..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
İnsanlar yalnızca yaşamın amacının mutluluk olmadığını düşünmeye başlayınca, mutluluğa ulaşabilir. -George Orwell
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Sevgi ve Aşk > ALİ




9 Haziran 2005
Ölüm Düştü Hülyalara  
ALİ
Ölüm düştü hülyalara. Artık çek elini sahte dünyalardan. Kirletme ellerini ve yüreğini onlarla Kapı kapı bu yolun son kapısı ölümse Her kapıda ağlayıp o kapıda gülümse


:BDAC:



Güneşin batmaya yüz tuttuğu an gibi ihtiyarlık da biz insanların dipsiz kuyulara batıp çıkamayacağı bir zaman dilimidir Sonunda pembe rüyalar biter. Sırtınızda yılların yorgunluğu . . . Nankör dünya artık size gülümsemeyi bırakmış ve yeni sevgililer aramaktadır. Kan sızar yanaklarınızdan gözyaşı yerine. . . Adınız yavaş yavaş silinmektedir dünyadan. Yüzyılınızın yok etme sevdalıları sizi aramaktadır mahkum ermek için ölüme. Hüküm kesindir: Müebbet ayrılık. . . Kimse size acımaz, oralı bile olmaz. Yunus diliyle:

Bir garip ölmüş diyeler
Üç gün sonra duyalar
Soğuk su ile yuyalar
Şöyle garip bencileyin

Size türküler yakan felek yok bundan sonra. Bağırmayın boşuna. Ölüm çanları uğursuz bir baykuş gibi çalmaktadır artık. Ölüm damla damla şakaklarınızdan ak gölgeler şeklinde süzülmektedir Karanlığa mahkum beden hapishanesinden kurtulacak olan ruh, kuşlar gibi özgürce uçacağı o anı gözlemektedir. Hayat hanında son kez konaklama vaktiniz gelip çatmıştır. Diyardan diyara yıllar yılı dolaşan sen artık bir mezarın karanlık koridorlarında ışığın seni bulacağı günü beklemeye mahkum Ne dünya tasası, ne çoluk çocuk derdi Artık varsa yoksa gelmesi ümit edilen nur Zulmetin eşiğinde, varla yok arasında , cennet ve cehennem sathında Güneşin bir daha doğup doğmayacağı artık ilgilendirmez sizi. Kar mı yoksa yağmur mu yağacak, bundan kime ne? Ama böyle kolayca kabullenmek var mı?

Ölecek miyim, tam da söyleyecek çağımda
Söylenmedik cümlenin hasreti dudağımda
deyip ebediliği mi arzulayacağız? Öleceğine inanmayıp aman son bir nefes daha alayım diye çırpınma nafile. Söylenmedik cümleler daima olacaktır ve sen hep daha bitmedi ki diyeceksin. Yıllardır yudumladığın boz bulanık sular artık bir ab-ı hayat olmaya namzet oysa

Ölmek yarınıdır yaşamın. Yeniden dirilmek için. Gözler yollara düştü sonunda. Artık gideni getirmeye kimin gücü yeter? Ölüm düştü hülyalara. Ve sen bu hülyaların garip yolcusu oldun. Yollar hep sensizliğe çıkıyor. Sensizliğe ve sensiz bir dünyaya Ölüm sevdan oldu. Sevda ki kor gibi yakar yüreği . Sevdan bir hayalet gibi süzülse de teninden ey ölüm yine de hoş geldin. Üşüyen yüreklere düş, yak onları ey sevdam.

Sorma artık ne halde işler diye. Sen yolcusun ölüme düşme dünya peşine. Son kez olsun bakayım diye doğan güneşe. Hazırla artık kendini son nefesine.

Vazgeçemedikleri dünyayı bırak insanlara. Ey sarraf kendine yeni bir kese dik. Biriktir içinde sana ahrette lazım olanı. Dünya ahiretin tarlasıdır. Sahte hülyalara ağıtlar yakma. Düşür yakandan kimseye yar olmayan dünyayı. O ki her gönülde yer etmeye çalışan kadirbilmez bir sevgili. Zamanın darağacında sallandıracak fani bedenini. Ve oturup karşısında yeni sevdalılarıyla kendinden geçip zafer sarhoşu olacak. Sahte sevdalara yataklık yapmış gönlünü seninle eğlendirecek . Yeni bir gün doğacak dünyaya sensiz. Küçücük hazların peşinden seni sürükleyen dünya seni unuttu bile. İşte mezar taşının kapısını çalıyorsun. O kapıyı ya bir zebani ya da bir melek açacak. Sonra ölümün kokusunu unuttursun diye gül kokulu çiçekler dikecekler toprağına. Toprak ki çamur içinde gül bitirendir. Sen de toprak olsaydın ya! Gerçi evet sen de topraksın artık. Ama hayattayken olacaktın.

Ölümü öldürmek imkansız. Öyleyse ölümü yaşatmak gerek. Ölüm yaşasın ki lezzetler acılaşsın. Ölümün rengi de lezzeti de karanlıktır hazırlığın yoksa. Ölümü güzel kılan ölmeden önce yaşanan güzelliklerdir.
Ölüm düştü hülyalara. Artık çek elini sahte dünyalardan. Kirletme ellerini ve yüreğini onlarla

Kapı kapı bu yolun son kapısı ölümse
Her kapıda ağlayıp o kapıda gülümse

   

.Eleştiriler & Yorumlar

:: ... Hoş Geldi, Sefa Geldi!..
Gönderen: Orkun Levent BOYA / Ankara/Türkiye
18 Ocak 2006
-Lütfen yine de bu saatte ölümden konuşmayalım. Olur mu? -Özür Özgür Kız, ama ölümü hiçbir saatte konuşamıyoruz ki!.. Her konusu açıldığında herkes, ‘burada olmaz...şimdi olmaz...bu saatte olmaz...’ Diyor. Ben buna fena halde içerliyorum. İstisnasız herkesin yapacağı iki şey vardır: Doğum ve Ölüm!.. arasında ise yalandan biz!.. Kendilerine verilen her iki işi de başarıyla gerçekleştirdikleri için, Ne mutlu ölenlere!.. diyorum... ----------- Yazınızı okurken bir an için yazmış olduğum bir öykümdeki küçük bir bölüm aklıma geldi... Çok güçlü bir anlatım yeteneğiniz var, tebrikler... "Ölüm, nereden gelirse gelsin... Hoş geldi, sefa geldi." dedim, kendi kendime, yazınızı okuduktan sonra... sevgi ve saygılarımla...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın sevgi ve aşk kümesinde bulunan diğer yazıları...
Dedim Ya
Sen Yoksun


ALİ kimdir?

Yazmasam çıldıracaktım.

Etkilendiği Yazarlar:
İSKENDER PALA


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © ALİ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.