..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yalnızca sevgiyi öğret, çünkü sen osun. -Anonim
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Sevgi ve Aşk > Enes Yıldız




15 Kasım 2004
Kayıp Şahsa Serenat  
Enes Yıldız


:BJHH:
kayıp şahsa serenat
enes yıldız, 26.05.2004

Bana gökyüzünde bir merdiven yap,
Ayakları yere değmesin.
Bir avuç kar topla bana,
Üstünden toprak geçmesin.
Çiçekleri bırak; bana toprağı kopar,
Yüzünü örtmesin!...

Mesafeler ne anlatıyor sana? Uzak deyince beni, yakın deyince yine beni hatırlıyor musun? Yol deyince ayak izlerimi, şehir deyince kalabalığımı ve yalnızlığımı hatırlıyor musun?


Ben sana doğru yürüyorum karanlıkta. Gözlerimi kapatmadan, önümü görmeden, parmak uçlarıma basarak yürüyorum. Nedenini ben de bilmiyorum. Neden parmak uçlarıma basarak? Uyuyan yanlarımı uyandırmamak için belki, belki de kırdığım yanlarına basmamak için. Evimin sınırlarını terk ediyorum, uzaklarda köpek sesleri, köy akşamlarının garip duygusallığıyla doluyor içim. Ortalıkta sokak lambaları da yok, etrafım karanlık... Yürüyorum... Geçtiğin yerlerden geçiyorum bir bir. Kimseler bilmesin diye seni, ardındaki sağlam ışıkları da ben kırıyorum. Parmak uçlarım ıslanıyor. Yıldızlar hep bir ağızdan susuyor. Parmak uçlarım ıslanıyor. Yağmur mu? Hayır... Sen... Sen ağlıyorsun. Çıplak ayaklarımdan yüreğime yürüyor gözlerinin sıcaklığı. Gözlerin, gözlerime tırmanıyor yüreğimden. Tepeden tırnağa ısınıyorum. Fazla uzaklaşmış olamazsın. Ve gözlerin gözlerime doluyor. Ben mi? Hayır, ben ağlamamalıyım. Ancak sen görmelisin gözlerimi ıslakken. Yürüyorum... Gözyaşlarını bir bir avuçlayıp, ceplerime dolduruyorum. Gecenin ortasında parmak uçlarıma basarak yürüyorum...

Bu şehir! Bu şehir yaşıyor sanki. Canlı, kanlı bir şehir. Gözlerini dikiyor ikimize. İçi boş cesetler arasında yitiriyorum seni. Bu şehir intikam alıyor sanki. Neyin intikamını alıyor bizden? Kırdığım sokak lambalarının öcünü mü alıyor yoksa? Yoksa... Gözyaşlarının yaktığı sokakları geri mi istiyor? Şimdi yakmak lazım bu şehri, rüzgar olup küllerini denize dökmeli. Kovuyorum içimden bu şehri, gitsin uzaklara demir alsın. Giderken cesetlerini de alsın, bu ölüler tarlası. Martılara da anlatmalıyım. Onlar da gitsin buralardan, yoksa bu şehir... Bu şehir, onları da vurur kanatlarından, sırf seni gördüler diye. Ama dur... Önce seni kurtarmalı bu şehirden...


Kordondaki banklara seni soruyorum. Biraz oturup denize bakmışsın, martıları saymışsın çocukça. Güneşin ışıkları yüzünü çizmiş bazen. Birden donmuş yüzün, uzaklara dalmış bakışların. Ufuk çizgisinde bir şeyler aramışsın. Rüzgarı içine çektiğin bir anda, iki damla yaş çizmiş yanaklarını. Oturduğun banka bırakmışsın, almam için...

Vapurla Karşıyaka'ya geçiyorum, kimseler görmemiş seni, öyle dediler. Uğuldayan rüzgarla beraber kulağımı tırmalayan bir ses... Vapurun arkasından koşturan köpükleri son anda duydum. Bağırıp duruyorlardı. Seni anlattılar bana. Güneş gören tarafa geçmişsin; boş yerlere oturmayıp ayakta kalmayı tercih etmişsin, rüzgar değsin istemişsin yüzüne. Başını önüne eğmişsin bir ara. Neden? Elinle sildiğin iki damlayı kurumasın diye denize bırakmışsın. Deniz saklamış benim için. Ama ben, yine de bulurdum onları. Ben seni, gözyaşlarını koca denizde fark edecek kadar iyi tanıyorum. Martılar dadanmış bir ara gözyaşlarına, ağızları yanmış, çığlık çığlığa kaçışmışlar sonra....


Zincirler açıldı, vapurda da yoksun. Şehrin gözlerini görüyorum karşımda, korkuyorum, inmek istemiyorum. Ama biliyorum ki, o gözler seni de görüyor. Şehrin damarlarına girmeye hazırlanıyorum. Kabanımın yakasına sıkıca sarılıp, ellerimi ceplerime koyuyorum. Avuçlarımda gözyaşların. Yine o çok sevdiğimiz rüzgar kurutuyor yanaklarımı. Bir anaforun girişinde biri elime bir zarf tutuşturup kaçıyor. Arkasından gitmek istemiyorum bile, sadece bakakalıyorum. Şehrin makyajsız yüzünden biri. Maskelerin taa derinlerinden bir adam. Kıyafetlerinden anlıyorum evsiz barksız bir sokak insanı olduğunu. Maviye boyanmış çöp kutularını karıştırarak ilerliyor. Bir kez daha nefret nöbetine giriyorum, cesetler tarlasında. Uzun sürmüyor nefretim. Bu şehir gibi ben de onu unutup, zarfı açıyorum. Bembeyaz zarftan mavi bir kağıt çıkıyor;


Geleceksen gel!

Gideceksen gel!

Ey geceyi gözlerime zincirleyen,

Ey zihnimin en derinine demirleyen.

Gelecek misin?

Gel...

Zarfın üzerinde ‘kendime' diye bir not...


... Enes Yıldız







Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Enes Yıldız kimdir?

hiç bir iddiam yok. içimden geleni yazıyorum. . . severseniz, içimizde aynı mavi deniz var demektir. .


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Enes Yıldız, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.