..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Bana ev hikayesinden söz açmayın. Artık benim oraya gideceğim yok!" Fuzuli, Leyla ile Mecnun
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Düşler > Kerem DURMAZ




16 Ocak 2005
Yalnızlığın Çalıntı Düşleri  
Düş hırsızlarına...

Kerem DURMAZ


Benim yalnızlığım sendin ve ben senin yaşamdaki her şey gibi etten, kemikten ve ihanetten varolmanı istiyordum. Ben seni seviyordum...


:CBDD:
   Herkes yaşayabilirken yalnızlığını yaşayamıyor olmak canımı acıtıyordu. Bunları sana niye yazdığımı, senin kim olduğunu ve bir gün gelip de seni bulup bulamayacağımı bilmiyorum ama bütün yazacaklarımı sana yazıyorum. Sen kim olduğunu buradaki tüm satırları anladığın zaman bileceksin, yani benim çözemediğim bulmacayı sen çözeceksin.
   Seni hep arıyorum; yıllardır nerde olduğunu, kim olduğunu bilmeden. Denizin ortasında ufacık bir kurtarma botunun içinde mahsur kalmış kazazedenin, ayaklarını basabileceği sağlam bir kara parçasısın benim için, ama hala her yan deniz, her yanım su ve tuz. Bu yolculuk, daha doğrusu bu kayboluş, başladığı andan itibaren zevkle acıyı bir arada sundu bana. Kayboluşumun başlarında kendimi aradığımı düşünüyordum zaten bu yolumu kaybetmemde etkili oldu. Ben başından beri seni aradığımı çok sonra fark ettim, bunu fark ettikten sonra kabullenebilmemse daha uzun bir zaman dilimini kapsadı. Ne yani; bir gece rüyamda tenini, bedenini, gözlerini değil, sadece ve sadece beni anladığını gördüğüm bir şeyi, tarifi, ismi, cismi olmayan bir şeyi aramakla mı geçirecektim günlerimi. Böyle bir durumu, anı, ne dersen de; kabullenemezdim. Kabullenmedim de zaten, uzun süre kabullenmedim, peki sonra! Gerçek tüm ağırlığıyla her geçen gün biraz daha bastırdı. Artık anlamıştım ben seni arıyordum. Sonrasıysa daha büyük yıkımlara gebeydi zaten.
   Seni aradığımı anladığım andan itibaren tanıdığım, tanıştığım her insana sürekli bir şeyler anlatıyor, anlatıyordum… sonra onlardan herhangi birinin sen olmadığını anlayıp bir insanın üstüne daha çizgi çekiyordum. Sevgililerimle sevişirken onların gözlerinin içine bakıyor sürekli bakıyordum, sen olmadığını anlayınca bir kez daha yıkılıyordum ve yine hayal kırıklığı...
   Bir süre sonra her şey benim kontrolümden çıkmıştı. Dostlarım, ailem, sevgililerim beni alkolik olmakla, uyuşturucu bağımlılığıyla suçluyorlardı. Halbuki benim, sırf onlara katlanabilmek için uçtuğumu bilmiyorlardı ve herkes yaşayabilirken yalnızlığını, yaşayamıyor olmak canımı acıtıyordu...
   Bir gece bir şey oldu ve ben artık “bağımlılıklarımdan” kurtulmaya karar verdim. O gece olan da aynı senin gibi sadece bir şeydi; tarifi, ismi, cismi olmayan bir şey... Sonrası yavaş yavaş geldi. Biraz uyanış biraz batıştı bu aslında. Tüm bağımlılıklarımdan kurtulmaya başlamıştım: uyuşturucu, alkol, sigara, sevgililerim, dostlarım, ailem, ilkelerim ve ihanetlerim... Evet hepsinden kurtuluyordum ama senden bir türlü kurtulamadım. Artık sadece sen ve ben vardık. Daha doğrusu sen yoktun ben vardım...
   Ben inatla devam ettim seni aramaya ve bulamamaya. Sonra sen yine ortaya çıktın düşlerimde. Aynen ilk ortaya çıkışın gibi etten ve kemikten değildin, ben düşlerimde seni görüyordum ama sen bana görünmüyordun. Bir süre böyle geçti ve sen bir zaman sonra düşlerimi çalmaya başladın. Sen düşlerimi çalıyordun, ben bir şey yapamıyordum. Düşlerimde seni görüyordum, sen bana görünmüyordun. Etten ve kemikten değildin. Biliyordum. Belki bana biraz daha ipucu vermiş olsan, bu güne kadar seni bulacağımdan korkuyordun.
   Sen düşlerimi çalmaya başladığın gün, ben intikam almak için başkalarının düşlerini çalmaya başladım. İntikam sevmediğim bir duyguydu ama sen beni anladığın halde benim düşlerimi çalıyordun. Ben de sana göre yaptım intikam planımı ve ben artık anladığım insanların düşlerini çalıyordum. İşte o zaman anladım; bu işin senin için ne kadar zor olduğunu. Çünkü sen benden çaldığın her düşte kendinden de bir şeyler çalıyordun. Ben de başkalarının düşlerini çalarken, her seferinde kendimden bir şeyler çalıyordum.
   Herkes yaşayabilirken yalnızlığını yaşayamamak canımı acıtıyordu. Sen benden ve kendinden çaldıklarınla yaşayabiliyordun. Ben başkalarından çaldıklarımla yaşayamıyordum ve o zaman karar verdim çaldıklarımı sahiplerine geri vermeye. Sanki ben onlardan çaldıklarımı geri verince kendimden çaldıklarımı da sahibine verebilecekmişim gibi... Zaten bunu bildiğin için benden aldığın hiçbir şeyi geri vermedin. Benden çaldıklarının tek birini bana geri versen seni bulacağımdan korkuyordun.
   Ben çaldıklarımın yüküyle ve onlardan arta kalan boşlukla karanlığa biraz daha gömülürken, benim için tek ışıkmış gibi görünmeye devam ediyordun ve ben hala seni arıyordum. Bir gün, bir ışık aramaktan vazgeçersem; karanlığın da ortadan kaybolacağını düşündüm. Benim için tek kurtuluş seni aramaktan vazgeçmek. Vazgeçtim! Senin yerini yeni dostlarla, sevgililerle doldurdum. Tüm varlığımla onlara tutundum. Beni anlayıp anlamadıklarını düşünmeden, onları yargılamadan, anlamlandırmaya çalışmadan tutundum onlara. Her anımı onlarla geçiriyor, senin girebileceğin her boşluğa onları dolduruyordum. Sırf düşlerime girip onları çalmaman için, düş kurmuyordum, uyumuyordum. Senin sızabileceğin her kuytuya karanlığı dolduruyordum. Bir şeyi anlamıştım; sen karanlıktan korkuyordun. Öyle olmasa beni çoktan gelip kurtarırdın. Çünkü ben senle ilgili bir şeyi daha anlamıştım; sen de bana mahkumdun. Ancak benimle varolabilirdin ve benim yok oluşum senin de yok oluşun sayılıyordu. Bunları anladığım an seni aramak daha kolaylaşmıştı. Çünkü senin, benim yok oluş anlarımda beni kurtaracağını biliyordum. Beni ancak birkaç basamak çekebiliyordun yukarı; çünkü sen karanlıktan korkuyordun. Yine de beni o karanlıktan kurtarabilecek kadar cesurdun ve bir o kadar da bana bağımlıydın. Aramızda tek fark vardı, ben bağımlılıklarımdan kurtulabiliyordum ama sen varolabilmek için bana mahkumdun...
   Sonra bir gece yine bir şey oldu ve ben bu sefer tüm bağımlılıklarımdan kurtulmaya karar verdim. O gece olan şey de aynı senin gibi bir şeydi. Tarifi, ismi, cismi olmayan bir şey. Sonrası birden geldi ve ben o gece kendimi yok edip son bağımlılığımdan da kurtuldum. Herkes yaşayabilirken yalnızlığını, yaşayamadığımı sanmak canımı acıtıyordu... Sonrası birden geldi. Çünkü ben o gece ilk kez yalnızlığımı yaşamak istemedim. Benim yalnızlığım sendin ve ben senin yaşamdaki her şey gibi etten, kemikten ve ihanetten varolmanı istiyordum.
Ben seni seviyordum...
Ocak/2002



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Mektup


Kerem DURMAZ kimdir?

Çalıntı düşlerden yorgun, emekli düş hırsızı. Artık sadece kendi düşlerine yardım yataklık ediyor. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Murathan MUNGAN, Sunay AKIN, onlar gibi yazabilsem keşke.


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Kerem DURMAZ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.