kekeme bir düş sağnağı bu
geceden geceye inen
ve
ne zaman geleceği hiç bilinmeyen o gecelerde adını yağmur koyasım geldi
biber tadında ısırılmış bir hayat kıs kıs gülüyor oradan biliyorum
Ellerini beline dayamış kocakarı gibi sövüyor bana durmadan,
Eteklerimde geçmiş, bir o yana bir bu yana savruluyor
sonra, patır patır dökülüyor zaman ayaklarımın altına
Yarını bosveriyorum
Şimdi liği alıyorum yanıma.
yarınsız günleri çıkarıp ara sıra,
ne kadar kalmış sayıyorum parmak hesabıyla
sonra bır bakıyorum ki aynada
gercege tıpatıp benzeyen bir yanılgıyı satmışlar bana
...
kandırılmış çocuklar gibi huysuzlanıyorum durmadan
ama
bu sıradanlık sihirbazları uyuşuk bir kediye dönüştürüyor beni,
ben de aslan pençelerine özeniyorum biteviye
tırnaklarımı çıkarıyorum umursuz kalabalıklara
önüne gelen bir tekme savuruyor döşüme
yığılıyorum yere.

yaşanamamıs bir hayatı dokuza katlamanın neye benzediğini düşünmek
ölmekten daha zor.
…
minnacık bir kedi yavrusuyum ben,
dev adımlardan korkan
kaldırımların sırnaşık yerlerine hiç uğramayan
ismi bile olmayan,
kendi gibi adsız üunlere hediye edilmiş bir kedi...
oksandıkca tuylerimi kabartırdım bir zamanlar
sevecenliğin kuytusu nerededir bilmem,
horlanmamıs bir gurbete giden bu sokakların içinden geçen bir el dilerim en cok
benı okşasın
okşandıkca tuylerim kabarsın.