..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Dünyaya geldiğinden, dünyada bulunduğundan, dünyadan gideceğinden hoşnut olan bir kimse görmedim. -Namık Kemal
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Deneysel > alper&alper




6 Ocak 2002
Tanımlar  
alper&alper
Bedenim kendinden habersiz, sessiz ve öksüzce geçiyor sahte sevişmelerden. Geride pişmanlık, yalandan söylenmiş sözcüklerin pişkin bakışları, aldanışlar... bana kalansa piç bir yalnızlık!


:BCCF:
tanımlar...
Gelgitler yaşanıyor yüreğimde, dur! demeyle durmuyor. Sustan anlamayan gözlerim gibi. Kal! demeyle kalınmıyor, öl! deyince de ölmüyor içimdeki sevgililer ve ben suskunluğu yutkunuyorum.
Suskunluk; düşlerin yalnızlığı.
Gece eriyor gözlerimde, karışıp gitsem diyorum karanlığa, nasıl olsa hep geceyim. Belki de gün ışığına bakmalıyım artık, kaybettiğim çocuk yüzümü bulurum bulutların arasında. Sokak aralarında kalan kahkahalarımı yitirmeliyim. Bu parçalanmışlık bu tutunamazlık, bu kırılganlık, neden yaşananlar tanımlanamıyor, belki de dedikleri gibi hayat bir oyun ve şimdide oyunlarda mızıkçılık yapma sırası.
Oyun; ortaya çıkmayanlar, gizlenenler
Bardaydık. Önce hüzün inlemişti kemandan. Romantizm sıkı sıkı sarılmıştı boynumuza, yinede ölüydü dokunuşlar. Bu ölümün ardına gizlenen başka bir şeyler vardı tanımlanamayan.
Bardaydık. İnsanlar sarhoş bedenlerine sarılıp ağlarken, yere düşen kadehlerde kırılıyordu düşler. Düş kırılır mıydı? Tanımlana bilir miydi bir düşün kırılması.
Düş; bastırılmış bir çığlık.
Önce seni aldılar benden, sonra ben verdim kendimi tanımlara, tanımlarla yüzleştikçe eriyordum. Ne gariptir ki, senin yokluğunda söylenmeyi bekleyen o kadar çok tanımlar birikti ki içimde, sanki bütün aşıklar sözcülüğünü yapmamı ister gibi bakıyordu yüzüme. Ne zaman konuşma cesaretini kendimde bulsam, bir çocuk edasında geveliyor, tanımlayamıyordum içimdekileri.
Ben bardan çıkarken yine bir ses duyuyorum, galiba bir düş daha kırıldı. Romantizmi unuttum içerde, dönüp alsam ne derler sonra... keşke senide içeride unutabilseydim. Koca bir yük kalkardı yüreğimden. Ben seni ne zaman unutsam, ispiyoncu anılar var yerini söyleyen. Ne kadar da içsem kaybolamıyorum karanlık sokaklarda. Keşke bedenimi de karanlık bir sokak arasında unutabilsem.
Bir tanım daha,
Unutmak; hatıraların eşkıyalığı,
Gece eriyor gözlerimde, gözlerimi uykulara satmalıyım. Karşılığında senin olduğun bir rüya almalıyım. Yorumsuz, sade, yalnızca senin olduğun bir rüya. Sabaha kadar seninle olurdum. Nasıl olsa uyandığımda ait olduğun yere geri dönerdin. Zaten hayat hiçbir zaman uyandığım yerden başlamadı. Her uyanışımda bir şeyler kopup gitmişti benden.
Umut; gürültülü bir bekleyiş.
Şairin bir sözü var; gün biter anısı kalır, aşk biter ağrısı kalır. Aşk ağrısı; tanımı nasıl yapılabilir ki?
Ama güzel bir tanım daha biliyorum,
Aşk; kendini bilmezlik.
Gün ışımış!
Oysa gün ışığının bile ortaya çıkaramadıkları var. Görünen kısmım ve gizlenen... en çok gizlenen yanım sevdi seni. Hani bazı fotoğraflar vardır yırtılıp atılamayan, yaşamın duvarında öylece asılı kalan. Her gün gülümsüyor fotoğrafların, sen gülümsedikçe ben ağlıyorum. Terk edilişlerin öcünü almak istercesine, terk ediyorum tüm sevgileri ve yalnızlığımı sonsuza bırakıyorum. Zaman içinde kayboldukça korkuyorum.
Korku; parçalanmışlık.
Gidişini; öylece, aslında öylesine, nereye varacağını bile düşünmeden izledim. Benden uzaklaştıkça renkler soluyordu gözlerimde, yeni bir bedene bürünüyordum sanki, bardaki çalan keman bendim, benim iniltilerimdi şarapların insan içmesine sebep olan.
Bedenim kendinden habersiz, sessiz ve öksüzce geçiyor sahte sevişmelerden. Geride pişmanlık, yalandan söylenmiş sözcüklerin pişkin bakışları, aldanışlar... bana kalansa piç bir yalnızlık!
Yalnızlık; mutsuzluğun sarışın metresi.
Hayatta ne çok tanımlama var. en çokta yaşadıklarına tanım arayanlar... uyum içinde ezgileşen notalar gibi tanımlandıkça anlam kazanıyor hayat.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


alper&alper kimdir?

-

Etkilendiği Yazarlar:
-


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © alper&alper, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.