Hiçbir zaman karakterlerimin hüzünlü olduklarını düşünmedim. Tersine yaşam dolular. Trajediyi seçmediler, trajedi onları seçti. -Juliette Binoche |
|
||||||||||
|
Bir zamanlar yaşanmışlık arasında bocalanmış bir masal sıkışmış olan bir yerlere gidiliyor başlangıcı ve sonu belli olmayan bir tarihler zinciri içerisinde biniliyor ve iniliyor kocamn eşyalr ve aletler bazı bazı silahlar. VAr gücüyle konuşan kişiler ve arkalarında kaln bazı silüetler. ilk başlardaki görüşler ve belki kapaklar. ama belkiler bi şüpheli duruma düşüyorlar. Zaman nasıl ve ne zmaan başladı sorusu ile başlıyo her şey aslında burda. Bunca düşünce içerisinde birden kendine geliyor. Bakınıyor çevresine ve evet hala aynı yerde yatmakta. aşşağıya bakıyor ve gördüğü sadece karanlık. Gerçekten bir zamanlar var olan bir şeyler görmek istiyor ama hep karanlık ve düşünceler kemirmeye başlıyor tekrar düşünceleirnin içinde bocalamaya başlıyor ve işte o zaman bi şey hareket ediyor kendi ekseni etrafında. küçük bir karartı gibi başlıyor ve müzikle büyümeye devam ediyor. başlıngıçta var olan ilk zamanalrda yaratılmış olan bir sesler diyarından geliyor görüntüler. Kocaman küçücük karartılar görünüyorlar müzikle dans ediliyor. Bir tarfta prensler ve prensesler. VArlıkla yokluk arasındaki balık tepsileri gibi ıslak ve kokuşöuş bir zamanşar öpülen dudklar gibi ıslak ve çekici bir zamanlar yaşanılan bir aşk gibi tatlı ve uzak kalan konuşmalar geliyor gözlerine. Bir zamanlar geliyor gölgelerin arasından. İşte o anda sesler artıyo. Birileri bir şeyler tarafından çekiliyor. Bunu biliyor ama karşı koymaıyor işte o anda aşşağısı aydınlanıyor ve mezarlar, kutçuklar, güveler ve başkalaşıma uğramaya yüz tutumuş kafataslrı görünüyo gözlerine. Kırpıştırmak yada sallanmak sa sadece boşa harcanan bir iş oluyor. İş ve işçiler arasında gidiyor bu sefer. Kocaman bir vagonda üzerlerinden uçaklar iniyor ve kalkıyor. Tanklar ve toplar geçiyor yanlarından. Bir varmış bir yokmuş.... Böle bir hikaye oluşuyor işte adam yatarken hala aynı yerde. Tekrar bakıyor aşağıya ama hala sadece karanlık var. Aslında ne görmek istemeli böle durumlarda. Neyle karşılaşılmalı ne gibi ritüeller olmalı bir insanın hayatında. Kanayan yerlerine bakıyor sonra aslında hiç de göründüğü gibi değil. Sadece kan duruyor ellerinde. Parmaklar ve çevresindeki tüm organlar kalpler, gözler, dudaklar, dokunaçlar, solungaçlar, deniz kabukları, kumlar ve çakıllar arsında var oluş başlıyor işte. Tekrar başlıyor bu sefer bakınmaya aşağılara daha önce hiç inmediği derinliklere iniyor bu sefer soğuk ve ıslak doğum örtüsünün altında ve üşümeye başlıyor. Yeni doğen bebek gibi titriyor nefes almaya çalışan bir bebek gibi ağlıyor ve doğuyor ama bir malıkhanede öle bir balık olarak doğuyor. Yanında kocaamn bir göz var. Kimin gözü? Benim senin? Bir zamanlar yaşanmış bir ana tanık olan bir gözmü yada sadece var olan görmeyen bir işe yaramayan. sadece duan bir göz. Bir el geliyor ve alıyor onu kuyruğundan sallıyor. Pullarını ayıklıyor. iç organlarını parmaklarının uçlarıyla çekerek sökerek çıkarıyor gövdesinden. İçi kasılıyor böle anlarda ve suya atılıyor. Suyun üzerine çıktığında ise çok yeni bir kentteki sularda buluyor kendini. Aşağıda kocaman bir dünya duruyoır. dönüş hızı ve ivmesi ekseni ve evleri her şeyiyle bir dünya. Yukarıdaki havudan başlıyor içmeye dünyayı kana kana içiyor kan-a kan-a ve bitiriyor kanalrını. Emiyor hepsini döngü bir sefer daha başlıyor. Yine aynı yerde kendine geliyor ve bakıyor bu sefer ordalar. Evet kendi ellerini ve ayakları olduğunu tahmin ettiği şeyler orda. Ama bir terslik var olayların akşında biliyor hissediyor bunu. Elleri renklerden arındırılmış, ayakları sadece renklerden ibaret. Elleriyle ayaklarını ovuşturuyor renkelr karışsın diye organlarına ama karışmıyor tam tersi matlaşıyor. Elleri öldürüyor onu. Ve işte müzik hızlanıyor şimdi bemoller ve diyezleri duyabiliyor. Ara notalarla kavuşuyor kulakları prensler geliyorlar ve dansa davet başlıyor. Ay yüzlü çocuklar eşliğinde bir şölen havasında geçiyor tüm bu eğlence o ise kocaman bir sokak lambasının altında öylece oturmuş seyirediyor tüm bu cümbüşü. Var gücüyle el çırpmaya başlıyor. Sanki birisi ellerini kendi iradesi dışında hareket ettiriyor gibi. Kolları acımaya başlayana kadar çırpıyor ve sesler patlamaya başlıyor havada bir havai fişek gösterisi olmalı. Çok ünlü birileri evleniyor yada bir davet olamlı çevrede ama sadece sokak lambasından başkası yok çevrede. Anlıyor ve kabulleniyor çabucak ve seyretmeye devam ediyor o kocaman karartılar etrafındaki dansları ve davetleri. Kavalye ve eşini. Prens ve prenses bir yanlarında da ay yüzlü çocuklar koşarak uçarak dans ediyorlar. Hokkabazlar eşliğinde ve yine aynı şey sahne değişiyor. Elleri bağlı buluyor kendini bir yatakta ve düşünüyor elleriyle kaşıyor ellerini çenesini yalamaya çalışıyor ve işte karanlıktan el sallıyor küçük ay yüzlü kız saklandığı açlılığın arkasından birden renkeri far ediyor. Renksizliği görüyor ve gözleriyle boyuyor griyi mavi tonlarına een sevdiği renk mavi. Denizin mavisi gökyüzü mavisi istiyor hemen geliveriyor yanına bir bakışta. tüm renkler sıraya dizilmişler gelmeyi bekliyorlar. Ufuktan bir el uzanıyoe ve çekiyor onu o karanlığın içinden. Sarsmaya başlıyor aynı bir balık gibi. Haykırıyor. Bunu ağız hareketlerinden anlıyor. Oysa kulaklarının yerlerini karanlıklar almış. Yer değiştirmiş tüm karanlıklar kafasında ve bir sarsıntı daha geliyor ama bu sefer yatarken yakalanıyor bu sarsıntıya. Deprem gibi sallanıyor ama kısa kısa oluyor bu sarsıntılar elektrik akımı gibi başlıyor ve birden bitiyor. Tüm vicudunu titreten bir dalga halinde geçiyor içinden. Karanlıklar yine geliyor. Bu sefer sadece gölgeler var ama. Tanıdığı birilerinin gölgeleri. Ne kadar zamandır gölge görmedim diyor. Acaab kim demiştir ilk gölge diye düşünmeye başlıyor ve karanlık yakınlaşıyor yakınlaşıyor ve sarsıntı bitiyor. Uyanmak sa sadece bir başlangıç artık onun için. Gölgeler arasında yerini alması için gerekn bir başlangıç.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Okay Ulukut, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |