"Kirazlar ve dutların tadını çocuklar ve serçelerden sor." -Goethe |
|
||||||||||
|
O sene gazeteciliğe başlayalı iki sene olmuştu. Aslında sen insanlarla tanışıp kaynaşmak için seçmiştin gazeteciliği. Ama iki yıldır doğru düzgün bir röportaj bile yapamamıştın. İstanbul’da ofisine kapanmış mankenlerin şarkıcıların o parlak dünyasıyla ilgileniyordun. İki sene sonunda eline bir fırsat geçmişti. Gümüşhane’nin o yemyeşil yaylalarına gidip oradaki insanlarla konuşacak ve bir yazı dizisi hazırlayacaktın. Nisan ayında yağmurlu bir gündü. Otobüse binip Gümüşhane’ye doğru yola çıkmıştın. Oraya vardığında önce ne yapacağını bilememiş fakat sonunda bir pansiyona eşyalarını yerleştirip, sırt çantanı alarak yola koyulmuştun. Sonunda kendini Karadeniz’in yaylalarına bırakmıştın. İstanbul’dan, o gürültülü yaşamından sonra nasılda farklı gelmişti oralar sana… Gümüşhane’nin o mistik sokaklarından birindeydin. Sokakta yürüyüp bakınıyordun etrafına. Biliyordun çok acıkmıştın. Ama içinden gelen o malum ses açlığını düşünmemen gerektiğini söylüyordu. Oranın insanları o kadar farklıydı ki şimdi mideni düşünecek zaman değildi. O insanları keşfetmeli, sorularınla onları çözmeliydin. Birden tanıdık bir koku geldi burnuna: gözleme.. Yaşlı kadınlar köşe başında oturmuş gözleme yapıp satıyorlardı. Konuşmak için yanlarına gittin. Çok cana yakın insanlardı. Aç olduğunu anlamışlardı ki sana da bir gözleme verdiler. Şimdi hem konuşup hem de o nefis gözlemeyi yiyordun. Ayşe Teyze artık yaşlanmıştı ama hala güçlü görünüyordu. Yaşam şartları onu böyle güçlü kalmaya zorluyordu. Çocukları ve torunları vardı. Ama eskiden ne hayaller kurmuştu. Öğretmen olmak istiyordu hep. Fakat okuyamamıştı işte. Zaten oradaki kız çocuklarının kaderiydi bu. Küçük yaşta evlenmeye zorlanmıştı. Şimdi ise çocuklarına ve torunlarına bakmak için gözleme yapıp satıyordu. Tam üç saat boyunca onunla konuştun. Ayşe Teyze’de farklı bir şeyler vardı sanki.. Sohbetiniz öyle bir hal almıştı ki artık iş için konuşmadığının farkındaydın. Merak ediyordun böyle güçlü kalmayı nasıl başardığını o yaşlı kadının. O yaşına, yaşadığı zorluklara rağmen hayatı bu denli sevmesine hayran kalmıştın. Hava kararıyordu artık. Gitme zamanının geldiğinin farkındaydın. Ayşe teyze’yle vedalaştın gözyaşları içinde. Her şeye rağmen Ayşe Teyze sana çok şey öğretmişti. Ne demişti? ‘’ Burda hayatı ciddiye alırsın oğul.. Hayat başlı başına zorluktur burada.. Ama dayanmak zorundasındır işte. Şimdiki gençler önce bunu bilmeli. Ciddiye almalı biraz hayatı..’’ İstanbul’a dönüyordun. Ve bir kez daha fark etmiştin buradaki insanların özünden ne kadar uzaklaştığını… Bildiğin bir şey daha vardı. Hayat İstanbul’un o sihirli dünyasından ibaret değildi. Yazı dizisini tamamladın sonunda. Çok da beğeni gördü. Belki de insanlar biraz olsun farkına vardı yaşamın ciddi olduğunun. Biraz olsun farkına vardı zorlukların.. Peki Ayşe Teyze’ye ne mi oldu? O hala Gümüşhane’nin sokaklarında hayat mücadelesine devam ediyor…. ]
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © yoldaş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |