"Moda denilen şey o kadar çirkindir ki onu her altı ayda bir değiştirirler." -Oscar Wilde |
|
||||||||||
|
O gün, dünyanın bir çok yerinde birçok insan ekranları başında yaşanılanları büyük bir dehşetle izledi.Kimisi bunun insanlığa sığmadığını düşündü kimisi ise yaşanılanları haklı çıkarmaya çalışan kılıflar aradı ve yaşanılanlar maalesef o günle sınırlı kalmadı. Ortada kolay kolay yok edilemeyeceği söylenen bir güç var ama gerçek güç ne? Yaşatılan mı? Yoksa...? * Var olan güç... Karanlığın o kimsesizliği içinde yanındakine yalnız olmadığını hissettirmek için onu kolları arasında var gücüyle sarıyor, onu korumaya çalışıyordu. Bir duvarın dibinde tek vücut olmuş savunmasız bir şekilde zamanın geçmesini bekliyorlardı, ara sıra karanlığı delen ışıklara korku ile bakmaktan başka yapacak hiç bir şeyleri yoktu, sadece bekliyorlardı... Korkular bu karanlığın içinde ebediyen yok olmaktı. Belki yarın onlar için artık uzak bir ihtimaldi.... Karanlıkta çınlayan , kulakları sağır eden sesler adeta onlara orada yalnız olmadıklarını söylüyordu. Kolları arasındaki; hayatın gerçek yüzünü göremeyecek, anlayamayacak kadar küçüktü. Çevresinde olup bitene bir anlam veremeyecek kadar küçük....İki var oluş mücadelesi arasında var olmaya çalışan küçücük bir fidan. Babasının kolları arasında yaşama iç güdüsü ile saklanmaya çalışıyor, babası ise korku dolu gözlerle çevresine adeta yalvarıyordu. Yaşadıkları karanlık dünyayı aydınlatan tek şey ateşlenen silahların ortaya çıkardığı kırmızımsı ışıklardı...Yankılanan sesler arasında yavrusunu teselli etmeye çalışıyordu bir gün aydınlık bir dünyaya kavuşacaklarına dair ama yavrusu karanlığa çoktan çığlık olmuştu bile.... Aydınlık bir dünyaya kavuşmak! Ama nasıl? Anlaşılan insanlık, tarihten miras olarak sadece savaşmayı yani halen devam eden o gücü almış ve buna da gözü gibi bakıyor. Öyle bir dünyada yaşar olmuşuz ki yapılan her haksızlıkaydınca bir hareket olarak görülmeye başlandı. bugün, bizler ıslah edicileriz diye ortalıklarda dolaşanlar güya ıslah ettikleri yerlere felaketlerin en büyüğünü götürüyor. Yobaz, karanlık diye hor gördüklri yerleri mermi ışıkları ile aydınlatmaya çalışıyor ve sonrada aydın sıfatı altında ortalıkta dolaşıyorlar. Aydınlık bir dünyaya böyle mi kavuşacağız? Ama nasıl sorusunun cevabı bu olmamalı. Savaşmak sadece sevgi için, sevgiyi var edebilmek için olmalı. Ama maalesef günümüzde sevginin o temiz anlamı yitirilerek bazı güçlere alet ediliyor. Kendisini dünyanın efendisi sayan sözde güç sevginin arkasına sığınarak emperyalizmlerini istedikleri yerlere yayaıyorlar. Kendisinin de sebeb olduğu bir katliamda ölmüş küçücük bir bedenin intikamını alacağını söyleyerek bir değil binlerce savunmasız beden alacak kadar sözde bir insan sevgisi. 21. yüzyılda yaşıyoruz, şu insanlık usunun sınır tanımadığı yüzyılda. Hergeçen gün teknolojinin bize kazandırdığı nimetlerin haberleri ile seviniyoruz. teknolojik olarak geçmişe fink atarken maaalesef zihniyet olarak geçmişin o koyu karanlığından çıkmayı daha başaramamışız. Hala yok etme çabası, hala daha fazlasına sahip olma isteği, nasıl daha fazla insan öldürürüm mantığı kısacası bir yetinemezlik. İşte bu bilgi çağı adının verdiğimiz yüzyılda bilimsel anlamda olamaz denilen bir hayali gerçekleştirerek atomu parçaladı insan. Bilim sevindi ama insan bununla olamaz denilen, hatıralardan kolay silinemeyecek bir bir olmazı daha gerçekleştirdi. Bir atom parçalandı ama bir Hiroşima yok oldu!Tarihin hangi diliminde olursak olalım sevgi açlığı olduğu sürec savaşma güdüsünü bir türlü yok edemeyeceğiz, ne kadar yeni bir yüzyılda olursak olalım! Gerçek sevgiyi kavrayana dek bu gerçek değişmeyecek. Hayvan bile karnının doyabileceği ölçüde öldürürken kendimize insan sıfatını yakıştırdığımız yaratıklar olarak bizler hayvan olmayı dahi beceremiyoruz. Belki bizler öldürmüyoruz ama öldürenlere dur demedikçe onlardan bir farkımız olmayacak. O ayakkabıyı giydiğimizde ayağımız acıyacaksa bilelim ki ölenlerinki çok acıdı. Sessiz kalmak kabullenmekse, insan olmak için sessiz kalmamalıyız. Karanlıkta bir mum belki hiç bir şey ifade etmez ama binlercesi çok şey ifade eder. Elinde mum tutan karanlığa geçerse işte o zaman aydınlık bir geleceğin yolu açılmış olur, gerçek gücün ne olduğu ortaya çıkar! şahsi hiçbir çıkar gözetmeden insanlığın mutluluğu için savaşmak, bu güç için topla tüfekle değil, sevgiyle. Ancak böyle umutla büyüyebilir çocuklar. Analarının, babalarının kolları arasında ölümün ne olduğunu dahi bilmeden onda korkarak, silahların gölgeleri altında yeşererek değil ; sevgiyle, umutla yaşatmalıyız onları. "Bir dünya bırakın biz çocuklara, ıslanmış olmasın gözyaşlarıyla!"
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © reyhan özaykan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |