..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Mermere sıkışmış bir melek gördüm ve onu özgürlüğüne kavuştuncaya dek mermeri oydum -Mikelanjelo
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Deneysel > sabiha




18 Şubat 2004
Tanrıların Çocukları  
sabiha
Zaman; içinde yanmak için kıvranan ateşe kıvılcım, gözlerinden taşmaya susamış düşlere neden, parmaklarından dökülmeye sabırsız cümlelere fırsat olma zamanıdır.


:BCGE:
Kendisidir bazı ışıkların kaynağı,
Bazıları karanlığa dua eden asalak parıltılar.

Gece ile gündüzün birbirine karıştığı, gecenin bitmediği, günün başlamadığı anlardan birinden bir ışık göz kırpar. Fark edilir bir parlayıştır görünen ancak kaynağı kendisi midir yoksa karanlığın dilencisi midir bilinmez.
O ‘an’; kurulmamış saatlerin zamanıdır. Zaman; ne sahte bir aydınlıktır, ne de yolunu kaybettiren karanlık. Her ışığı soğurabilecek kadar siyahı, zindanlara gökkuşağı doğurabilecek kadar renkleri anlatır masallar.
En erken saatleridir yaşamın; dilsiz, dinsiz, cinsiyetsiz bir akış. Saatlerini kaybetmiş zamanların sınırsızlığı ve her coşkuyu yeşertebilen hissetmelerdir yaşamı köşe bucak sarmalayan.
Her gün, yeniye döner yüzünü. Aynalar dünü kaydetmez. Ne takvimler, ne de saatler bilir yarınları. Zaman sadece ‘an’ dır.
Sezgidir, tattır, kokudur, temastır en erken zamanların iklimi. Kaygıya, korkuya, paniğe, umutsuzluğa bulanmamış gözler sonsuzluğu bakmaktadır.
Özgünlük; sözlüklerde bir sayfa bulamamıştır; benlikler gasp edilmemiştir henüz. Kapısızdır kafesler, özgürlük icat edilmemiştir.
Her düşmenin ardından koşmalar başlar, en güzel besteler gibidir ağlamalar.
Her zeminde aynı hızla koşabilen adımlar; ne zelzeleler yaratmanın peşindedir, ne kaçar, ne de kovalar. Dişisini de erkeğini de aynı ihtirasla kucaklamıştır doğa; kendinden üreyecek kendinden büyüyecektir izin verirse tanrılar.
Anlardan birinden patlamış bir ışığın ilk parıltıları; en savunmasız, en korunmasız toprakları aydınlatır.
Tanrılar; korunmasız, savunmasız topraklara saçar inanç tohumlarını. İnanmak, inanan zihinleri yok eder. Zihinler, saatlerini ölüme kurar. Zaman; yavaş yavaş, yok oluşa doğru ilerlemeye başlar.
İnanılanlar; cesareti aç bırakır, korkuyu besler. Bütün dilleri susmuş anlar sezgiyle kucaklarken gerçeği, korku tanrıyı çağırır, inanç sezgileri yok eder.
Tanrıların talan ettiği topraklarda ne zamanın sınırsızlığı kalır, ne de her coşkuyu doğurabilen hissetmeler.
Gece ile gündüz sarmaş dolaş olmuştur artık. Gün mü geceye, gece mi güne dönmektedir bilinmez.
Tanrıların toprakları ihanet, tuzak, kin kokmaya başlamıştır. En parlak ışıklar, geceyi solumanın dindirebileceği yorgunluklardadır.
Saatler kararsız dönüp durur aynı yarına, zaman ‘an’ı kaybetmenin yasını tutarken, ölüme bulanmış gözler, yeni bir ışık bekler.
Yeni bir gün değildir artık bugün. Gün; dün, yarın, yüzyıl öncesi, elli yıl sonrası... Hedefler, planlar, azaplar; dünkü, yarınki, elli yıl önceki, yüz yıl sonraki...
Kendi ölümünü planlamazsın da, bir neslin katlini izlersin. Kendi ümitsizliğinde değilsindir de bir türün çaresizliğindesindir.
Zaman artık katlanamamaktadır; bir çay bardağından içilip, bir pasta tabağından yenilip dışkılanmaya. Kızgındır; boşluğa serptiğin, yeşermeyen avuç avuç lakırtıya.
Zaman; içinde yanmak için kıvranan ateşe kıvılcım, gözlerinden taşmaya susamış düşlere neden, parmaklarından dökülmeye sabırsız cümlelere fırsat olma zamanıdır.
Paslanmış sevgini, kimsesiz nefretini, ıssız bilgini; coşkularının ayiniyle gömme, bir yazarın parmaklarından sayfalara düşüp kaybolma, bir ressamın gözlerine bulaşan kendini görebilme zamanı.
Zaman; avuçlarındaki kıpırtıyı yaralı gözlerde ışıldamaya serpme zamanıdır.
Tanılar yok oluşu haykırırken zirvelerinden, sessizdir tanrıların çocukları. Bilirler bütün ışıkları gecelerin gizlediğini. Yitirdikleri kokuları, anları, masalları arayan gece gezginleridir onlar.
Gece ile günün sarmaş dolaş olduğu andan sızan o ışıklar...








Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın deneysel kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ses
Erdemler ve Pembe Çiçekler
Arka Bahçeler

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
İmza [Deneme]


sabiha kimdir?

kendinden yola çıkmalı herkes, kendinden etkilenip kendini aşmalı ve kendine ulaşmalı yeniden. . . . .

Etkilendiği Yazarlar:
sartre, kafka, nietzche


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © sabiha, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.