Sanat hem bir coşma, hem bir yadsıma işidir. -Camus |
|
||||||||||
|
yoğurt ekmek çalmayan telefonum bir de küs kedi -başkasının kedisi- istesem de iyi geçinemem içimi gizleyemiyorum ondan kalb atışlarına bölmüş suskunluğumu her biri ayrı kedi korkusu bana bakarken suratı uzayıp sivriliyor ben mi yarattım gözlerindeki dehşeti bu hayvanı hafife almışım boğarken nasıl da farketmedim çünkü ben erkeğin kadın gibi düşünebilmesini borçlanmayışımı borçlanmayı kaldırmayan sinirlerimi şehvetin dolaysızlığını düşünüyordum onu boğarken nasıl bilebilirdim ki bu kediyle sözcüklerin dışında evrenin bir yerinde çok yakınlaşmışız nasıl farkedebilirdim ki bu kedide bir şey var öyle kendini hemen ele vermeyen olsun ben zaten çoğu nesneden azıcık gizlerine erince vazgeçmemiş miydim doğanın sözünü kesip öykülerine ben devam edecektim bitmeye gelince ben bitirecektim onları ben de ayrı bir tarih akıp gidecekti olan kediye oldu neresinden baksan zalimlik öyle mi şimdi kendime sahici bir suçluluk duygusu yakıştıramıyorsam ne olacak içime doğru nesnel yolculuklar ayarlamalıyım öyle mi ey dürüstlüğü nesnellik sananlar bu yetmez şimdi karşıma kedi bilinciyle çıkan şu beyaz tüylü evrim oyuncağından özür dilemeliyim öyle mi azgın pişmanlık bağışlanmak istemiyorsa ne olacak üstelik dile gelse bütün kedileri dünyanın gücü yetse hesap sorsa kader diyeceğim utanmadan neresinden baksan yüzsüzlük öyle mi yoğurt ekmek çalmayan telefonum bir de küs kedi –kediyi unut- sustukça dönüşüyor telefon kötü sessizlikte saçılıp geceye birden çalarsa zamansız başıbozuk imgelerde tuz buz olmaya alıp getiriyorum onu soluk soluğa çalmaya yazgılı alıp getiriyorum bir acıyı yerine koyar gibi telefon gücenir mi oluyor işte boğulurcasına yalvarıyorum içimin taşkınında pişmanlığım sahici en büyük belaya talibim hiç uğruna sustukça dönüşüyor telefon sustukça beyaz kedi küs yanlış numaraya da razıyım sustukça gücenik sustukça beyaz kedi küs cezanın tadına varınca haketmişliğim kırıldı içimi eskiten ayaz ey uykunun muştusu sağ kalanlara süslenen sabah vardım teslim olmaya ki düşmanım ölmüş
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Halil Aslan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |