyla bağlandığım daldan, beni haince koparacaklardı. Ailemin beni istememeleri düşüncesi yorgun düşürmüştü küçük bedenimi. Annemin Karnında Geçirdiğim Son Günüm; - Birden yüksek bir uğultuyla uyandım. Bu ses beni korkutuyordu. Bu benim sonumun hazırlanışıydı. Kötü bir şeylerin olacağını hissediyordum. Annemin kendi elleriyle hazırladığı tuzağa maruz bırakılmıştım. Çok çaresizdim. Kendi canımdan çok , annemi düşünüyordum ona bir şey olacağından korkuyordum. Dudaklarımın titremesine, kalbimin çarpıntısına engel olamıyordum. Oda ne! Bana doğru gelen, benden büyük bu sesli aletten kaçmak istiyor ; fakat bir türlü çıkış yolu bulamıyordum. O can havliyle çırpınmaya ağlamaya başladım. Ürküyor, üşüyor, korkuyordum. Çaresizce sesimi duyurabilmek için, tüm avazımın çıktığı kadar bağırmaya başladım: - Anneciğim; ne olur bana bunu yapma. Beni senin sıcak kollarından mahrum bırakma. Sizlere hayırlı bir evlat olmak için gelmek , sizinle hayatı paylaşmak istiyorum. Seninle geçirmek istediğim özlem dolu günlere, benim dünyaya gelerek ışığı görmeme izin ver. Bana, benim canıma, kendi isteğinle kıyma anneciğim. Acı bana merhamet et. Bana yapılan bu saldırıyı engelle yalvarırım anneciğim. Acı Son; Haykırışlarım boşunaydı. Annem hiç düşünmeden benim sonumu hazırlamıştı. Ölüm fermanımı imzalamıştı. Birden soluğum kesilmişti. Artık acıdan sesim bile çıkmıyordu. Vücuduma giren alet, beni yavaş yavaş parçalıyordu. Küçük bedenime giren acı, her yanımı sarmıştı. Büyük bir eteşin içinde dönüyordum sanki. Dirhem dirhem yaşadığım bu büyük acıyı, asla unutmayacağım. Daha doğmadan ölümü tattıran. Beni istemeyen ailem. Anne baba size sesleniyorum: - Siz benim özgürlüğümü, yaşama arzumu tüm hakkımı elimden aldınız. Bana hiçbir şans tanımadınız. Benim katilim oldunuz. Artık bende sizi istemiyorum. *Sizleri asla affetmeyeceğim!…. 08/05/2005 Adalet ÇEBE
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © adalet, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |