Öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile mesela zeytin dikeceksin. -Nâzım Hikmet |
|
||||||||||
|
Senden kaçışım başka bir şehirde, başka bir ülkede devam ediyor. Paylaşmaktan ve acılardan kaçarken kendimden bir parçayı da orada bıraktığımı biliyorum. Belki asla bulamayacağım bir parçayı. İlk yaz sabahlarında içimde hissettiğim kıpırtıları, sen ya da bir başka kadını severken karnımdaki boşluk duygusunu ve bir kadının sevince verebileceklerini kendi ülkemde bıraktım. Başka bir diyarda sende bıraktığım aşkı ve asık sevişmelerin tadını arıyorum. Biliyorum, ne ben ne de sen 5 yıl öncesinin o genç biraz saf aşıkları değiliz. O karnımızdaki boşalma, yüreğimizdeki kıpırtı zamanları çoktan geçti ve simdi benim elimde senden hatırladığım anlar kaldı yalnız. Biliyorum anlar kısadır. Su anda mutlu olmaya yetmez. Uzun anılarımızın yalnızca damıtılmış birer örnekleridir. Geçmişin dondurulmuş ve çeki düzen verilmiş parçaları. Ama bu mutluluk adaları sağlar bazen nefes alışımızı. Nefesinin nefesime değişini hatirliyorum.O odada ikimiz vardık yalnız. Hayatta yalnız kalabildiğimiz tek yer orasıydı. Her şey orda yasandı hatırlıyor musun? İlk öpüşüm seni. Öyle sanıyorum öptüğüm ilk kadın da sendin. Çünkü hatırladığım ilk öpüş seni öpüşüm hep. Dudaklarını bir daha asla tadamayacak gibi kavrardım. Dudaklarının tuzunu yıllarca onlara susamış gibi emerdim. İki dudağımın arasında ezdiğim senin dudağın miydi yoksa artık benimki mi bilemezdim. Hala kokunu duyuyorum bazen. O çok sevdiğim parfümün değil, teninin kokusu. Uzaktayken bile hissedebildiğim, o güzel vücudundan, diri teninden sızan koku. Bir şarabın usul usul bırakması gibi mayhoş kokusunu, bas döndüren tenin de birazdan içeceğim ve beni esrik kılacak noktalarından yaymaktaydı. O geceyi hatırlıyorum. Hani gözlerimiz buluşmuştu aniden, yaklaşıvermiştik başka ne yapacaktık. Dudaklarımızın buluşması, vücudunun sıcaklığı, hızlanan nefesimiz, kokunun baş döndürücülüğü, seni soymam yavaşça, bluzunu tek tek çözerken sonsuzluğu kavramam. Göğüslerini karşımda görmem, siyah iç çamaşırların. Sutyeninin üstünde avuçlarımı gezdirmem. Elimin tenine değişiyle ürpermen. Deliler gibi öpüşmemiz. Dillilerimizin buluşması birbiriyle kah senin kah benim içimde. Tenini sırtında keşfederken, bana yaklaşan vücudunun okyanuslar gibi kabardığımı hissetmesi. Açılan kopçasıyla sutyeninin sakladıklarını özgürleştirmesi. Karşımda duran göğüslerin, kabarmış göğüs uçların. Kilotunu çıkarışın, seni ilk çıplak görüşümdeki korkum, heyecanım. Gögüslerin dilimdeyken orda yitip gitmek isteyişim. Uçlarını emerken saatlerin geçmesi. Sanırım huzur bulduğum tek yer orasıydı o zamanlar. Hala dilimde göğüslerinin tadi. Onu emişim, heyecandan isirisim. Senin sesin,inleyişin. Sesinin duvara çarpması ve yankılanıp ellerin olması, parmakların olması, beni soyması sesinin. Kemerimi, pantolonumu çıkarışın, tamamen soyman beni ellerine alman. Vücudumu süzen o sesin inleyişindi sanki. Ellerinin bedenimde gezisini hatirliyorum, en sert yerime bakisin, orada karar kilisin ve uzun parmaklarınla onu okşarken beni eritişin. Benliğime hükmedişin. Kendimi senin dişiliğine bırakmam, benim o sert parçamı avuçlarımda kavrayışın ve hırsla dudaklarımı emisin. Avuçlarındaki hareketi, dudaklarında da hissedisim. Nefesim kesilmiş, artık kendimi sana, kadınlığın gücüne vermiştim. Bilmem ne kadar sonra, yumuşaklığın, ıslaklığın beni kavriyor. O küçük beni ıslak sıcaklığının içine alıyorsun. Senin içinde yitiyor, senin içinde yitiyorum. Yillarca aradığı limanı bulmuş gibi sığınıyorum oraya. Gel-gitler içerisinde rahatım. Gel gitlerimiz içinde daha bir yakınız. Vücudunun denizlerine sığınıyor, dudaklarınla buluşuyorum. Dudaklarının tuzunu emerken, gel gitlerimizle başımız dönüyor. Delice emdiğim göğüslerin beni süt kokan zamanlara götürüyor. Ben sen oluyorum, sen de ben. Ben mi senin oluyorum sen mi benim anlaşılamıyor. Gel gitlerle içinin sıcaklığı ve ıslaklığıyla öyle savruluyorum ki, haykırıyorum artık, içine doluyorum, doluyorum. İçindeki ben senin kavrayışını hissediyor. Dalgalar halinde içindeki bana dokunuşlarını hissediyorum. Derinleşen nefeslerimiz birbirine karışıyor, her seferinde bir parça bırakarak benden bitiriyorum tüm damlalarımı. Artık beni delirten o karanlık delik, beni saran, güvenli bir sığınak. Beni öperken içinde yumuşayışımı beklemeyi seviyorum ve bir anda çıkıveriyor içinden. Sonra tekrar biz oluyoruz, sen yatağın üstündesin, birbirimize bakıyoruz. Sanki gözlerinde sevişiyorduk hep , ya da sevişmemiz gözlerimizde sürüyordu. Sonra sen giyiniyorsun, ve gidiyorsun, ona gidiyorsun. Ben kokunla kalıyorum yalnız. .
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Gökhan Bilger, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |