"Leyla'nın işi naz ve işve; Mecnun'un gözü yaşı çeşme çeşme..." -Fuzuli (Leyla ile Mecnun) |
|
||||||||||
|
BAHCIVAN Hapsedilmis ruhlarin en özgür ani yasaniyor su an. Geçmisle gelecek arasinda sikismis bütün benliklerin mutluluk nidalari duyuluyor. Efkarlandikça dagilan acilarin ne menem bir sey oldugunu ilk kez görüyor gözlerimiz.Çalan sarkilar aglatmiyor bu gece. Gürültü dedikleri birer beyaz bulut... Kah kosuyoruz,kah yürüyoruz bu bitip tükenmez sandigimiz yolu. Ürettikçe unuttuk dedigimiz yastik alti ne varsa, çogalmak bu olmali. Kalem kagittan medet umanlari hor görenler, almis eline kitapligini, yazmakta “yazilmaz” diye düsündügü ne varsa. Horan çekip vals ediyor ruhlarimiz. Sarildikça sarilmaya korktugumuz her uzvumuza, yeni yetme asiklar gibiyiz bu aksam. Seni görmemek ne mümkün sevgili...Seni duymamak ne mümkün... Isiklar toplasmisken gözbebeklerine, sen kapatsan da gözlerini, ben senin karanliginda bile yolumu bulurum. Degmeden sevismek buysa tenine, seni arzulamaktan neden korkayim. Ha yanimdasin, ha satir aralarimda...Dünya sevdalilar nasil severmis bir görsün..Topla çaput dediklerini, birlikte yanalim. En güzel halimiz dogdugumuz gün ki gibidir. Seni annenden koparan ve dünyaya salan adalet, seni dünyadan alip topraga verene kadar benimsin ! Çakmak çakmak gözlerindedir ask...Öfkeleri nereye istersen oraya gömelim., sevinçleriniyse nereden istersen oradan bulalim. Etrafini saran herkesi, benim gölgemden korumak düserse sana, “neden bu kadar sevmek” diyenleri sakin azarlama.; birak biraz düsünsünler, birak onlarda bizim kadar sevsinler. Aci çekmeden kavusmak olursa, ona biçtikleri süreyi dilim varmaz söylemeye...Ben acilarinla sevdim seni, sende öyle sev...Kasla göz arasi elimdeydi elin, saliselerle dokundum dudaklarina, Rüzgarla birlik olup oksadim saçlarini.. Ne fark eder sevgili... Koparmadanda gül dalinda gül kalacaktir, kokladigimda da...Ben bu sabah bahcivaninim, yarin günesin, öbür gün topragin... Sonsuzluk kadar uzun bulursan sana kavusmami, seni bekleyen bensizlik çoktan kosup gitti. Dün benimdin, yarinda öyle kalacaksin... Sal içinde biriktirdigin umutlu çocugu, dünyanin senden almak için göz diktiklerine bir o meydan okur. Göz pinarlarinda biriktirme yaslarini, bana aglamak nasil yarasirsa, sana da o denli yakisir... Güle oynaya çikalim çikilmaz sandigimiz yamaçlari, hiç yorulmadan ask olmaz, hiç yorulmadan da asik... Kafa kafaya verip hiç çizilmemis bir seyi resmedelim seninle adina da; “ask” diyelim. Kelepir bulduk sanmasinlar sakin. Ne feda ettikse, feda edilmeye degdigini söyle onlara. Boynu bükük kalacagimizi sananlara, dün bana gülümsedigin gibi gülümse, bir daha agizlarini açmasinlar. Fikirlerin sustugu yerdeyiz seninle, konusan tek sey ask... Elimizde sevda bayragi,yüregimde sen olduktan sonra, sancilari sirtlamisiz ne fark eder. Onlarda bir gün pes eder nasil olsa. Ben yoruldugumda sen sirtlanirsin, sen yoruldugunda ben...Hiç kahirlanma bos yere, ask tasinmaya deger! Onu biz dogurduk bir kez. Sevgili; Saçlarimda kokun durdukça yikamamak için tutarim kendimi! Bir gün istersen, el ele verip bir gezintiye çikalim. Yüregimdeki sandala bineceksin hepsi bu. Sonrasini belki hatirlayamazsin, sana düs gibi gelecektir... Uykudasin farz et, bir peri kizi yanina sokulup sana fisildiyor adini. Ne kadar güzel görünüyor gözüne, olsa olsa; on sekiz diyorsun, otuzundaki bir kiza...Dalindan koparip sana uzatinca yüregini, almamazlik edemiyorsun, sende özlemissin böyle sevilmeyi. Kiyisinda yürüdügün her seyi,alip götürmek istiyorsun o an, ne zaman sandaldan indigini hatirlamiyorsun bile, sadece bir peri gördüm diyorsun fisildayarak... Bir yanin varligina inanmak istemese de, onun inatçiligi sana tam aksini söyletiyor hep. Uzatinca dudaklarini, sanki bir bir dökülüyor içindeki ask... Sevilmek için dogduguna inandigin peri, seni sevmek için dogdugunu düsünürse, sakin hayret etme...Bir daha hiç gülümsemedigini düsün, bir daha hiç öyle askla bakmadigini...Için nasilda burkulur dimi! Simdi tekrar bin yüregimdeki sandala, yolumuz uzun...Zaman bizim için sayiyor sevgili,yalniz bizim için... TâLâN KAYI ____________________________________________________ IncrediMail - Email has finally evolved - Click Here
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © TâLâN Ayşe KAYI, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |