..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Sevginin bulunmadığı yerde us da arama. -Dostoyevski
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Kent > Ayşe Akça




3 Ocak 2005
Sevgili Hayat  
denizzzzz

Ayşe Akça


hayat gercekten sevgili mi?


:BGGB:
SEVGİLİ HAYAT

Kapıyı hızla çekti ama sevginin içerden gelen ağlama sesinden kapı gürültüsünü duyacak durumda değildi.Yine çıkmıştı evden,yine öyle ağlarken bırakmıştı onu yatağın içinde.Dönene kadar yorganı başına çekip hıçkırıklara boğulacağını,ağlamaktan gözaltlarının moraracağını biliyordu.Belki de bir çeşit intikamdı bu çıkış;onu öylece,zavallı bir halde bırakıp gitmek...Elini kapının kolundan çekemiyordu.İçeri girse,sarılsa boynuna”canım,canım affet beni”dese...Böyle olmayacağını biliyordu.Geri dönse onu daha da üzecek,daha zayıf hale getirip öyle çıkacaktı.Vazgeçti.Koşarak indi merdivenlerden aşağı.Attığı her adımda,tersi olması gerekirken,hıçkırıklar daha çok çınlıyordu kulaklarında.Apartmandan çıktığında,yağmur damlaları arasında kaybolan gözyaşlarını bırakmaya başladı arnavut kaldırımlı sokağa. Düşen her damla derisinin içine bir iğne gibi giriyordu. Sanki rüzgar kulaklarının içine doluyordu ve bağırıyordu olanca kuvvetiyle”SEVGİİİİ”...Vücudunu deleniğneler,hıçkırı sesleri,rüzgarınbağırışı,”sevgiiii”;dayanamıyordu,bıraktı kendini. Boğazındaki düğüm açıldı ve çocuklar gibi bağıra bağıra ağlıyordu artık. bastığı kaldırım taşlarından başka bir şey görmüyordu;yüzlercesini geride bırakmıştı Bacakları,kolları,bütün vücudu titriyordu.Daha fazla taşıyamadı kendini. Kaldırımın kenarına bırakıverdi bitkin vücudunu.Çok üşümüştü;soğuktan,dışını ve içini saran soğuktan donabilirdi.

Bir alttan bir üstten,bir altan bir üstten geçen iğnenindiktiği yorganıncanını acıtıp acıtmadığını düşündü önce.”sevdanın üstünü örtmek kolay mı ,acıya katlanacak elbet” dedi sonra.”Biraz dişini sıkacaksın canın acıyacak,kanayacaksın da belki,ama sevda herşeye değmez mi?”Pembe kurdelalar takacaktı ona,yeşil şeritler koyacaktı.diktiği yorganların hepsi birbirinden farklıydı,hepsi apayrı güzelliklerle donatılmıştı;bu da onlardan biri olacaktı.terini veriyordu yorganlara,parmak uçları delik deşik oluyordu bitirene kadar,gözleri küçücük bir iğnenin giriş çıkışlarını takip etmekten zayıf düşüyordu.Aç kalıyordu,susuz kalıyordu,uyumuyordu...Demişti ya,sevdanın üstünü örtmek kolay değildi.Kimbilir hangi yatak odasına girecek,hangi sevdalı yürekleri ısıtacak,ve ısınan yüreklerin,bedeblerin,ateşlerine,hazlarına, mutluluklarına,sırlarına şahit olacaktı.Bu düşünceler yüzünde kocaman bir gülümseme oluşturuyor,parmaklarının acısını unutturuyordu.
İğnenin arkasına taktığı kırmızı ip bitiverdi birden.Gözünü etrafa çevirdi,sarı yanındaydı,mavi...ama kırmızı dolapta.sarıyla yapıverseydi gerisini,kalkmaya üşeniyordu.Ama hayır.İllaki kırmızı olacak,santim santim ateş kırmızısıyla işlenecekti ateşten yorgan.Kalktı,kapının yanındaki dolaba doğru yürüdü.Elini ipe uzatıp alırken,kaldırımın köşasine yığılmış bir vucut gördü.yanına yaklaştı kaldırımdaki vucudun.Elini omzuna koydu,çevril yüzdeki kançanağı gözlere,titreyen mosmor ellere baktı.”gel içeri evlat” dedi derin bi nefes alırken.

Omzuna dokunan elin peşine düştü.Isınmaya ,yüreğini ve bedenini ısıtmaya ihtiyacı vardı.Nereye gittiğini,kiminle gittiğini farkedecek güçte değildi.ellerinin arasında tutuğu birşeyi ağzına götürüyordu,boğazından aşağıya sıcak birşeyler akıyordu.birkaç dakika sonra anladı elinde tuttuğu şeyin bir bardak çay olduğunu.İyiydi biraz daha ısınmıştı.Yorganların üzerine uzanıp uyuyuverdi.gözünü açtığında ,önünde yaşlı bir yorgancının kafasını kadırmadan ateş kırmızsı bir iple yorganı işlediğini gördü.Doğruldu.Konuşabilecekmiydi bilmiyordu ama birkaç kelime açıklama yapması gerektiğini biliyordu. ”rahatsızlık verdim,kusura bakmayın.İyi değilim bugün.Karımla kavga ettim de.Bilirsiniz evlilik işte...neyse,daha fazla rahatsız etmeden gitsem iyi olur.”dedi,kalkıyorduki öyle bir “otur yerine” dediki yorgancı hem acıyı hem öfkeyi,hem sevgiyi hem nefreti aynı anda tüm bedeninde hissediyordu sanki.Dev cüsseli yorgancı yerinden kalktı,pamuk çuvalları arasından geçip koca bir kutunun içinden el kadar bir yorgan çıkardı.Çatılmış kaşlarıyla yürüdü,yorganı titizlikle serdi yere,üstünde ince ince işlenmiş bir kadın yüzü vardı.Her iplik parçası bir diğerinin bittiği yerden başlıyordu.Bir sanat eseriydi bu.Ne büyük emek,ne büyük özen,ne cok uğraş,ne cok zaman ve ne cok sevgiydi bu böyle...”Bu benim karım,Hayat.Nakış nakış işledim onu bu yorgana,ömrüme nasıl işlediysem öyle işledim.Her yorgana işlerim.Bir saniye dursa ellerim,bir iplik eksik koysam ihanet sayarım,mahvolurum.
Geç saate kadar çalışmıştım o gün.Hava cok soğuktu ama artık daha uzun çalışmalıydım.Yakında üç kişi olacaktık.Ben,Hayat ve bebeğimiz.
Hayat daha erken gelmemi,onunla daha çok kalmamı istiyordu.Gözünden ıramazdı beni.Kızıyordum ona,duygusal davranıyordu.Kapıya geldim,yine kızacak kavga edeceğiz düşüncesiyle açtım kapıyı.Hiç ses yoktu.Salona baktım,mutfağa sonra;yoktu.Yatak odasına girdim karyolanın üstünde ateş kırmızısına dönmüş beyaz yorganımız vardı,içinde de Hayat.Düşük yapmıştı.Kollarımın arasına aldım onu,salladım,sarıldım;buz gibiydi.Onu kaybettim.kaybettim onu.Şimdi al şu yeni yaptığım yorganı,arkana dönüp bakmadan koşa koşa git evine,sarıl karına.


Dişlerini sıkmaktan kırmak üzereydi.Ne kadar tüy varsa vucudunda diken dikendi.Kalbinin içinde öyle bir sızı hissetti ki şakaklarına vuruyordu acısı.Yorgancının verdiği yorganı sardı,aldı kucağına,koşa koşa çıktı dükkandan.Hıçkırık sesleriyle ayrıldığı evine kalbinin gümbürtülerini duyarak gelmişti.İçeri girdi,koşarak yatak odasına gitti.Yatağın üzerinde beyaz bir yorgan vardı,içinde de Sevgi.Çekti aldı yorganı ve ateş kırmızısı yorganı serdi.Sevgi’nin yanına uzandı,sarıldı,alnından,yüzünden,dudaklarından öptü dakikalarca.”Canım,canım seni cok seviyorum,seni cok seviyorum”dedi.Elini gezdirdi,ayaklarından kulaklarına kadar.Bütün vucudu sımsıcaktı Sevgi’nin.Soydu onu elleriyle.Ellerinin yerini dudakları almıştı şimdi.Vucudunun hiçbir köşesini öpülmeden bırakmadı.Sevgi de onu soyuyordu artık.Gömleğinin düğmelerini çözdü,atletini cıkardı.sonra...gerisi birbirine dolanmış kollar,kilitlenmiş dudaklar,birbirinin içinde kaybolmuş gözler,yürekler...ter.Üzerilerini örten yorgan daha bir kırmızı olmuştu sanki ateşlerinden ve birazdan utancından.Sevdanın üstünü örtmek kolay değildi.
      

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Tebrikler...
Gönderen: Guvercin / Ankara/Türkiye
29 Kasım 2006
Güzel yakalamışsınız. Öykü güzeldi. Sağlıcakla kalın. Sevgi ve saygılarımla..

:: sevgili hayat
Gönderen: sebahattin öcal / Ankara/Türkiye
29 Kasım 2006
yazınızı okudum pek ala olmuş.Sevgiyle kal.umutla kal."hüzün mü başım gözüm üstüme"... demek ki öykü yazmayı da becerebileceksin...tanrım sizn gibi bir sevgilim olmadı...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Ayakkabın [Şiir]
Yalnızım [Şiir]
Kemancı [Şiir]


Ayşe Akça kimdir?

Bilmem ki kimim?

Etkilendiği Yazarlar:
özdemir Asaf, Nazım Hikmet, Cemal Süreya


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ayşe Akça, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.