..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yaşamdan korkmayın çocuklar. İyi, doğru bir şey yaptınız mı yaşam öyle güzel ki. - Dostoyevski
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > İlişkiler > Recep Akkaya




15 Şubat 2005
Her İnsan Kendi İçinde Yalnızdır  
Recep Akkaya
Nedir yalnızlık? Bir başına mı kalmaktır sessizliğin ortasında yapayalnız? İçinizdeki depreşen duyguları hapsedip onları sindirmek midir? Yoksa kalabalıklar arasında yürürken dışarıda olanları umursamayıp kendi içimizdeki sesi mi dinlemektir?


:EDHJ:
Nedir yalnızlık? Bir başına mı kalmaktır sessizliğin ortasında yapayalnız? İçinizdeki depreşen duyguları hapsedip onları sindirmek midir? Yoksa kalabalıklar arasında yürürken dışarıda olanları umursamayıp kendi içimizdeki sesi mi dinlemektir?

Kimileri için hayatın ortasına konulmuş içinden çıkılması imkansız dipsiz bir kuyu gibidir o, kimine göre sessizlikle birlikte gelen ürkütücü ve korkutucu bir karanlık, kimileri için acı vericidir. Ancak kimilerine göre de özgürlük, geçici bir mutluluk, kendine güvendir, kendine yeter olmaktır, her şeye rağmen hayatla baş edebilme yetisidir. Bazıları için de bilakis yaşam tarzıdır.

Etrafımızdaki onca kalabalığa rağmen neden yalnız kalmak isteriz? Evde veya herhangi bir mekanda tek başımıza, onun verdiği rahatlıkla kendimizi en özgür kişi zannederiz geçici olduğunu bile bile. O anı doya doya yaşamak isteriz. Kısa bir sürede olsa hayatımızdaki bütün sorumluluklar, emir vakiler bir süreliğine de olsa terk etmişlerdir yaşadığımız ortamı.

Yalnızlığı severiz, çünkü bize geçici bir mutluluk vaat eder; insanın kendiyle baş başa kalması/hesaplaşmasıdır bir bakıma. Kendinle baş başa kalmak, bir an hayatın bütün olumsuzluklardan sıyrılıp, kuytu bir köşede, hani bazılarının deyimiyle, ?kendine vakit ayırmak bu olsa gerek. Ama bütün bunlar olurken aklımızın bir köşesinde daima vakit ayırabileceğimiz arkadaş ve dostlarımız daima vardır.

Şairler ve yazarlar, kısaca sanatla iç içe olanlar onu daha derinden yaşar ve bizlere yansıtırlar şarkıları ve dizleri aracılığıyla. "Yalnızlık paylaşılamaz, paylaşılırsa yalnızlık olmaz" der Özdemir Asaf, şair ve yazar Attila İlhan 'Tek başına özgürlük ne işe yarar, suç ortağı bir sevgiliyle paylaşılmadıktan sonra' diyerek yalnızlığına isyan eder adeta, Aşık Veysel "Dost, dost diye nicesine sarıldım, benim sadık yarim kara topraktır" diyerek dem vurur dostlarından.

MFÖ "Hep yalnızlık var sonunda... yalnızlık ömür boyu" diye haykırır şarkılarının arasından müziğin eşsiz ritmiyle beraber, yalnızlığın sonsuzluğunu belirtircesine. Orhan Veli yalnızlığına küsmüştür sanki: "Bilmezler yalnız yaşamayanlar/Sessizlik nasıl korku verir insana/İnsan nasıl konuşur kendisiyle/Nasıl koşar aynalara/Bir cana hasret/bilmezler."

Zaman değişiyor, değerler değişiyor, gelişen teknoloji ile birlikte insanlar arası iletişim kolaylaşıyor. Ama o hep aynı, dimdik duruyor karşımızda bir duvar gibi. Neden bütün bu şatafatın ortasında yalnızlığımızı paylaşacak birileri varken sadece kendimizle paylaşıyoruz onu, neden?

Her ne kadar bizler "Yalnızlık Allah'a mahsustur" diyerek farkında olmadan onu reddetsek de, aslında her insan kendi içinde yalnızdır.

.Eleştiriler & Yorumlar

:: ruhu yalnız olmak
Gönderen: laina_suzi / ............/Türkiye
11 Mart 2006
bizim gibi ruhu yalnız olanlar bir ömür kalabalıklara mahkum edilse de nafile...yalnız her yerde yalnızdır.

:: Her insan kendi içinde yalnızdır...
Gönderen: nadumyas / İstanbul/Türkiye
23 Şubat 2005
Tıpkı yazar profilinizde belirttiğiniz düşünceler içindeydim bende...Buraya gelene kadar da açıkçası kopuk sayfalar üstü karalamalar diye nitelendiriyordum yazdığım herşeyi. Sonra yazılarımı uyandırdım, onlarda beni. Gördüm ki ben sahiden yazıyorum. Ve gördüm ki onlar benim canım. İyide olsalar kötü de...İşte bu yüzden siz de yazın. Yazdıkça ve yazdıklarınızı paylaştıkça onlar büyüyecek ve emin olun bir gün size mutlulukla geri dönecek. Yalnızlık her şeydir ya da hiçbişey...Yalnızlık yazdırır, yalnızlık ağlatır, yalnızlık korkutur...Ne kadar kalabalığa karışsa da insan kendi içinde yalnızdır. Burda her birimiz kendi yalnızlığımızın birer çoğuluyuz. Sevgiyle kalın...

:: kediler kadar yalnız
Gönderen: C(amille) Tuğba Gürkök / paristanbul/Jamaika
22 Şubat 2005
Yalnızlık tadı doyasıya çıkarılması gerekendir bir şeydir. Ona dayanabilmek tam teşekküllüsünüz anlamına gelir. Bu konuda başarılı insan, tıpkı kediler gibi kuyruğu dik dolaşabilir. Onur verir yalnız kalabilmek, aynı kimseye müdanası olmayan kediler kadar tek yaşayabiliyorsunuz anlamına gelir. Bu gurur halinden kolay kolay vazgeçemediğimiz için paylaşmayız onu kimseyle... Paylaşmak istemeyiz, doğru söylemişsiniz.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın İlişkiler kümesinde bulunan diğer yazıları...
"Dünya Yalan Söylüyor"

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
İstanbul'un Tacı, Galata Kulesi

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Hayat... [Şiir]
Bolu Dağı Bugün Yine Kızgın! [Şiir]


Recep Akkaya kimdir?

Düşünüyorum. . . Uzun bir süre bana ilham verecek 'peri'yi bekliyorum, sabırla, inatla. . . Sahnede kelimelerle dans etmeye benzer yazmak. Nasıl ki ressam fırçasından çıkan renklerin darbeleriyle tualine şekil verirse, bir müzisyen doğadaki sesleri birleştirerek ortaya ahenkli bir tını çıkartıyorsa ortaya, bir heykeltraş nasıl yontuyorsa taşı; yazar da kelimelerle oynar, onlarla dans eder. . . Çocukken yazar olmanın okulu olduğunu düşünürdüm hep, bu konuda bana yol gösterecek veya neler yapmam gerektiği konusanda bana ön ayak olabilecek birileri olmadı hiç bir zaman. O yuzden, yazmanın 'okuma' eylemi dışındı ayrı bir olgu olduğunu, yazmak için sadece okumanın yeterli olmayacağını çok geç öğrendim. Küçükken bitirdiğim her romanın sonrasında 'büyüyünce bende yazar olacağım' derdim içimden. Bir kitap veya roman yazmak benim için ulaşılması zor bir hayaldi o zamanlar.

Etkilendiği Yazarlar:
Cemil Meriç'in Jurnal'in ikinci cildinde Lamia Hanım'a yazdığı aşk mektupları etkilemiştir beni en çok. Orhan Pamuk'un kafa karıştıran romanları, Türk ve dünya klasikleri... Kafka'nın böceği, Amin Maalouf'un tarihi romanları...


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Recep Akkaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.