..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bu kitap çok gerekli bir açığı dolduruyor. -Moses Hadas
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Yeraltı > BARIŞ BİLGİ




16 Mart 2004
Deprem  
BARIŞ BİLGİ
Bu sıcak telaş kendini yavaş yavaş sükunete terk ederken bazı gözden kaçmış problemler de insanların dikkatini çekmeye başlamıştı. Kayıp çocuklar ve parçalanmış cesetler


:CJBH:
deprem

1
Depremin maddi manevi kayıpları kendini hala hissettiriyor,insanlar hala ufak sarsıntılarda dışarı kaçıyor,uykusuzluk çekiyor ve ruhsal sorunlarla uğraşıyordu. Yıkım korkunç olmuş aileler kaybolmuş,şehirler yerle bir halde bekliyordu. Sağ kalanlar ise yıl geçmesine rağmen prefabrik binalarda yaşıyordu. Bu sıcak telaş kendini yavaş yavaş sükunete terk ederken bazı gözden kaçmış problemler de insanların dikkatini çekmeye başlamıştı. Kayıp çocuklar ve parçalanmış cesetler.
10 senedir gazeteci olmasına karşın hala baş sayfa haberleri yakalayamayan Reha realty show programına gelen bir telefon ihbarıyla bu konuya dikkatini verdi. Telefondaki ses bir annenin feryadıydı. Küçük kızı Ayşe depremde kaybolmuştu. Kaldırılan enkazdan cesedi çıkmadığı gibi,bütün aramalara karşın kayıp kız bulunamamıştı. Annesi Reha’dan yardım istedi. Reha bu konuyu araştırdığında aynı cinste onlarca çocuk olduğunu öğrendi. Konuyu televizyon programına taşıdı.
2
“İyi akşamlar sayın seyirciler. Bu gün başlangıçta adi bir kayıp vakasıyken daha sonra uluslar arası bir çeteyle bağlantısı oluşan bir olayı irdeleyeceğiz. Küçük Ayşe hepimizi gözyaşı ve acıya boğan depremde kayboldu. Bu küçük kızı kaçıranların bu işi meslek haline getiren bir oluşumun olduğunu öğrendik. Bu konuyu konuşmak üzere bir konuğumuzu stüdyomuza çağırdık. Konuğumuz Kaçakçılık Masasından Sinan Ural.
Hoş geldiniz Sinan Bey. Bizi aydınlatır mısınız bu uluslar arası çete hakkında.”
“Tabi. Kısa şekilde bu çete dediğimiz oluşumu tarif etmem gerekirse; merkezlerinin İngiltere’de olduğunu biliyoruz. Patronları Fransız bir cerrah. Önceleri küçük işler yaparken günümüzde bütün dünyayı kapsayan bir ağa sahip. Dünyada ne zaman bir doğal afet,büyük yangın vb. kargaşa oluşturan olaylar olsa orada ortaya çıkıyorlar. Hedefleri yaralı insanlar ve ortalarda dolaşan kayıp çocuklar. Ambulanslarla ki bu ambulanslar ya çalıntı ya da sahte plakalı olmakta ve bazı sağlık personeli kıyafetli ekiplerle ki bizi en çok bu ekiplerin profesyonelliği etkiliyor;çünkü içlerinde mutlaka bir doktor oluyor ilgili hedefleri tespit ettiklerinde ya tedavi ya da yardım teklifi ile alıp ortadan kayboluyorlar. Çocuk ve organ ticaretinden senede 1 milyar dolar kazandıklarını tahmin ediyoruz..”
“Biraz da bu çetenin Türkiye bağlantılarını anlatır mısınız.”
“Türkiye’nin bu oluşumla Afyon depreminde tanıştı. Bazı sahte ekiplerin ve kayıtsız kişilerin ihbarları alındı. Durum sakinleşip bu ihbarları değerlendirmeye başladığımızda bu kişilere ulaşamadık. Araçları ise ya terkedilmiş olarak ya da ıssız yerlerde yanmış olarak bulduk. Daha sonra aynı kişiler Gölcük’te ortaya çıktı. Bakın Reha Bey depremden bir yıl geçmesine karşın 95 çocuk ve yüzlerce insan bulunamadı. Bizim tahminimiz bu çete tarafından kaçırıldıkları.”
“Nasıl oluyor da bu kadar çocuk ve insan cesedi bulunamıyor.”
“Basit yaralı ya da organları sağlam cesetleri ameliyatla organlarını alıyorlar. Bu organlar ya yurtiçinde talep varsa satılıyor ya da Kuzey Irak üzerinden PKK vasıtasıyla yurt dışına kaçırılıyor. Çocuklar ise yurt dışında satılıyor. Yurttan çıkarma yolları ise aynı; 10 lı gruplar halinde geçiyor çocuklar Kuzey Irak’a.”
“Bu çete PKK ile de mi bağlantılı.”
“Hayır sadece işverenleri durumunda. Yurtdışına çıkaracak herkes ile çalışıyorlar. Gümrükçüler,yasadışı örgütler vb. herkes.”
“Bu çeteyi yakalamak için neler yapıyorsunuz?”
“Çete üyelerinin eşkalleri sınır kapılarına ve İnterpol’e verilmiş durumda. Ama bir ekip bir ülkede bir kere çalışıyor. Ya bir daha o ülkeye girmiyor ya da estetik ameliyatıyla yüzünü değiştirip giriş yapıyor.”
“Çocukları satıyorlar diyorsunuz bunu biraz açın”
“Organ ve çocuk satışının yolu da aynı. İnternet’te masum siteler kuruluyor. Örnek vermek gerekirse çiçek siteleri. Buraya başvuranlara mail aracılıyla istenen özelliklere uygun çocuk veya organ listesi gönderiliyor. Bu listelerden bazıları zaman zaman elimize geçiyor. Bu listelerde 15 kayıp çocuğumuzun resmi mevcut. Diğerleri ise tahminen satılmıştır.”
“Bu örgütün gücü nereden geliyor. Nasıl organize oluyor.”
“ Bu örgüt gücünü insani hislerden alıyor. Çocuğu olmayan anne ve babalar devlete başvurunca uzun süre beklemek yerine hemen çocuk sahibi olabiliyorlar. Bir çok doktor ise bu çeteyi biliyor. Hastalarını sıraya sokup organ beklemektense bu çete vasıtasıyla hemen organ bulabiliyorlar. Bu örgütün gücü ihtiyaç duyulanları elinde olmasa bile temin edebilmesidir.”
“Nasıl yani anlamadım. Ellerinde yoksa nasıl buluyorlar.”
“Basit insan veya çocuk avına çıkan kiralık adamları mevcut. Dünyadaki bütün hastane kayıtlarını elde edebiliyorlar. Bu da uygun doku veya çocuğa ulaşıp ele geçirmelerini sağlıyor.”
“Bir şey daha eklemek ister misiniz?”
“Son bir şey bu örgüt genelde 0-3 yaş arası çocukları pazarlar. Uygun nitelikte olmayanlar ya çocuk işçi olarak Hindistan vb ülkelere satılır ya seks kölesi olarak yetiştirilmek için uzak doğu ülkelerine ya da organ için saklanır.”
“Anlamadım satamadıklarını parçalayıp organlarını mı satıyorlar.”
“Bu konuda yorum yapmak istemiyorum”
“Teşekkürler Sinan Bey. Sayın seyirciler bu gözü dönmüş örgüte el ele dur diyelim. Eli kanlı çocuk katillerine ve onun yardakçıları artık bilin ki peşinizdeyiz. Onları deşifre etmek için bütün imkanlarımızı seferber edeceğiz. İlk adımı ise Küçük Ayşe’yi bularak yapacağız. Şimdi Küçük Ayşe’nin resmini yayınlıyoruz. Bu minik yavruyu gördüğünüzde insanlık adına bizi arayın. Numaralarımız aşağıda yayın boyunca kalacak. Eğer yarınlarınızın kararmasını istemiyorsanız bu gün bir ışık yakın. Şimdi kısa bir ara veriyoruz. “
Programa verilen arada Reha konuğu Sinan ile sohbet edip uğurlamaktaydı.
“Çok teşekkürler Sinan Bey harika bir program oldu.”
“Ben teşekkür ederim de keşke çocuğun resmini yayınlamasaydınız.”
“Neden”
“Basit deşifre olan çocuk satılması tehlikelidir. Satılmayan çocuğa ise diğer alternatif yolları açılır.”
3
Reha programlarında bu konuya eğildikçe ünü artıyor kanalına ise reklam yağıyordu.
“Reha şu raporlara bak kutlarım.”
“Anlamadım müdürüm.”
“Oğlum bütün reytinglerde tavana vuruyoruz senin programının saatinde. Bu konuya devam. Hele bir de birkaç örgüt üyesi yakalattık mı. Çalış oğlum çalış.” Diyerek sırtını sıvazladı.
Reha daha geçen ay kovmakla tehdit eden bu adamın oğlu olmuştu. Reha gülümseyerek odasına gitti.
4
Arabasından inen Reha’yı eşi ve kucağında küçük oğulları kapıda karşıladı. Reha oğlunu kollarına alıp havaya kaldırıp öptü. Eşinin yanağına da bir öpücük kondurup:
“Çok hızlı büyüyor bu Eylül.”
“E babası 1,5 yaşında “
İçeri girip birlikte yemek yediler. Yemekten sonra Eylül çocuğu uyutup salona geldi. Reha iki orta kahve yapmış eşiyle her gece yaptıkları teras sefası için terası ayarlıyordu. Terasta kahvelerinden yudumlar alırken sohbet başladı.
“Programın harika gidiyor hayatım.”
“Teşekkürler canım. Bir kayıp olayının bu kadar büyüyüp uluslar arası olması inanılmaz.”
“Ayşe olayı ne durumda onu bulmak için elinden geleni yap hayatım. Düşünsene oğlumuzu annesi ve babası ne haldedir.”
“Perişanlar eylül her gün telefon edip kızlarının durumunu sorup ağlıyorlar. Ama eninde sonunda bu olayı çözüp yapanları cezalandıracağım.”
5
Bu yayınlar Türkiye gündeminde inanılmaz boyutta bir kamuoyu oluşturdu. İki ay içinde örgüte çeşitli darbeler indirildi. Örgütle ilişkisi olan 8 doktor tutuklandı. Örgütün İstanbul sorumlusu olan bir İtalyan ise kılık değiştiren muhabirlere çocuk satmak isterken görüntülenip yakalatıldı. Örgüte ait olan 25 Internet sitesi polis hackerlerince çökertildi. İki ayın sonunda ise bu olay Avrupa basınını da ilgisini çekti. Reha’nın programları artık Avrupa ülkelerinde de yayınlanmaya başlandı. Avrupa Çocuk Derneğinden bir ödül bile verildi Reha’ya.
6
“Hoş geldin canım.”
“Hoş bulduk Eylül. Çok mutluyum.”
“Neden Ayşe’yi buldun mu yoksa.”
“İnşallah o da olacak ama. Çok büyüdük çok. Bu haber bizi zirveye çıkardı. Beni Avrupa’nın en iyi gazete ve televizyonları istiyor. Avrupa’nın en iyi gazetecisi ödülüne de aday gösterdiler beni.”
“Heyecanını paylaşıyorum canım ama örgüt”
“Sen meraklanma çökerteceğim.”
7
Konu büyüyüp bütün Avrupa’yı sarmıştı. Artık Avrupalı gazetelerle ortak çalışıyorlar ve bir çok yerden destek alıyorlardı. Artık Avrupa’da da örgütten kişiler yakalanıyor örgütün çemberi gitgide daralıyordu. Reha öğle yemeğinden gelip neşeli bir şekilde çalışma odasına geçti. Ofisi üst katlara manzaralı bir odaya taşınmıştı. Artık kendi özel sekreteri vardı. Girerken sekreterine sordu.
“Kızım arayan soran.”
“Eşiniz efendim sizin cebinize ulaşamamış beni hemen arasın dedi.”
Reha telefonuna baktığında yemekte kapattığını hatırladı. Aceleyle odasına geçip karısını aradı.
“Eylül ne oldu.”
Eylül’ün sesi ağlamaklı geliyordu.
“Hasta hanedeyim Reha çabuk buraya gel. Oğlumuz hasta.”
Reha aceleyle karısının verdiği adresi kayıtlayıp yola çıktı. Hasta haneye gelene kadar dua etti. Oğlunu çok seviyordu. Kendi kendine teselli verdi.
“Eylül evhamlıdır. Üşütmüştür yaramaz.”
Doktorun odasına girdiğinde karısı Eylül ağlıyordu. Kalkıp Reha’ya sarıldı. Oturduklarında doktor konuşmaya başladı.
“ Hoş geldiniz Reha Bey. Tetkikler tamamlandı incelemelerimizin sonucu kötü.”
“Doktor bey tıbbi ağzı bırakın oğlumun neyi var.”
“Çocuğunuzun kalbi normal bir kalpten 4 kat büyük ve büyümeye devan ediyor. Bu da pompalama yapmak için 4 kat fazla kan ihtiyaç doğuruyor. “
“Sonuç”
“Kalbi süratle değiştirilmeli. Biz çalışmalarımıza başladık siz de uygun organı bulmaya çalışın bir ay zamanımız var.
“Aksi halde ne olur.”
“Aksi halde oğlunuz ölür.”
“Oğlum nasıl olur doktor bey gayet iyi görünüyordu. Daha geçen gün top oynadık. “
“Bu kalp belli bir seviyede büyüyene kadar belli etmez. Ama kan pompalamaya yetmemeye başlayınca vücudun dengeleri bozulur.”
8
Reha bir taraftan programını yürütüyor bir taraftan uygun kalbi arıyordu. Çaresizlik içinde oğlu gözü önünde ölüyordu. Hiçbir kurumda uygun dokularda kalp yoktu. 25 gün geçmiş ama hala kalp bulunamamıştı. Reha akşam hasta haneye geldi. Eşi ve oğlunun odasına girdi. Küçük oğlunu alnından öpüp elini tuttu. Eşi ona bakıp dışarı çıkmak için ayağa kalktı. Reha da 5 dakika sonra yanındaydı. Sigara yakıp eşine uzattı. Bir tane de kendine yaktı.
“Reha bulamadın mı hala.”
“Yok”
“Ama Reha 5 gün kaldı.”
Ağlamaya başlayan karısını omzundan tutup kendine çekti. Reha da iki damla yaş döktü.
9
Ertesi gün odasında oturmuş sağa sola organ için telefonlar ediyor. Tehditler savuruyor. Bağırıp çağırıyordu. Çok sıkışmış haldeydi. O an cep telefonu çaldı. Bilinmeyen bir numara arıyordu. Alıp açtı.
“Efendim.”
“İyi günler Reha Bey.”
“Evet ben Reha kiminle görüşüyorum.”
“Boş verin isimleri oğlunuz nasıl.”




10
Aradan üç yıl geçmiş. Reha aynı kanalda magazin servisinin başında çalışmalarına devam ediyordu. Cumartesi iş çıkışı otoparka arabasının yanına indiğinde karşısında Sinan Bey çıktı.
“Merhaba Reha Bey.”
“Aaa merhaba komiserim. Nasılsınız?”
“Teşekkürler”
“İşleriniz nasıl?”
“Emekli oldum. Ama kafamda hep bir takıntı var. Size onu sormaya geldim.”
“Nasıl yardımcı olabilirim.”
“Üç yıl önce bizimle çalışarak ve inanılmaz bir kamuoyu yaratarak uluslar arası organ ve çocuk kaçakçılığına inanılmaz darbeler indirdiniz. Neredeyse örgüt bütün Avrupa da çökme noktasına geldi. Ama bir den çalışmaları bırakıp magazin müdürü oldunuz. Sizi az çok tanımasam para aldınız diyeceğim. Ama araştırdığımda servetinizde artış yok. Neden Reha Bey.”
“Çocuğunuz var mı Sinan Bey”
“Var iki tane”
“Allah bağışlasın. O zaman belki beni anlarsınız. Çünkü ben bile yaptıklarımı anlayamıyorum.
3 yıl önce dediğiniz gibi neredeyse Avrupa’nın en iyi gazetecileri arasına beni sokacak bir haber peşindeydim. Çılgınlık derecesinde etkili olmuş ve inanılmaz çalışmalar yapıyorduk. Önce sadece Küçük Ayşe’nin kaybolma olayı yüzyılın habercilik olayına dönüşmüştü. Bu arada oğlum,canım hastalandı. Kalbi normalin 4 katı büyükmüş. Bir ay içinde ameliyat edilmesi gerekliydi. 27 gün legal yollardan kalp aradık. 27. gün telefonumla bir konuşma yaptım. Bir teklif yapılmıştı. Ertesi gün örgütün haberini yapacağım diye Kuzey Irak’a gittim. Eşim ve çocuğum da yanımdaydı. Kerkük’te örgütün 2. patronu olduğunu söyleyen bir Türk ile görüştüm. Çocuğuma uygun kalp bulacaklarını karşılığında ise onlar hakkında haber ve araştırma yapmayı durduracaktım. Tereddütsüz kabul ettim. Ameliyathanenin son olaylardan sonra Afganistan’a kaydırıldığını söyledi. Hemen onlara ait özel bir uçakla Afganistan’ın doğusunda özel bir havaalanına indik. Kendi hasta hanelerinde doku ve kan tahlillerini yineleyip 29. günün sabahı uygun kalbin bulunduğunu söylediler. Sevincim o ana kadar inanılmazdı. Ta ki örgütün ikinci adamı olan Türk,bir doktor ve küçük bir kızla içeri girene kadar. O kız çocuğu küçük Ayşe’den başkası değildi. Doktor”Buyurun” dedi oğlunuzun ihtiyacı olan uygun dokudaki kalp bu kızda. Türk ise önce kahkaha attı “Şanslısın dostum. Bu kızın resmi yayınlanınca satmadık. Bizde Hindistan’a satmak üzere buraya getirdik. ”dedi. Akşama kadar süre verdiler. Ameliyatı akşam yapacaklardı. Kızı alıp çıktılar. Ben ve eşim oğlumuzun yanında donup kalmıştık. Düşüncelerim allak bullaktı. Oğlum yarına kadar ameliyat edilmezse ölecekti. Edilirse küçük bir kız koyun gibi doğranacaktı. Örgüt bir taşla iki kuş vurmuş ve benden alınacak en güzel intikamı alıyordu. Köşeye sıkışmış haldeydim karıma bakıyordum ama o bu kararı benim vermem gerektiğini söylemek istercesine bakışların kaçırıp oğlumuzun yanına gitti. “
“Kararınız ne oldu?”
“ Kararım mı?Oğlum 4,5 yaşında Sinan Bey”
                                   
                                        Mayıs 2002










Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Elma Şekeri
Susma Hakkı
Cezayir Menekşesi
Kültürel Cezaevinde Jigolo

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Senin Annen Bir Melekti Yavrum [Şiir]
Tekme [Şiir]
Molotof [Şiir]
Et ve Kemik [Şiir]
Yalan Oldum [Şiir]
Kahverengi [Şiir]
Geç Kaldın [Şiir]
Bu Gün Seni İlk Defa Gördüm [Şiir]
Hayat-ımın Kadını [Şiir]
Aşkı Beklemek [Şiir]


BARIŞ BİLGİ kimdir?

UYKULU YÜREKLERE KAFEİN ETKİSİ DIŞ KAPININ MANDALI BLA BLA BLA


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © BARIŞ BİLGİ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.